Hipnoz Çizgiroman dergisi çıktı. Açıkçası dün rafta görene kadar çıkacağından haberim yoktu. Almadım (sebeplerini birazdan yazacağım) ama şöyle bir göz gezdirdim. Yerli ve yabancı çizgi romanların bir arada bulunacağı dergi 48 sayfa ve aylık olarak yayınlanacakmış… İlk sayıda yayınlanacak yerli çizgi romanlar Umut Çalışan’dan Madalyonun Öteki Yüzü, Melih Yılmaz’dan Av, Mustafa Yavuz’dan Karabasan…
Ömer Bahadır’ın Yayın Yönetmenliğini, Lami Tiryaki’nin editörlüğünü yaptığı derginin sahibi İlhan Yılmaz. Giriş yazısında Tercüman Çocuk, Milliyet Çocuk günlerini anan Lami Tiryaki yazısı güzel olmuş. Sırf orada gözüken Milliyet Çocuk dergisinin kapağının hatırına dergiyi alabilirdim ama almadım. Karma çizgi roman yayıncılığının 2009 yılında Türkiye gibi bir ülkede ne kadar şansı var bilemiyorum ama yayıncılar bu şansı arttırabilmek içine daha gayretli olmalılar. Öncelikle Hipnoz’u Donkişot’vari cesareti sebebiyle kutlar ama bir çizgi roman meraklısı olarak bu baskı kalitesi (Hemen yeni bir matbaa ile anlaşmalılar!) ve bu fiyat politikası ile kendilerine pek şans tanımadığımı da belirtmek isterim. 48 sayfalık bir dergiyi, çoğu telifi iyice azalmış eski çizgi romanlarla doldurup, bu kadar kötü kalitede bastıktan sonra (kuşe değil, renkler donuk ve silik) 6 TL istemek biraz insafsızca…
Çizgi romanın Türkiyede’ki altın çağı Tay, Alfa, Baskan, Hasal gibi yayıncıların pek çok seri yayınladığı 80’lerde yaşandı ama o zamanın bir esprisi de çizgi romanın ‘pulp’ yapısına uygun olarak ucuz olması idi. Nostalji ve sadakat duygusu ile çizgi romana yaklaşan insanlar bu açıdan sömürülmezse yeni bir çıkış belki de yaşanabilir. Yok ille de butik yayıncılık yapılacaksa, Rodeo Strip yayınlarında olduğu gibi daha özenli davranılmalı diye düşünüyorum.
Fikri olan konu altına yazabilir ama ben tüm olumlu hissiyatimle, Hipnoz’un yayın hayatı uzun ve verimli olsun. Yayıncılık çölümüzde yeni bir vaha olsun diyerek bitiriyorum.
Kendime not: Hayal Saati sitesine daha çok uğramalıyım
Ben duymuştum. Nedense sadece Ankara’da satılacağını düşünmüştüm. Yanlış anlamışım. Sevindim. Dışarı çıktığımda ilk işim satın almak olacak.
Metin Yılmaz ile ilgili bir iki şey söylemek istiyorum. Sanırım kendisi için de sakıncası yoktur. Kendisiyle şahsen tanışmadım henüz ama uzun zamandır özellikle fantastik, bilim kurgu ve korku konseptileri üzerine çizgi roman ve illüstrasyon alanında çalıştığını ve çok yakında içinde vampirlerinde bulunduğu çeşitli korku ögelerinin yer aldığı bir vahşi batı hikayesi çizmeye başlayacağını müjdeleyebilirim.
B,
ilk sayı için epey yaygın bir dağtım yapılmış olmalı ki mahalle bakkalının dergi raflarında bile vardı.
Dediğim gibi ben yanlış çıkarım yapmışım. Çok sevindim. Hatta üşenmeyip mahalle bakkalını deneyeyim öyleyse.
Hipnoz’la aynı sularda seyreden “Doğan kardeş”in akibeti ne oldu diye merak ettim. İdeefixe üzerinden baktım. Bu ay 17. sayıyı çıkarmışlar. YKY’nin desteği sağlam anlaşılan.
Ama yine de aylık bir dergi için 48 sayfa çok az… 10 TL gibi bir fiyata şöyle 200 sayfalık bir karma çizgi roman dergisi çıksa tadından yenmez di doğrusu :)
Bu dergi bizim mahalle bakkalında olmadığı gibi İstiklal’deki kitapevlerinde bile yok. İtiraf ediyorum çok sıcaktı ve Galatasaray’dan geri döndüm. Belki Robinson Crusoe’da rafta beni bekliyordu. Bedbahtım. İstanbul’da bulan alan koordinat versin lütfen.
Arkadaşlar öncelikle merhaba. Ben derginin ilk sayısında Av hikayesini çizen Melih Yılmaz. B adlı dostum. Yakında başlayacak hikayem ile ilgili duydukların doğru. ;)
Bunun dışında dergiyi en iyi hale getirmek için çabalıyoruz diyebilirim. En önce işe yüksek tirajla girip derginin her yere dağıtılması için çabaladık. Bir çoğu dergiyi bulmada problem yaşamadı fakat bulamayanlar derginin sitesinden dergiye ulaşabielcekleri noktalar ile ilgili olarak iletişime geçebilirler.
Eğer dergi başarıya ulaşırsa derginin sayfa ve içerik kalitesini tabi ki arttırmayı düşünüyoruz. Fakat başlangıç olarak bu biraz zor. Bu nedenle sizlerden isteğimiz eğer biz çizgi roman okuruysanız 6 liranızı ayırıp dergiyi desteklemeniz. Bu şekilde dergi daha iyi ve kaliteli bir hale gelecek. Şu andaki en büyük amaçlardan biri de dergideki türk çizer sayısını arttırmak.
Bu arada B tanışmıyoruz demişsin ama haberler çabuk ulaşmış sana :)
Melih, Selamlar… Av için tebrik ederim. Hipnoz’u vargücümüzle desteklemek isteriz elbette ama devamlılığı sağlamak memleketimizde epey zor olduğu için Editorya biraz daha uğraşmalı.
Senin yorumunu okuduktan sonra kalkıp işyerimin hemen ilerisindeki büfeden iki adet “Hipnoz” aldım. Zaten iki tane vardı. Birini masamın üstüne koydum gelen baksın, merak etsin, haberi olsun diye. diğerini de koleksiyon için sakladım. (ilk sayılar kıymetlidir :) )
Ama inanırmısın elimdeki iki derginin baskı kalitesi birbirini tutmuyor. özellikle orta sayfalarda problem var. Bu mutlaka çözülmeli. Bir de dediğim gibi aylık 48 sayfa çok az…
Hipnoz’a ve sana başarılar diliyorum. yeniliklerden bizi haberdar edersen biz de okurlarımızla paylaşmaktan zevk duyarız.
Merhaba,
Daha kaliteli bir kağıt(ki kuşeden bahsedilmiş) daha fazla birim maliyet demek. Daha fazla birim maliyet ise malumunuz satış fiyatını yükseltir. Hem kuşeye basıp hem ucuz satmak için arkanızda büyük medya patronlarının olması gerek. Ya da hatırı sayılır reklam gelirleriniz olmalı. Malesef her ikisi de bizim için mümkün değil. Bizden önce deneyenlerin de pek çoğu için mümkün olmadı. Şu anda ismi lazım değil arkasında büyük patronların olduğu benzer bir dergi evet, daha kaliteli kağıda basılıyor ama gördüğünüz gibi daha ucuz satılamıyor. O bile 7,5 TL oldu daha yeni.Ki söz konusu yayıncı kurum sağlam bir etikete sahip ve sağlam bir sermayeye sahip. Hal böyle iken hadi bizden daha ucuz değil ama en azından aynı fiyata satmıyor. Bunları eleştiri maksadıyla yazmıyorum. Bir realiteyi göstermek babında yazıyorum. Demek ki kalite yükseldikçe fiyat yükselmek zorunda. Bunu bedava dergi dağıtacak kadar güçlü bir kurum da yapmak zorunda ise bizi eleştirirken daha insaflı olunması gerektiği kanaatindeyim.
Sevgili Hipnoz, (Lami abi…?)
Bütün bu sıkıntıların ben de farkındayım. reklamsız bir yayının maliyetinin ne kadar yükseldiğini de biliyorum. Bu devirde böyle bir yayıncılığa girişmek gerçekten deli cesareti isteyen bir iş ve o yüzden daha yazının başında ” Hipnoz’u Donkişot’vari cesareti sebebiyle kutlar..” diye yazmıştım ve fakat inanın ki kütüphanem sinema ve ÇR yayıncılığı alanında büyük bir hevesle başlamış ama sonu gelmemiş bu tarz cesaret gösterileri ile dolu…
Bir zamanların gerçekten sağlam bir Milliyet Çocuk okuru olarak (1978 – 1983 yılları arasındaki bütün sayıları sahibi) yazdım bu yazıyı biraz… O yılların heyecanı, coşkusu daha acayipti. Cumartesileri sabah saati kurar kalkar M. Çocuk almaya koşardım. Cimcime’yle, Uğursuz Tayfa keramettin’le, Baytekin’le Red Kit le büyüdüm. Alfa yayınları çöp çıkarsa alır bağrıma basardım. Baskan yayınlarının kaptırma Ö. Adamlarını bile az okumadım. Sabahtan akşama elinde balta tutan Conan çizdim. Süper korku’larla geceleri kendimden geçtim. yaz tatiline giderken bir koli ÇR taşıdım. mahalle aralarında ÇR ütülüp bir günde de dağ kadar kitap kazandım ama şimdi kalmadı böyle veletler… Hipnoz’u elbette ciddiye alıyoruz. Bu site yazarları aynı zamanda gerçekten meraklı ÇR okurlarından oluşuyor. Çoğumuz aylık yayınlanan Gölge E-Dergi’de de yazıyoruz ve farkettiğiniz üzere basın bülteninizi yayınlamak dışında özgün bir iki kelam ederek Hipnoz’u duyuran bir kaç oluşumdan biriyiz. Ayrıca yazıyı tekrar okursanız yergi dışında samimi başarı dilekleri de bulacağınıza inanıyorum.
Nihayetinde benim söylemek istediğim şu; 2009 yılında ÇR yayıncılığında tutunabilmek için (böyle bir şey mümkün mü onu da bilemiyorum.) ya butik olacaksınız, ya da ucuz…
Elimde iki adet Hipnoz var ve emin olun ikisinin baskı kalitesi arasında fark var. Bu baskı zafiyeti ile butik olunamaz ve bu fiyatta ucuz olmak için biraz yüksek…
Olmuyor sevgili abicim olmuyor işte! Bu memlekette olmuyor! Burger bilmem ne de dandik menüye 9 TL bayılan adam aylık çıkan bir dergiye 6 TL’yi çok görüyor.
Diğer bir husus ise sayfa sayısı… Aylık yayınlanan bir dergi için 48 sayfa gerçekten çok az… Benim takip ettiğim süreli çizgi yayını olan Uykusuz haftalık 16 sayfa olarak çıkıyor… Ama Hipnoz’un sayfa boyutuna indiregerseniz bu 32 sayfa eder. Yani aylık 32×4: 128 sayfalık bir dergi…
Hipnoz gerekirse daha kötü kağıda ama çok daha fazla sayfa ile basılmalı (100 sayfa) Ayrıca her sayıda mutlaka bir tam macera olmalı… Bu şekilde çok daha yüksek satış rakamlarına ulaşıp devamlılık sağlayacağına inanıyorum. Tabi sizin “sen ne anlarsın da ahkam kesersin!” deme hakkınız saklıdır.
Son olarak; Öteki Sinema olarak Hipnoz’u her anlamda destekler kendi kitlemize duyururuz. Siz çıkardıkça alırız da… Yergimiz de “olmadı arkadaşlar başaramadık…” deyip dergiyi kapatıp gitmenizden korkmamızdan kaynaklıdır.
Samimiyetle söylüyorum; Umarım biz yanılıyoruzdur. Umarım Hipnoz çok tutulur ve yeni bir süreli ÇR yayını furyasına yol açar.
Endişelerinizi tipik bir Türk çizgiroman okuru olarak biz de anlıyoruz ve emin olun o endişeleri biz, sizden daha fazla taşıyoruz. Çok tutulacağımızı iddia etmiyoruz, hayal de etmiyoruz. Hatta tam aksine endişelyiz. Ama çabalıyoruz. Biz bu dergiyi bütün kusurlarına rağmen çok sevdik. Kendi dergimiz diye söylemiyorum. Melih arkadaşımızın da bahsettiği üzere öncelikli hedefimiz yüksek tirajla potansiyel her okuyucuya ulaşabilmek.(fakat bu dahi reklamsız mümkün olmuyor) Tabii yüksek tiraj yapacağız diye tutup dergiyi en kötü kağıda basmadık. Bizim ayarımızdaki dergilerin pek çoğu (Doğan Kardeş hariç)bildik gazete kağıdına basılıyor. Biz dergiyi daha ucuza mal edebileceğimizi bildiğimiz halde seksen gram kağıda bastık. Baskıdaki bazı hatalar matbaaya bazıları ise bize aittir. Zaman içinde daha az hatalı bir dergi ortaya çıkacak.O zamanı bulabilecek miyiz ben de bilmiyorum. Ama dergiyi yaşatmak için her türlü taklayı atmaya hazırız. Önce hayatta kalmayı başarmalıyız. İlk sayının satış raporları geldi birkaç gün önce… İlk sayı için beklentimizi çok düşük tuttuğumuz halde bu bile gerçekleşmedi. Böyle bir vaziyette “daha kaliteli” yi ertelemek kaçınılmaz oluyor.
Gelelim içerikteki çizgiromanlara… Yine Melih’in dediği gibi derginin en az yarısının yerli çizgiromanlardan, mümkün olsa çoğunun yerli çizgiromanlardan oluşması bizim en büyük arzumuz.. Ama şu ana kadar Melih’in ve Mustafa Yavuz’un ayarında tek çizim gelmedi elimize. İrtibatta olduğumuz birkaç arkadaşımız daha var. Belki onlar bizi yalancı çıkarır. Yabancı çizgiromanlara gelince, onların değeri, kalitesi sizce telif ücretiyle mi ölçülür?
Bu arada bizim sayfa sayımızı farklı kulvardaki bir dergiyle kıyaslamışsınız ki bu kıyas ne kadar doğru ben karar veremedim. Ama eğer bu kıyaslamayı doğru kabul edersek aynı tür bir kıyaslamayla şöyle bir örnek vereyim. haberini yeni aldım gerçi doğruluğu tartışılabilir yine de. Aynı türde, aynı sayfa sayısında çıkan Ekmek dergisi haftalık yayını durdurdu ve aylık çıkma kararı aldı. (Tahmini dört ay dayanabildi haftalık yayının getirdiği yüke) Dolayısıyla bizim ölçülerimize göre muhtemelen ayda 32 sayfa çıkmış olacak(çıkarsa)
“Hipnoz gerekirse daha kötü kağıda ama çok daha fazla sayfa ile basılmalı (100 sayfa) Ayrıca her sayıda mutlaka bir tam macera olmalı… Bu şekilde çok daha yüksek satış rakamlarına ulaşıp devamlılık sağlayacağına inanıyorum.” Önerinize ise kısmen katılıyorum. Fakat konuyu daha fazla uzatıp diğer arkadaşları sıkmamak adına detayları şimdilik kaydıyla es geçiyorum. Başta da belirttiğim gibi ilk sayımızda beklentimizi çok düşük tuttuk. Buna rağmen beklentimiz tutmadı. İkinci sayımızın satış grafiği sayfa, kağıt, fiyat, periyot, format, içerik açısından yüzde yüz olmasa bile daha belirleyici rol oynayacak.
Elbette iki dergiyi birbiri ile kıyaslamak olmaz… Ben Hipnoz’u biraz yetişkinler için basılmış (Bazı ero ÇR’lar sebebiyle) yazı kısımları da çıkarılmış bir Milliyet Çocuk gibi gördüm…
Fakat işte, 48 sayfalık bir dergiyi maksimum 15 dakikada bitirip (1 saat okuyan da olur bilemem ama bana o kadar dayandı.) sonra 1 ay boyunca beklemek…
Geçenlerde arkadaşlarla niye VHS günlerini bu kadar sevip özlediğimizi tartıştık. Ortak sonuç; o kasetler kocamandı. ele göze doygunluk veriyordu ama CD mefhumu öyle değil yüzlercesi bir araya gelse bir kutuya sığıveriyor…
Çok çizgi roman, çok sayfa… Her ay ya da daha iyisi 15 günlük periyodlarla 100 -150 sayfa (kağıt kalitesi hiç önemli değil, mizah dergilerinin ki kadar olsun yeter.) çıkacak bir karma ÇR dergisinin hem şansı var, hem de buna ihtiyaç var.
Ben Alfa’nın bastığı büyük boy “Süper Korku”lara bayılırdım. Öyle bir formatta denenebilir belki…
İlk sayının tanıtımı pek düzgün yapılamadı sanırım. Ben rafta görene kadar çıkacağından habersizdim… Umarım 2. sayı gelecek için ümit verir.
“Öteki Sinema” takipçilerinin çoğu 80’lerin çocuklarıdır ve ÇR okumayı severler… Bizim yapabileceğimiz bir şey varsa buradayız. 2. sayı için bir basın bülteni var ise admin@otekisinema.com‘a mail atarsanız seviniriz.
Derginin 4. Sayısı da nihayet çıktı… Yayınlayan arkadaş ile bu konuyu konuştuk… Mesela ilk olarak neden eski sayı + larry yuma-pistolero- hızır reis gibi ortalama çizg iroman okuyucusunun sahip olduğu bir paket ile 3 dergi formatında 10 liraya sunulduğu ile başladı ve uzun uzun devam etti fakat gerçekten bu formatta tutulabilmek de zor. Örneğin Rodeo Strip’in formatını da içeriğini de çok beğendiğimi söyleyebilirim. Hatta elime yalnızca 2 defa geçmiş ve Rıdvan Şoray’ın tek başına altından kalktığı Kaos’da oldukça başarılı bir girişim. Kaldı ki Hipnoz’da aynı derecede başarılı fakat bazı hevesli genç çizerler de bir noktadan sonra soğuyorlar bu işten. İçeriği toplaması bir dert, basımı ayrı bir dert… Ne şartlarda ne gibi feragatlarda bulunularak evrilip çevrilmek zorunda kalıyor. Son güzel haber de gölge’nin kasım sayısının olduğu gibi çizgi roman içeriğine sahip olacağı… Sözün özü, uzunca bir aradan sonra haftalık mizah dergilerinin kazandığı ivmeyi, aylık – ya da zaman içeririsinde haftalık- çizgi roman yayınlarının da kazanabileceğine dair umutluyum… Halihazırda kaliteli çizgi öyküler için yanıp tutuşan bir okuyucu kitlesi var ve bu okuyucu kitlesi, üretmek isteyen yeni nesil çizerlerle de buluşmaya başlıyor… Zaman içerisinde bu alış veriş muazzam bir geri beslemeye sebebiyet verecektir diye düşünüyorum…
Hipnoz’un son durumu nedir arkadaşlar?