Pınar Sinan’ın ilk uzun metrajlı filmi Ceset sinemamızda pek görmediğimiz bir konuyu işliyor ve sırf bu anlamda bile merak uyandırdığını itiraf etmek gerek.
Lütfi Akad’ın “göç üçlemesi” adını verdiği ve birer yıl arayla çektiği filmlerin ilki Gelin, Türk sinemasının en iyileri arasındaki yerini her zaman koruyacak muhteşem bir filmdir.
Katarsis duygusundan yoksun bırakılmış bir film Naciye, hikayesi kurbanla değil katille özdeşleşmeyi tercih ediyor ki bu da izleyende film bittikten sonra bile devam eden bir şoka yol açıyor.
15. !f İstanbul kapsamında gösterilecek olan Kedi, ilginç bir belgesel ve zamanlaması da güzel… Tıpkı Kötü Kedi Şerafettin animasyonunda olduğu gibi "İstanbullu" olmanın altını çiziyor.
Zor Saatler, pelerinsiz bir süper kahraman öyküsü olarak karşımıza çıkıyor. Sıradan insanlar, söz konusu insan yaşamı olduğunda kendi canlarını hiçe sayarak her şeylerini ortaya koyuyorlar.
Ülkemizde ‘’Kahraman Şerif’’ adıyla bilinen High Noon, güçlü kadrosuna ve aldığı ödüllere karşın sinema yazarı Andre Bazin tarafından "keşfedilinceye" kadar unutulmuş bir filmdir.
Christine’in parçalandığı doruk sahnesinden sonra filmin gidişatı tamamen bir tür şiddet içeren intikam filmine dönüşür. Ancak burası da biraz muallâktadır sanki...
Wing Chun tekniğinin nefes kesen sahnelerini ve Donnie Yen’in usta oyunculuğunu özleyenler için Ip Man 3, biçilmiş kaftan. Fakat beklentiyi düşük tutmakta fayda var.
Mulholland Dr. bir başyapıttır, modern Batı’nın dünyaya dayattığı hastalıklı kapitalist düşüncenin girdabında sıkışıp kalan insanların çıkmazlarının anlatıldığı bir peri masalı tragedyasıdır.
H.P. Lovecraft’ın “The Dreams in the Witch House” isimli kısa hikâyesinden esinlenerek yazılmış Curse of the Crimson Altar, yönetmenliğini Vernon Sewell’ın üstlendiği, 1968 yılı mahsulü, İngiltere yapımı bir korku filmi.
En İyi Film ve Yönetmen dâhil olmak üzere toplamda altı dalda Oscar’a aday olan Spotlight, çokça işlenen bir dramı gündeme getiriyor: Katolik Kilisesi ve istismar suçları…
Özellikle 70’lerin gerilim kalıplarını ve oyunculara dayalı filmleri seviyorsanız The Little Girl Who Lives Down the Lane isimli bu küçük hazine size iyi gelecektir.