Sanal dünyanın en kapsamlı sinema dergisi Cinedergi 42. sayısıyla yayında! Cinedergi bu sayısında yine bu ay öne çıkan konulara el atıyor, dosya ve röportajlarıyla öne çıkıyor!
İşte bu ayın öne çıkan başlıkları… Yılmaz Şerif, Fadik Sevin Atasoy, Görkem Yeltan ve Selen Uçer… filmler…
Mar filminin oyuncusu Yılmaz Şerif, kendisiyle yapılan en uzun röportajdan olduğunu söylüyor ve Yeşilçam’la şimdinin kıyaslamasına şöyle giriyor; ‘Hem ekonomik hem de kadro yönünden çok farklar var. Dolayısıyla yerel ve ulusal televizyonların çokluğu bunda da etken… Yazlık sinemalarla birlikte Yeşilçam da yavaş yavaş yok olurken onun yerini ufak cep sinemaları aldı. Ama o dönemde yapılan her film, bölge bölge işletmeciler vardı, işletmeciler sayesinde tüm halkımızla buluşuyordu. Komedi, avantür, dram filmler ön plandaydı.’
Görkem Yeltan Eylül’deki rolünü şöyle anlatıyor: ‘Film kişilerin yalnızlıklarını anlatıyor. Yalnızlardan biri de benim canlandırdığım Aslı karakteri. Aslı hasta, aynı zamanda bu yüzden de kendini yalnızlığa mahkum ediyor. Böyle bir rol. Fiziksel bir rahatsızlığı var dört yıldır hastanede kalıyor. Film, kadının kocası tarafından hastaneye kaldırılmasıyla başlıyor. Önemli bir hastalığın yalnızlığa mahkum ettiği bir karakter.
Selen Uçer Ve Raşit Çelikezer’in Can filmine dair açıklamaları. ‘Hiçbir kadın oyuncunun heyecanlanmayacağı bir proje değil bence. Derdiyle, detaylarıyla, üç boyutuyla, yazılmış bir roldü. Bu tür hikayeler gerçekte çok yaşanıyor, bir sürü yerde, ama nasıl anlattığınız neresiyle ilgilendiğiniz önemli. Oralarda aynı fikirdeydik. Melodramlar izleyerek büyümüş bir kuşağız, ama bu melodramın içinde birebir bu yaşanıyor ve gerçek bir şey var. Gerçekliği ile anlatabilmek büyük bir şans, o yüzden duyduğumda çok heyecanlandım. Hepimiz 3 hafta boyunca bu hikayeyi yaşadık.’
Fadik Sevin Atasoy ise yurtdışın trafiğinden bahsetti bizlere…
Bütün dehşeti ve cazibesiyle savaş, insanlık tarihinin asli unsuruydu ve tabi sinemacıların işi bunu en başından farketmekti. Kahramanlık hikayeleri, vatansever yiğitler, süper Amerikalılar, muhteşem Fransızlar sinema için bulunmaz malzemelerdi. Öte yandan görünenin ardında, savaşın görkemli öyküsü kadar, insanın trajik hikayesi de yatıyordu. Sıradan insanların savaş hikayeleri ve savaşların ortasında yaşanan aşklar bu ayın iki farklı dosya konusu…
Fırat Sayıcı Uzun filmin Kısası köşesinde bu ay Antalya Altın Portakal kısalarına uzanıyor.
Ali Ulvi Uyanık bu sayı Filmin Özü köşesinde vizyon filmlerine etkili bir bakış atıyor ve filmin özüne ulaşıyor…
Oyuncu Emma Stone ve John Cusack bu sayının portre konukları… Görsele dayanan ‘işte o an’, Sinemanın özünü yakalayan Filmin Özü, Türk sinemasının nabzını tutan Sindrella, oyuncuları rolleriyle yorumlayan Rolleriyle Yaşayanlar, DVD’ye adanmış ayrıntılı bir DVD köşesi, kült filmlere bakan Sinema KÜLTürü, belgesel sinemaya uzanan Zamanın Ruhu, kısa filme eğilen Uzun Filmin Kısası”…
Eleştiri, vizyon, pek yakında, albümler, kitaplar, festivaller… Hepsi ücretsiz sinema dergisi Cinedergi’nin yeni sayısında.