Hazır sitemize bir Stephen King yazısı girmişken, 1992 yapımı bir filmden de bahsetmek istiyorum. Benim gibi bilgisayarla 80’li yıllarda tanışmış insanlar için önemli bir yapıttan: The Lawnmower Man ya da ilk ismiyle Stephen King‘s The Lawnmower Man. Evet filmden Stephen King’in adı
Patrick Süskind‘in ünlü fantastik romanı Das Parfum‘den uyarlanan Perfume’un yapım aşamasında oldukça heyecanlanmıştım. Acaba Süskind’in dünyası filmde nasıl yer bulacaktı kendine? Tom Tykwer‘ın filme aldığı roman çevrimi, ne yazık ki birçok edebiyat çevrimi film gibi aynı başarıyı yakalamaktan uzak ancak kötü bir
Duygu, aşk, heyecan, kin ve nefret olmadan nefes almak bir saat gibidir, tik-tak atar sadece… Son yılların en çok nefret edilen ve en çok sevilen filmlerinden birini tanıtmak istiyorum sizlere. 2002 yılında gösterime çıkan Equilibrium sinema eleştirmenleri tarafından yerin dibine sokulmuş, oysa
Musallat, son dönem sayıları artan korku filmlerimizin samimi bir örneği. Her şeyden önce kendini ciddiye alıyor ve duygusunu seyirciye akıtmak için elinden geleni yapıyor.
Total Recall bilim kurgu sinemasının ilk gerçeklikten kopma, düş ve gerçeği karıştırma filmlerinden biridir ama sırf uçan tekme atan bir Sharon Stone görmek için bile seyredilir.
Aç Kartallar, Polat Alemdar'ın bilgisayar koltuğunu siper ederek 5-10 makinalı tüfeğin ateşinden çizik almadan çıktığı günümüz aksiyonuna göre çok daha aklı başında bir filmdir.
Blog açıp da seyretmekten zevk aldığım filmler hakkında yazmaya başladığım ilk zamanlardan beri yazmak istediğim ama nedense bir türlü kısmet olmamış bir filmden bahsetmek istiyorum: EXCALIBUR. Geçen hafta Digiturk kanallarının birinde ki geç saat gösteriminde yeniden karşıma çıktığında kafamda beliren ilk cümle
Birçok sinema dergisi tarafından 2007’nin en iyi komedi filmi seçilen Hot Fuzz belki sizi gülmekten öldürmeyecek ama süründüreceğine dair bazı şüphelerim var.
The Shining/ Cinnet öyle bir klasik ki sonrasında çekilen tüm tür filmlerine referans olmuştur. Hiçbir zaman ulaşılamayacak uzaktaki bir yıldız gibi parlamaktadır.
H.P. Lovecraft’ın tartışmasız dehası ne yazık ki Hollywood tarafından hem çok geç fark edilmiş, hem de uzun süre doğru düzgün bir yapıtla ödüllendirilememiştir. From Beyond ve In the Mouth of Madness’la beraber Stuart Gordon ve Brian Yuzna’nın Re-Animator’u üstadın işine en yakın