Cannon Films: 1980'lerin Çılgın Sinemacılarının Hikayesi 1 – Electric Boogaloo The Wild Untold Story of Cannon Films

Cannon Films: 1980’lerin Çılgın Sinemacılarının Hikayesi

25 Ocak 2021

Dünya sinemasının çılgın lokomotifi olan Hollywood denildiğinde akla gelen yapım firmaları vardır. Seneler içerisinde bu firmalar arasında gerçekleşen satın almalar sonrasında günümüzde geriye kalan isimlere bakalım.

2019 Dünya Genelinde Stüdyo Bazlı Piyasa Oranları

  • Disney (42.96%)
  • Warner Bros. (16.65%)
  • Universal (12.57%)
  • Sony (11.71%)
  • Fox (8.58%)
  • Paramount (4.60%)
  • Lionsgate (2.94%)

1980’lerde bu çetin mücadeleye İsrailli iki çılgın kuzen de dahil olmuştu: Menahem Golan (1929-2014) ve Yoram Globus (1943-). 1967 senesinde kurulan Cannon Films’in 1979 senesinde zirveye çıkan finansal sorunları Golan ve Globus’a yapılan satışla son bulmuş. Cannon Group/Films’in bu macerasına geçmeden önce İsrailli kuzenlerin İsrail’deki geçmişlerine bakalım. Menahem Golan çocukluğunda başlayan sinema aşkını İsrail’in önde gelen yönetmen/yapımcılarından birisine dönüştürerek Amerika macerasına atılıyordu. Kuzeni Yoram Globus’la arasındaki yaş farkını da düşünecek olursak; yeri geldiğinde ona abilik hatta babalık yaparak gençliği geçmiş. Yoram Globus’un sinema tutkusu ise babasının sinemasının gişesinde bilet satarak başlamış ve sinemanın finansal kısmına aşık olmuş. İsrail’de birlikte çalışmaya başladıktan sonra İsrail’de tüm zamanların en çok izlenen filmlerine imza atmışlar: Lemon Popsicle (1978), Kazablan (1974) ve Operation Thunderbolt (1977) öne çıkanlar. İlginç olan ise sürekli farklı tarzlarda filmler yapmaları olmuş. Lemon Popsicle tam anlamıyla erotik gençlik filmiyken, Kazablan ise tam bir aile filmi (bolca müzikal sahnelerin olduğu) ve Operation Thunderbolt ise Klaus Kinski’nin yer aldığı ve Oscar adaylığına kadar giden bir aksiyon/dram filmi.

Cannon Films: 1980'lerin Çılgın Sinemacılarının Hikayesi 2 – Electric Boogaloo Cannon Films

Cannon Films’in kuzenlerle 10 sene süren macerası geride sinemaseverler için unutulmaz sürprizleri bırakmayı başardı. Ancak bu macera iki kuzenin senelerce devam eden ortaklıklarının sonlanmasına kadar gitti. Cannon Film’in devler arenasındaki mücadelesinde adını duyurmasını sağlayan en önemli özellik, diğer stüdyolar gibi senede 6-7 film çekmek yerine 40-45 film çekmeleriydi. Bu inanılmaz bir rakamdı. İlk seneler çoğunlukla düşük bütçeli olan filmlerin içerisinden çok önemli finansal başarılar elde edenler de oldu. 1984 senesinde üç haftada çektikleri (o dönem standart süre 15-16 hafta) 1 milyon $ bütçeli Breakin’ filmi gişede 40 milyon $’a ulaşıyordu! Breakdance’ın ses getirdiği dönemde herkesten önce vizyona girmek için yapılan bu çılgın yarışın kazananı İsrailli kuzenler olmuştu.

Aksiyon filmlerinin önünü açtıklarını söylemek de yalan olmaz. Eski dönemlerde olduğu gibi bazı oyuncuları film stüdyosunun oyuncusu haline getirme planları da başarılı olmuştu. Chuck Norris ve Charles Bronson ile onlarca film çektiler. Seneler sonra Death Wish filmini seri haline getirdiler. “Ninja” kavramını Hollywood’a da onların getirdiği söyleniyor. Michael Dudikoff’u American Ninja serisi ile bir yıldız haline getirdiler. En ilginci ise kesinlikle Jean-Claude Van Damme’a onların şans vermesi bence. Van Damme’ın restoranda garson olarak Golan’a servis yaparken yaptığı show ile başlayan ısrarları sonunda ona Bloodsport’un başrolünü getirmişti. Hatta Cyborg gibi sıradışı apokaliptik aksiyon filmini de Cannon Films çekiyor. Bu aksiyon filmlerinin video kaset furyasında da ses getirmesi Cannon Films’in adının duyurulmasına önemli katlı sağlıyor.

Cannon Films: 1980'lerin Çılgın Sinemacılarının Hikayesi 3 – chuck norris charles bronson

Yukarıda anlattıklarıma bakıldığında Cannon Films’in B filmlerden ibaret olduğunu düşünebilirsiniz. Hatta bu imaj Golan ve Globus’u da rahatsız etmekten geri kalmamış ve Cannes Film Festivali’ni ve Oscar’ı hedefleyen projelere de imza atmışlar: Love Streams (yön: John Cassavetes, 1984), Fool for Love (yön: Robert Altman, 1985), Otello (yön: Franco Zeffirelli, 1986), King Lear (yön: Jean-Luc Godard, 1987). Bu yaklaşımları sonucunda günümüzde halen övgü dolu sözler alan Runaway Train (1985) ve Barfly (1987) filmlerini de ortaya çıkarıyor. “Sanat” filmi sınıfındaki filmlerin daha geniş izleyiciye ulaşması için de izledikleri strateji ise taktir edilesi: Eğer Chuck Norris filmi istiyorsan, önce bu filmlerden satın alacaksın!

Bu renkli firma Sharon Stone’u da keşfetmeyi başarıyor. Richard Chamberlain’in başrolünde yer aldığı çakma Indiana Jones filmi King Solomon’s Mines’da (1985) Sharon Stone ilk kez sinemada başrolde kendisine yer buluyor. Filmin daha sonra devamını da çekiyorlar!

Cannon Films’in çöküş dönemine gelmeden önce notlarımıza şunları da ekleyelim.

– Çekilmemiş filmlerin yer aldığı kataloglar üzerinden filmlerini satıyorlar! Burada başrol oyuncuları ve afişler büyük önem taşıyor. Tabii ki bu projelerin bazıları asla gerçekleşmiyor. Bunlardan en ünlüsü Örümcek Adam filmidir! Captain America filmini de ekleyebiliriz. Cannon Films sonrasında Menahem Golan yeni firmasıyla Captain America filmini sonunda çekiyor ve maalesef “keşke hiç çekilmeseydi” dedirtmeyi başarıyor.

Cannon Films: 1980'lerin Çılgın Sinemacılarının Hikayesi 4 – Spider man cannon films

– Bir korku klasiği olan The Texas Chain Saw Massacre (1974) filminin yönetmeni Tobe Hooper’a 1986’da istediği tarzda bir devam filmi yapma özgürlüğü tanıyorlar.

– Erotizimden nemalanmak için Bo Derek ve Sylvia Kristel’e filmlerinde başrol veriyorlar ama sonuç tam bir fiyasko oluyor.

Golan ve Globus’u ayrılığa getiren olayın ise büyük bütçeli filmlere yaptıkları yatırım olduğu iddia ediliyor. Sylvester Stallone’u en parlak döneminde anlaşmaya ikna ediyorlar ve Menahem Golan’ın yönetmenliğinde 1987’de Over the Top filmini yapıyorlar. Ancak Rocky ve Rambo sonrasında Sylvester Stallone’un duygusal yanı da ağır basan bilek güreşi filminde seyirciler görmek istemiyor! Aynı sene iki büyük bütçeli filmde de aradıklarını bulamıyorlar; Masters of the Universe (1987) ve Superman IV: The Quest for Peace (1987).

Özellikle bu son iki filmde hızlı yapım süreciyle tanınan Cannon Films’in yöntemleri işlemiyor ve bugün bile bu filmleri beğenen birisini bulmak mümkün değil.

Ayrılık sonrasında finansal sihirbaz olarak gözüken Yoram Globus’un Cannon Films’in MGM’e satış süreci İtalyan mafyasının işe karışmasıyla hüsranla sonlanıyor ve o da seneler sonra yatırımlarını ülkesi İsrail’e yapmaya başlıyor. Menahem Golan ise 21st Century Film Corporation’de yer alıyor ama bu birliktelik de kısa sürüyor. Bu ikilinin 2010’lara kadar görüşmedikleri de söyleniyor. Ayrılıklarının ilk dönemlerinde başlayan Lambada furyası iki kuzenin de iştahını kabartıyor ve yine “önce benim filmim gösterime girecek” yarışına girerek aynı dönemde iki Lambada filmi vizyona giriyor.

Cannon Films ile ilgili 2014 senesinde iki belgesel hazırlanıyor. Electric Boogaloo: The Wild, Untold Story of Cannon Films’de kuzenler yer almıyorlar çünkü diğer belgesel The Go-Go Boys: The Inside Story of Cannon Films’in (2014) yapımcıları arasında Yoram Globus da bulunuyor. Bu belgesel galasını Cannes Film Festivali’nde yapıyor.

Cannon Films: 1980'lerin Çılgın Sinemacılarının Hikayesi 5 – Go Go Boys

Bu iki belgesel dışında İngiliz sinemacı Christopher Sykes’ın üç ayrı çalışması bulunuyor. İlk önce 1986’da BBC için The Last Moguls’u (1986) çekiyor. Bu belgeseldeki görüntüler 2014’deki belgesellerde de kullanılıyor. 1998’de yine BBC için Shooting Versace’ı çekiyor. Bu belgeselde sadece Menahem Golan yer alıyor ve suikaste kurban giden ikon modacı Versace’ın ölümünün anlatıldığı filmin yönetmenliğini yapan Golan’ın film çekim sürecini görüyoruz. Son olarak da 2015’de GOLAN: A Farewell to Mr Cinema’yı yayınlıyor. Bu belgeselde ise Menahem Golan’ın hayatını kaybetmeden önceki İsrail’deki hayatına tanıklık ediyoruz. İtiraf etmeliyim ki bu belgeseli seyretmeden önce Menahem Golan’ın sinema aşkını anlayamazdım. Diğer belgesellerde oluşan hava daha çok “iş bilmez tüccar sinemacı” imajdı. Ancak bu belgesel sonrasında Menahem Golan’a inanılmaz bir saygı duymaya başladım. Hayatının her anını sinema için yaşamış bir insanmış ve hataları olsa bile (ki son günlerinde kendisi de bunların farkında) kesinlikle sinemaya olumlu açıdan çok önemli katkıları olmuş.

Cannon Films ile ilgili paylaştığım belgeselleri seyretmenizi öneririm. Bu yazıda anlatmadığım daha çok sayıda olay belgesellerde yer alıyor (tüm videolarda Türkçe altyazı bulunmamaktadır).

The Go-Go Boys: The Inside Story of Cannon Films: thearchive.tv/feature/go-go-boys-inside-story-cannon-films

Diğer dört belgesel YouTube’da yer alıyor. İsimlerini aratmanız yeterli. Umarım siz bu yazıyı okuduğunuzda halen yukarıdaki link ve YouTube yayınları devam etmektedir.

Teşekkürler Cannon Films, teşekkürler Menahem Golan ve Yoram Globus… Sinema ile kalın…

Öteki Sinema için yazan: Hakan Tunga Kalkan

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

Korku Filmlerinde Rol Alan Porno Yıldızları 6 – zombie strippers

Korku Filmlerinde Rol Alan Porno Yıldızları

Korku sineması tarihinde ufak bir gezintiye çıkıp bugüne kadar korku
Türk Sinemasında Korku Filmleri 7 – musallat 2 filmi konusu

Türk Sinemasında Korku Filmleri

Türk Sineması, korku ve fantastik türüne iyi sayılabilecek bir başlangıç