Bu yıl 7. kez düzenlenen Boğaziçi Film Festivali kapsamında Filipinli yönetmen Brillante Mendoza’nın masterclass etkinliği gerçekleşti. Uluslararası pek çok prestijli film festivalinden ödülle dönen yönetmeni seyircilerle bir araya getiren etkinliğe katılım yoğun oldu.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, Kurumsal İş Ortağı TRT, Global İletişim Ortağı Anadolu Ajansı ve Kurumsal İletişim Ortağı Türk Medya’nın destekleriyle gerçekleşen 7. Boğaziçi Film Festivali’nin uluslararası jüri başkanlığını üstlenen yönetmen Brillante Mendoza, 22 Ekim tarihinde 17:00-18:30 saatleri arasında Akademi Beyoğlu’nda sinemaseverler ile bir araya geldi. Yönetmenin deneyimlerini paylaştığı etkinlikte sinemaseverler de ünlü yönetmene akıllarındaki soruları sorma şansını yakaladı.
Belgesel çekimlerindeki gibi sinemacılığın ışıltılı kısmını bir kenara bırakarak çekimler yaptığını belirten yönetmen, kendisi için doğallık ve gerçekliğin önemli olduğunu söyledi. Oyuncuların doğal davranmasını önemsediğini ifade eden yönetmen, Ma Rosa filmi üzerinden de örnekler verdi. Film yapım sürecinin ilerlemesi hakkında konuşan Mendoza; “Fikri önce ele geçirmek lazım, ilham almak lazım. Bir fikir olarak başlıyor. Bununla ilgili bir araştırma yapmanız lazım, hikayeyi ortaya çıkarmanız lazım. Bir kişiden yola çıkıyorsunuz, bir referansınız var. Sonra pek çok kişiyle görüşmeler yapıyoruz. Bunun ardından prodüksiyon aşamasına geçiyoruz. Bu noktada aktörler çok çalışıyor, karakterlerini anlamalarını istiyoruz. Çünkü aktörlerin pek çoğu çok meşgul. Bu nedenle kendi filmim esnasında tek projelerinin benimki olmasına dikkat ediyorum. Aktörlerim senaryoyu bilmiyorlar, sadece kendi hikayelerini biliyorlar. O yüzden kendi karakterlerini çok iyi anlamaları gerekli” diye belirtti. “Sizin hikayeniz insanlar” diyen yönetmen, “insanları kontrol edemezsiniz, onları hikayenizde kullanabilirsiniz” dedi. Tarzının belgesel drama olduğu yönündeki görüşe de cevap veren usta yönetmen; “Biraz gerçekliği yakalamaya çalışıyorsunuz ama gerçekliği bir kurgu içerisinde anlatıyorsunuz. Elinizde bir senaryo var, hikayeyi yapılandırıyorsunuz. Bizim ilkemiz bunun üzerine kurulu. Elimizde takip ettiğimiz bir kılavuz olsa bile bu kılavuzun bir parçası biraz daha spontane olmayı gerektiriyor. Anı yakalamanız lazım. Belgeselle benzerlik burada devreye giriyor” diye belirtti. Film yapımını üç boyutlu bir gözlemleme deneyimi olarak tanımlayan yönetmen, filmle bağlantı kurmanın, sinemayı, karakteri tecrübe etmenin önemine değindi.
Kendi neslinin genç yönetmenlerle ilişkisi hakkında konuşan Mendoza; “Şimdi Filipinler’de, hatta bütün Asya ülkelerinde, özellikle de Güneydoğu Asya’da çok enerjik bir durum var. Özellikle de bağımsız sinema çok güçlü geliyor. Teknolojinin de bunda büyük bir katkısı var. Bu nesil çok şanslı, teknolojiye erişimleri var, film yapımı çok erişilebilir bir durumda. Herkes kendi filmini yapabilir. Filipinler’de çok sayıda bağımsız film festivalimiz var. Filipinli yerel filmlere odaklanabiliyoruz. Desteklerin yanı sıra kendi fonlamalarını da yapıyorlar” diye konuştu.