Randevu İstanbul Film Festivali’nin 17 Aralık Cumartesi filmleri tanıtımını aşağıda bulabilirsiniz. Biri mutlaka sizin için!
- Beyoğlu Atlas Sineması Filmleri
- Fatih Historia Cinemaximum Filmleri

Altamira (Finding Altamira)
İngiltere, Fransa, İspanya / 2016, 97’
Yönetmen: Hugh Hudson
Senarist: Olivia Hetreed, José Luis López Linares
Oyuncular: Antonio Banderas, Golshifteh Farahani, Allegra Allen, Pierre Niney, Clément Sibony, Rupert Everett, Tábata Cerezo, Tristán Ulloa, Irene Escolar
Yıl 1879. 9 yaşındaki Maria Sautola ve babası Marcelino, ilk mağara resmini ve koşmakta olan bir bizona ait ustaca yapılmış resimleri keşfederler. Ama Maria’nın dini bütün annesi Conchita, tarih öncesi çağlarda yaşamış “vahşilerin” böyle muhteşem sanat eserleri yaratmış olması fikrinden rahatsızdır. Katolik Kilisesi de bu keşfi İncil’in beyanlarına bir saldırı olarak görür. Dönemin önde gelen tarih öncesi uzmanı Carthailac ise Marcelino’nun bir dolandırıcı olduğunu ve buluşunun da sahte olduğunu beyan eder. Aile bir krize sürüklenir ve mağara kapatılır. Bu durumdan kurtulmaları ve saygınlıklarını geri kazanmaları yolunda ellerindeki en büyük güç, birbirlerine duydukları sevgi olacaktır.
Picasso’ya göre başka bütün sanat eserlerinin gözden düşmesine yol açan bir sanatsal keşif hikayesi, şık tasarımı ve güzel görüntüleriyle melodramatik ve epik bir nitelik kazanmış.
Maden
Yönetmen: Yavuz Özkan
Senarist: Yavuz Özkan
Oyuncular: Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Hale Soygazi, Meral Orhonsay, Halil Ergün, Ahmet Turgutlu
Sosyalist devrimci bir maden işçisi olan İlyas, iş arkadaşlarını maden ocağındaki kötü koşulları daha fazla kabul etmemeye ikna etmeye çalışmaktadır. Zamanla çabaları sonuç verir ve iş arkadaşlarını sarı sendikanın etkisinden kurtarır. O sıralarda bir grup işçinin göçük altında kalması da bu kararda etkili olur. Bu olumsuz durumu aşarak çalışma koşullarının düzeltilmesini sağlamak için İlyas ve Nurettin bir imza kampanyası başlatır. Bu süreçte patron önce işçi ailelerinin gözünü boyamak için şehre lunapark getirtir, işe yaramayınca da İlyas’a suikast düzenler. Başarısız suikast girişimiyle birlikte işçiler arası dayanışma da giderek artar ve iş yavaşlatma ile başlayan eylemler, İlyas’ın göçük altında kalmasıyla greve dönüşür.
İspanya’nın Bir Günü (Spain in a Day)
Yönetmen / Director: Isabel Coixet
Yönetmenliğini Kevin MacDonald’ın, yapımcılığını Ridley Scott’ın üstlendiği Life in a Day filmine temel olan fikirden yola çıkarak hayata geçirilmiş bir film projesi olanİspanya’nın Bir Günü, İspanya’da ve yurtdışında yaşayan İspanyol halkının hikâyesini İspanyol halkı tarafından çekilmiş bir filmle anlatmayı hedefliyor. Aynı zamanda muazzam bir sosyal ve kültürel değişime sahne olan günümüz İspanyası’na ait korkuları ve hayalleri geleceğin İspanyol halkına aktarmayı amaçlıyor. İspanyol halkı tarafından yaratılmış ve çekilmiş en yenilikçi toplumsal film ve İspanya’da gerçekleştirilmiş en sıra dışı toplumsal sinema eylemi.
Bir acı gerçekler toplamı olmaktan çıkıp arzuların, merakların, hataların, acıların, mutlulukların, gözyaşlarının, kahkahaların büyüleyici bir birleşimine dönüşen bu film, kim bu İspanyollar, ne hissederler sorularına güzel bir karşılık olarak da son derece ilgi çekici.
Francisco Sanctis’in En Uzun Gecesi (The Long Night of Francisco Sanctis)
Yönetmen: Andrea Testa, Francisco Márquez
Senarist: Andrea Testa, Francisco Márquez
Oyuncular: Diego Vel´zquez, Laura Paredes, Valeria Lois, Marcelo Subiotto, Rafael Federman
Buenos Aires, 1977. Ülke askeri diktatörlük yönetimindedir. 40 yaşlarında bir ofis çalışanı olan Francisco Sanctis, dehşet verici siyasi ortama rağmen eşi ve iki küçük çocuğuyla sakin bir yaşam sürmektedir. Bir öğleden sonra, 20 yıldır görmediği üniversite arkadaşı Elena’nın telefonuylaFrancisco’nun günlük rutini bozulur. Elena, Francisco’ya bir adres ve ordu tarafından evlerinden alınıp götürülecek iki kişini adını verir. Onları uyarmak Francisco’ya kalmıştır.
Fısıldar gibi konuşan ama kulakları sağır eden bir etki yaratan bir film bu. Bir askeri rejimde insanın kendisini rejimin etki alanı dışında tutmasının nasıl bir şey olduğunu, böyle bir şeyin mümkün olup olmadığını sorguluyor. Ne işkence, ne tutuklama ne de kaybolan insanları gösteriyor ama seyircide uyandırdığı korku ve paranoya hissi ile diktatörlükte sürdürülen bir yaşamın sinemadaki en ürpertici yansımalarından biri.
Aşk İçin Kiki (Kiki, Love to Love)
Yönetmen: Paco León
Senarist: Paco León, Fernando Pérez
Oyuncular: Alex García, Natalia de Molina, Paco León, Ana Katz, Belén Cuesta, Candela Peña, Luis Callejo
Madrid’de sıcak bir yaz gecesi, aşk ve seks üzerine beş hikâyeye sahne olur. Hikayelerin kahramanları,Dacryphilia, Eliphilia, Somnophilia, Polyamori, Harpaxophilia gibi adını bile telaffuz edemedikleriacayip ve alışılmadık özel zevklerini keşfederken tabular birer birer yıkılır. İspanya’nın sevilen komedi yıldızıPaco Leon’un, iki küçük bağımsız komediyle başlayan yönetmenlik serüveninde, özellikle prodüksiyon anlamında çıtayı yükselttiği üçüncü filmi, bu yıl İspanya’nın gişe rekortmenlerinden biriydi.
“Aşk İçin Kiki”, aşkta kendimize koyduğumuz sınırlar ve mutluluk arayışımız üzerine son derece muzip ve bir o kadar dokunaklı bir komedi.
Cezanne ve Ben
Yönetmen: Danièle Thompson
Senarist: Danièle Thompson
Oyuncular: Guillaume Canet, Guillaume Gallienne, Alice Pol, Déborah François, Sabina Azéma, Gérard Meylan, Isabelle Candelier, Freya Mavor, Laurent Stocker
Birbirlerini on üç yaşın çoşkusuyla sevdiler. İsyan ve merak, umutlar ve kuşkular, kızlar ve şöhret hayalleri, hepsini paylaştılar. Paul zengin, Emile fakirdi. Parise gitmek üzere Aix-en-Provence’i terkettiler ve kısa sürede Montmartre ile Les Batignolles sanat dünyasının bir parçası haline geldiler. Aynı yerlerde takıldılar, aynı kadınlarla yattılar. Burjuvazinin yüzüne tükürdüler – ki o da aynı şekilde karşılık verdi verdi. Artık Paul bir ressam, Emile ise yazardır. Şöhret Paul’ü es geçmiştir. Emile ise her şeyi elde etmiştir: ün, para, bir zamanlar Paul’ün âşık olduğu mükemmel eş… Birbirlerini yargılarlar, birbirlerine hayranlık duyarlar, kavgalar ederler. Aralarındaki bağ kopar, sonra tekrar buluşurlar; aynen birbirini sevmekten bir türlü vazgeçemeyen bir çift gibi.
Kim bilir neden bunca zamandır sinemanın ihmal ettiği sanat tarihinin en az bilinen dostluk ilişkilerinden birine ışık tutan sürükleyici bir film olmanın ötesinde sanatçının toplumdaki yeri ve yaratıcılığın gerekleri üzerine ilgi çekici fikirler de ortaya koyuyor.
Noma: Benim Güzel Fırtınam
Yönetmen: Pierre Deschampes
Senarist: Pierre Deschampes
Oyuncular: René Redzepi
René Redzepi, dört kez dünyanın en iyi restoranı seçilmiş olan Noma’nın şefidir. Redzepi’nin hikâyesi, hemşehrisi Hans Christian Andersen’in “Çirkin Ördek Yavrusu” masalının çağdaş bir uyarlamasıdır adeta. Başlangıçta yarı Arnavut, yarı Danimarkalı kökeninden dolayı Danimarkalılar tarafından dışlanan René Redzepi, şu anda Hamlet’ten sonra dünyanın en tanınmış Danimarkalısıdır. Noma’nın açılışında kendisiyle dalga geçilmiştir amabugün gurme mutfağı dünyasının en etkili şefidir.
Neruda
Yönetmen: Pablo Larraín
Senarist: Guillermo Calderón
Oyuncular: Luis Gnecco, Gael García Bernal, Mercedes Morán
Şili devlet başkanının 1948 yılında komünizmi yasaklamasıyla birlikte, Neruda ve ressam eşi Delia saklanarak yaşamak zorunda kalır. Kaçak yaşamınsıradanlığında entelektüel çiftin ilgisini çeken pek bir şey yoktur ama Neruda’nın ideolojisinden güç alan şiirleri halkı harekete geçirip sessiz kalabalıkların sesi oldukça, bu aynı zamanda şairin üretkenliğinindoruk noktasına ulaştığı bir dönem olur.
Larraín, tarihi kara film sosuna bulanmış sürükleyici bir kurmacaya dönüştürmek için biyografinin kurallarını yeniden yapılandırıyor ve kimlik, kendini bir fikre adamak, yaratıcı süreç ve gerçeğin inşa edilişi üzerine keskin bir gözlem sunuyor.
Sabırlı Adamın Öfkesi
Yönetmen: Raúl Arévalo
Senarist: Raúl Arévalo, David Pulido
Oyuncular: Antonio de la Torre, Luis Callejo, Ruth Díaz, Raúl Jiménez, Manolo Solo
Madrid, Ağustos 2007. Bir mücevher mağazası soygunundan hapse giren tek kişi Curro’dur. 8 yıl geçer… Kız arkadaşı Ana ve oğlu, Curro’nun hapisten çıkmasını beklemektedir. Birsabah,hiçbir yere ait değilmiş gibi duran, kendi halinde, yalnız bir adam olan Jose, Ana ile erkek kardeşinin çalışmakta olduğu bara kahve içmeye gelir. O kış Jose,onu kendilerinden biri olarak aralarına alan bardaki diğer insanlarla yakın bağlar kurar, özellikle de yeni gelen bu adamı sıkıntılı hayatından bir çıkış yolu olarak gören Ana ile. Curro, Ana ile yeni bir hayata başlama umuduyla hapisten çıkar, ama kısacık zamanda her şey değişmiştir.
İntikamın asla huzur getirmeyeceğini bilmekten gelen sükunetle şiddet patlamalarını ustalıkla birleştiren, kirli, sürükleyici, öfke dolu bu film, İspanyol sinemasının gördüğü en güçlü ilk filmlerden biri.
Aşkın Krallığı
Yönetmen: Amma Asente
Senarist: GuyHibbert
Oyuncular: David Oyelowo, Rosamund Pike, JackDavenport, Tom Felton, Laura Carmichael, Terry Pheto, JessicaOyelowo
Londra, 1947. Ruth, başarılı bir memurdur ve beyazdır. Seretse, çekici bir hukuk öğrencisidir ve siyahidir; aynı zamanda Botswana’nın veliaht prensidir. Tüm engellere rağmen ikigenç birbirine âşık olur. Halkının bağımsızlık mücadelesini yönetmek üzere ülkesine geri dönme vakti geldiğinde Seretse hiç düşünmeden Ruth’a evlenme teklif eder. Ruth kabul eder, ama ondan başka kimse bu evliliği onaylamaz, ne aileleri ne de İngiltere’nin çok ihtiyaç duyduğu uranyumu kontrol eden ve ırkçılığı resmi devlet politikası haline getirmek üzere olan Güney Afrika hükümeti…
Toplumsal kargaşa ve kültürel ayrımcılığa karşı birleşmeyi savunan “Aşkın Krallığı”, hem duygusal hem politik anlamda güçlü bir tarihi dram olmanın ötesinde zamanımızın bölünmüş dünyasında alabildiğine anlamlı bir film.