Ayten Kartal: ‘Çevreye dair derdi olan tüm filmler yarışmaya katılabilir’

15 Mayıs 2016

Bu yıl dördüncüsü yapılan Ataşehir Çevre Konulu Kısa Film Yarışması ile ilgili olarak Ataşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü ve aynı zamanda festivalin organizatörü Ayten Kartal ile konuştuk.

Öteki Sinema için söylesen: Banu Bozdemir

Her gün dünyamıza insan eliyle yapılan tahribat, iklim değişilkikleri, kentsel dönüşüm, teknolojik ilerleme… Her şey bu yarışmasının konusuna dahil. Katılımcı sayısı da çevreye verilen zarar ve ve bizim verdiğimiz değer ölçüsünde her geçen gün artıyormuş. Çevreci filmlere ve festivallere verilen değerlerin artması dileğiyle…

Öncelikle çevre konulu kısa film düzenleme fikri ilk nasıl ortaya çıktı?

Ataşehir Belediyesi olarak çevre ile ilgili bir farkındalık oluşturmak istedik. O yüzden her alandan faydalanmak istedik. Sanatta, filmler de bu çerçevede doğmuş bir fikir. Zaman zaman çevre ile sporu birleştirdik, zaman zaman da başka alanları. Sonra kısa film yarışması olsun istedik. İlk olarak 2013 yılında ulusal çevre konulu kısa film yarışması ile başlamış oldu.

Çok önemli bir konu üzerinden gerçekleştiriyorsunuz bu festivali. Özellikle toplumun farkındalık kazanmasını sağlamak açısından çok önemli. Peki bu filmlerin geniş kitlelere ulaşması noktasında kaygı duydunuz mu?

İnsanların sanat anlamında bu camiayı desteklemesi düşüncesiyle yola çıktık; hem bununla ilgili filmler yapılsın istedik hem de bu filmleri çeken insanların farkındalıklarını ve dikkatlerini geliştirelim istedik. Bu alanda bir üretim oluşmasıydı amacımız. Konuyu çevre ile kısıtladığımızda gelecek ürünler, üretim ne yönde olabilir diye düşündük. Dönüp baktığımızda çevre ile ilgili çok fazla film yok. Ama ödül sistemi oluşturursak o zaman insanları teşvik etmiş olacağız dedik. Ekonomik olarak destekleyince bu yarışma için film çekmeye başladılar. Sürdürülebilir bir proje aynı zamanda ve devamlılığı var. Ödül miktarlarına baktığımızda da piyasaya göre güzel; teşvik edici, destekleyici ve katılımı arttırıcı miktara sahip. Çevre ile ilgili bir farkındalık yaratırken aynı zamanda atölye çalışmalarımız da devam ediyor. Atölye çalışmaları kapsamında sinemanın tarihi, teknikleri, bir film nasıl çekilir ve nelere dikkat etmek gerekirle ilgili 6-7 hafta süren bir eğitim süreci var. İlk yıllarda katılım, proje uygulama çok iyi bilinmediği için daha az sayıdaydı ama sonraki yıllarda 60-70 kişi katılmaya başladı. Güzel bir rakam ve istikrar da yakalanmış oldu. Atölye çalışmasının sonunda da iki tane film çekiliyor. Şimdiye kadar söylediklerim sanat, sanatı destekleme, kültüre verilen değer ama diğer yönden bakınca asıl çıkış noktamız çevre ile ilgili farkındalık oluşturmak. Devletin politikaları vardır çevre ile ilgili ve bu politikalar bazı konularda belirleyicidir. Hayata ve çevreye nasıl bakıyoruz? Ama birey olarak da bizim farkındalıklarımız önemli.

Nasıl filmler geliyor genel olarak; daha çok kafa yoran filmler mi mesela? Çevreye bakışları nasıl? Mesela kamu spotu tarzı filmler geliyor mu?

İlk yıllarda kamu spotuna benzer şeyler geliyordu bugüne baktığımızda dördüncü yılımızdayız ve filmlerde de gelişme var. Bu yıl 131 tane film başvurdu. İlk 2013’de 77 filmle başlamışız. 2013’de toplam para ödülümüz 16 bin lirayken 2016’da toplam para ödülümüz elli bin lira. Dolayısıyla biz de yol alıyoruz, bize gelen ürünlerde yol alıyor. Çok emek harcanmış çok başarılı filmler var.

Festivalde filmlerin başvurabileceği kategoriler var. Bu kategorileri yarışan kişiler mi seçiyor yoksa siz mi o kategorilere yerleştiriyorsunuz?

Aslında bir sene şöyle bir şey yaptık animasyon, kurgu, belgesel diye ayırdık. Ama animasyon filmleri çok az çekiliyor. Mesela üç kişi başvuruyorsa dolaylı olarak ilk üç de onlar oluyor. Dereceye girecekler belli oluyor. Biz de amatör ve profesyonel diye kategori yaptık. Yarışan kişiler hangi kategoride yarışmak istiyorsa onu kendi seçiyor.

Peki çevre ile ilgili alt başlık oluşturuyor musunuz her sene için?

Çevrenin aralığı çok geniş aslında; tüketim alışkanlıklarımız ve ekolojik hayata dönüşle ilgili çok güzel belgesel çekilmişti mesela. Dolaylı olarak çevre ile ilgili, bazı alışkanlıklardan vazgeçmenin doğaya katkısını vurgulayan bir filmdi. Kentsel dönüşüm de çevre ile ilgili kaygı verici bir durum. Doğayı olduğu gibi kabul etmeli ve onu değiştirmeye çalışmamalı; bugün insanoğlu kazanmış gibi görünüyor ama kazanan doğa olacaktır. Alt başlığımız yok çevreye dair derdi olan tüm filmler yarışmaya katılabiliyor.

Yarışmaya katılan yeni yeteneklerin uzun vadede sinemaya katkı sağlayacağını düşünüyor musunuz?

İlk defa başvuranlar var mesela, ilk ödüllendirmede ona dikkat ettik. İlk defa başvurmuş, başarılı olanları bu konuda bunu teşvik edelim. İlk defa bir engelli çocuğumuzun doğaya, hayata bağlılığını onun gözünden anlatmışlar filmde. Belki eksikleri var ama farklı bir şey yapılmış. Bu anlamda bu seneki çalışmaları çok beğendim. Belgesel, kurmaca, animasyon anlamında bu yarışmaların, Ataşehir belediyesinin de düzenlediği bu yarışmanın sinema sektörünü destekleyeceğini ve büyüteceğini düşünüyorum.

Festival sonrasında ne gibi geri dönüşler aldınız? Bu geri dönüşler sizin beklentilerinizi karşıladı mı?

Sayısal bir takım artışlar var. Niteliksel olarak da artışlar var. Bu bizim çalışmaların iyi yönde ilerlediğinin kanıtı. Mesela bahsettiğim atölye çalışmaları ile ilgili bizi mail yağmuruna tuttular bu atölye devam etsin diye. Faydalandıklarını olumlu anlamda etkilendiklerini söylediler. Ama bu bir finans sorunu ve belediyelerin de belli kaynakları var. Basında yer aldı çalışmalarımız. Bu sene konsepti büyüttük; 5 Haziran Dünya Çevre günü. 4 Haziran’da Ferhan Şensoy Ses Tiyatrosu’nda ödül törenimiz olacak. Hedeflerimizi ve beklentilerimi büyütüyoruz. Bunun karşılığında da iyi ve olumlu; beğenilen, istenilen dönüşler var. İnsanlar yapılsın diye bekliyorlar. Hedefimiz Uluslararası aslında. Biraz zor gibi görünüyor ama yapmak istiyoruz.

Yarışmaya Ataşehir’den katılan var mı?

Şehir sınırlamamız yok ama diyelim ki bizim atölye ile ilgil olarak kontenjanımızı altmışla sınırlı tutmak istiyoruz. Yüz kişi başvurunca tercihimiz Ataşehir’den başvuranlar oluyor. Öncelikle Ataşehir’in halkına hizmet sözü verdik. Ama Ataşehir’den de ciddi katılım var. Ama bizim projelerimiz geniş yerlere ulaşıyor.

blank

Banu Bozdemir

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu... Sinema yazarlığına Klaket dergisiyle adım attı, Milliyet Sanat muhabirliği yaptı. Skytürk TV’de sinema, sanat ve "Sevgilim İstanbul" programlarında yapımcı, sunucu ve yönetmenlik yaptı. TRT için Bakış isimli bir kısa film çekti. Yayınlanmış yirminin üzerinde çocuk kitabı var. Halen cinedergi.com’un editörü, beyazperde.com ve Öteki Sinema yazarı.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Engin Türkyılmaz: ‘Bu karanlıkta bir mum olmak istedim’

Engin Türkyılmaz ve belgeseli Gözyaşı Yolu’yla Bozcaada Film Festivali’nde tanıştık
blank

Mehmet Oğuz Yıldırım: ‘Yapmak istediğim sinemayı insanın boğazına oturan bir yumruk olarak tanımlayabilirim’

Heyecanına tanık olduğumuz kısa filmcilerden Mehmet Oğuz Yıldırım ile konuştuk.