Tom Tykwer, Lilly ve Lana Wachowski, ama hepsinden önemlisi J. Michael Straczynski. Bu isimler 2015 yılında o güne dek televizyonda görülmemiş bir şey yarattı: SENSE8!
The Discovery, ölüm ve ölüm sonrası hayata açtığı mantıksal pencereyle heyecanlandırmayı başarırken; ortalarına doğru düşüşe geçen hikâyesiyle de kendini can evinden vuran bir film.
İzleyenlerine kahkaha garantisi veren, bir yandan da dramatik yapısını doğru şablonlar üzerine kuran filmleriyle arz-ı endam eden Netflix, izleyicinin dilinden anladığını bir kez daha ortaya koyuyor.
Martin Scorsese, Bong Joon Ho gibi usta sinemacıların çektiği Brad Pitt, Will Smith gibi dev yıldızların oynadığı filmleri izleyeceğiz ama sinemada değil!
BluTv’nin ikinci özgün dizisi olarak karşımıza çıkan Sahipli, durağan başlayan ama ilerleyen bölümlerde izleyenlerini içine çekebilecek yapısıyla dikkat çeken bir dizi.
TV’de özlediğimiz ama izleyemeyeceğimiz her şey. Masum yabancı benzerlerinden zerre aşağıda olmayan üstün bir iş. Bir eleştirmen olarak yazıyorum, uzun yıllardır izlediğim en “harbi” şey.
10 bölümlük bir ikinci sezon söylentisinin dolaştığı şu günlerde umarım Residue konusunu geliştirerek iyi bir fütüristik bilim kurgu-korku dizisi olarak hafızalarda yer etmeyi başarır.
Daredevil daha ilk sezonundan TV klasiklerinden biri olmayı başardı. Sırf çizgi roman severlerin değil, polisiye, suç ve drama severlerin de beğeneceğini düşündüğüm bir iş.
Harika bir kurguyla dinamik bir yapıya kavuşan Hush, aklınızı cebinize koyup kendinizi filme teslim ederseniz heyecanla izleyebileceğiniz bir korku filmi.