Uzun bir aranın ardından herkese yeniden merhaba… İlk üç sayısıyla daha şimdiden hatırı sayılır bir takipçi kitlesi edinmeyi başarmış olan Dergi Planet, 4. sayısında siz sinemaseverlerin beklentilerini boşa çıkarmayacağını umduğumuz dolu içeriğiyle yine karşınızda.
İndirmek için link: DergiPlanet 4. Sayı RapidShare
Daha önceki sayılarda olduğu gibi, yeni vizyona giren film incelemelerinden sinema tarihine yön veren akımlara kadar geniş bir konseptte hazırlamaya gayret ettiğimiz bir içerik ile sinemaya duyulan güncel ilgiyi canlı tutabilmek kadar yedinci sanatın klasikleşmiş örneklerini de okuyucuya sunmayı tercih ettik. Popüler-kalıcı dengesini en doğru şekliyle kurabilmiş olmayı umuyoruz.
2008 yapımı bir Steve Mcqueen filmi olan Hunger, bu sayımızda yer alan ilk film incelemesi. IRA önderi Bobby Sands’in, hapishanelerde başlatılan açlık grevi eylemlerinin ilk örneği sayılan, ünlü ‘H Blokları Direnişi’nin anlatıldığı film, sinema-politik ilişkisini izleyiciye sunabilen önemli bir yapıt olması sebebiyle geçen yılın adından söz ettiren yapımlarından biri oldu. Yine politik sinema kulvarında bu yılın en önemli filmlerinden sayılan Vals im Bashir bu sayımızın tercihlerinden bir diğeriydi. Filistin-İsrail savaşının şiddetini artırdığı son dönemde gösterime giren Beşir’le Vals, Filistin sorununun köşe taşlarından Sabra ve Şatilla katliamları vasıtasıyla toplumsal belleğin hallerine dair sinemasevere etkili bir örnek sunmuş oldu. 2008 yapımı bir Woody Allen filmi olan Vicky Cristina Barcelona renkli görselliği ile yine bu yılın adından çokça söz ettiren yapımlarından bir diğeriydi. Kadın-erkek ilişkileri temasında belki de akla gelen ilk yönetmen sayılan Allen’ın Vicky Cristina Barcelona’sı inanıyoruz ki bu sayımızın ilgi çekici yazılarından bir diğeri oldu.
DivxPlanet’e de karakterini veren kolektivizm, bu sayıda yer alan ve dünya sinema tarihini derinden etkileyen en önemli akımlardan birine, yani ‘Yeni Gerçekçilik’ analizine de ruhunu veren ortak bir çalışma ile kendini gösterdi. İtalyan Yeni Gerçekçiliği ile paralel bir konjonktürde ortaya çıkan İngiliz Özgür Sinema akımı bu sayıda kendine yer bulan bir diğer konu oldu ki, bu iki akımın aynı sayıda masaya yatırılmasının dönemin sosyokültürel şartlarını okuyucunun zihninde daha sağlam bir temele oturtacağına inanıyoruz.
Giderek bir kült haline gelen; Film Noir’ın markalaşmış ismi Tim Burton ve Hollywood’un hiç eskimeyen karizmatik yüzü Paul Newman analizleri ise hiç şüphesiz dergimizin müdavim sinefillerinin zevkle okuyacağı en renkli diğer iki yazısı oldu.
Bergman filmlerinin, izleyicisine adeta şekil veren eserlerden olduğu düşünülürse, bu sayıda kendine yer bulan Oda Üçlemesi incelemesinin geçen yıl aramızdan ayrılan ve başlı başına bir sinema efsanesi addedilen yönetmenin hayranlarını olduğu kadar Bergman filmleriyle yeni tanışacak olanları da sevindireceğini ümit ediyoruz.
Yeni bir yönelimin adresi olan ve üretkenlikte Hollywood endüstrisiyle yarışan Uzak Doğu Dizileri üzerine yazılan inceleme de bu konuda merak edilenleri DergiPlanet okurlarına sunarak çok önemli bir boşluğu doldurdu; Uzak Doğu Dizileri’nin Türkiye’de de hatırı sayılır ölçüde takipçisi olduğunu biliyoruz zira. Yine dünya sineması hakkında az bilinen bir tür hakkında okuyucuya çok değerli bilgiler sunan Endonezya İstismar Sineması hakkında yazılan inceleme bu sayının açık ara en doyurucu dokümanlarından biri oldu diyebiliriz.
Başta da belirttiğimiz gibi popüler olan kadar kalıcı olanın da takipçisi olan Der-giPlanet okurlarının farklı yelpazedeki beklentilerini bu sayıda elimizden geldiğince karşılamaya çalıştık. DivxPlanetin özünü oluşturan ‘dayanışma’ ve ‘paylaşım’ ruhunu dergiye olabildiğince yansıttığımızı umuyoruz. Bu süreçte dergimize rengini veren amatör ruhu kaybetmeden; ortak emek ve ortak akılla ortaya konan her iş gibi derginin çizgisinin de giderek daha sağlam temellere oturacağının garantisini de okuru ve yazarı olarak tüm DivxPlanet ailesinin birlikte vereceğine inanıyoruz.
Herkese şimdiden keyifli okumalar diliyoruz..
Dergi Planet Editörü: Liber Arce