2012’de övünebileceğimiz bir “yerli sinema sektörü” yok ortada. Üretimlerin genel hali içler acısı… Seyirci uyanıyor, önüne konan her filme bilet almaktan vazgeçiyor, “Türk filmi”ne olan ilgi hızla düşüyor. Kim suçlu?
Yarasanın Ardından: 2012’nin yaz ayları, Nolan’ın kendine has Batman Üçlemesi’nin son ayağının beyazperdede hayat buluşuna tanık olduğumuz bir dönem oldu.
Her yıl onlarca "ilk film" izliyoruz. Memleket neredeyse bir "ilk yönetmen"ler mezarlığına dönüşmek üzere çünkü kısıtlı desteklerle yapılan ve gişede batan bu filmlerin ardından bir sürü yetenekli genç insan, saç beyazlatan borçları ödemekle senelerini tüketiyor.
Altın Portakal filmleri, 60’lı yıllardan bu yana sosyal, siyasal ve ekonomik çalkantılarla yol olan ülkemizin tarihine, sinema aracılığıyla eşlik etmekle kalmaz, bu alt üst oluşların belirlediği hayatlarımızın da kalıcı belleğini oluşturur.