80’lerin başı Shaw Brothers için düşüş dönemiydi. Bruce Lee çoktan ölmüş, Jackie Chan yükselmekteydi. Hong Kong sineması hızla Jackie’nin komedi-aksiyon formülüne kayıyordu.
Bir zamanların gözde dövüş filmleri üreticisi Shaw stüdyosu ise hâlâ kan, kılıç ve melodram üzerine kurulu eski formülleri ısıtıp işi idare ediyorsa da durumun farkındaydı.. Chang Cheh, “Venom Mob” kadrosunu tüketmişti ama hala başka şeyler denemek istiyordu. Hong Kong aksiyon sineması seyirci alışkanlıklarına hızlı uyumlanır. İşte o noktada Japonya’dan esen “ninja rüzgârını” yakaladı ve ortaya Five Elements Ninjas çıktı.
Çocukluğumda “iki film birden” sinemalarında hatırı sayılır dövüş filmi izlememe ve video kulüp raflarında doktora yapmama rağmen Five Elements Ninjas ile karşılaştığımı hatırlamıyorum. Bu filmi tam 25 yıl sonra, Divx çılgınlığında keşfettim ve bayıldım. Youtube’daki listeleme videolarında sürekli “en kanlı dövüş filmleri” arasında yer bulan bir iş. Yıllar sonra bu yazıyı yazmama da şu video sebep oldu.
Five Elements Ninjas, Shaw Brothers’ın klasik dövüş filmi geleneğini, o dönemde video kaset raflarını süpüren ninja çılgınlığıyla birleştirmeye çalışır ve sonuç? Baştan aşağı kan, ucuz kostüm şovu ve absürt koreografiler.
80’lerin başında Batı’da ninja bir anda popüler kültürün merkezine yerleşti. Cannon Films, Enter the Ninja (1981), Revenge of the Ninja (1983), Ninja III: The Domination (1984) gibi filmlerle bu açlığı fırsata çevirip bu furya başlattı. Bu filmler, ABD’de ninjayı kahramanlaştırıyor, egzotik bir figürden popüler bir aksiyon ikonuna dönüştürüyordu. Ama Chang Cheh’in ninjaları öyle değil. Kahraman değil, tamamen şeytani ve grotesk figürler. Beş element üzerinden yaratılan teatral yapılarıyla, sanki birer çizgi roman kötüsü gibiler. Bunda geleneksel Çin-Japon düşmanlığının da payı var elbette. Günümüz Çin-Kore aksiyon filmlerinde dahi görülen bir gıcıklık hali bu.
Film basit bir intikam hikâyesiyle açılıyor: en başta Çin ve Japon dövüş akademileri birbirine meydan okuyor. İtip kakmadan ibaret sayılacak dövüşler gerilimin yükselmesi, bir Çinlinin boğazını kendi baltasıyla kesmesi ve Japonlardan birinin seppuku yapmasıyla trajik bir hal alıyor.
Yeni bir meydan okumada, Çinli dövüşçüler, elementlere dayalı beş farklı ninja topluluğuyla karşılaşıp ve rezil bir şekilde yeniliyorlar. İlk yarım saat, kahramanlarımızın nasıl doğrandığını izlemekten ibaret. Ağaçların içinden çıkan ninja mı dersin, kumun altından fırlayan mı, göletin dibinden ciğer söken mi… Chang Cheh seyirciyi şok etmeye çalışıyor ve bunu çok da güzel başarıyor.
Bu perişanlığın sonrasında sağ kalan birkaç kişi intikam için eğitimden geçiyor. Bu, Shaw Brothers’ın klasik “ikinci perde dönüşümü” formülü: Dayak yiyen kahramanlarımız, kan ter içinde antrenman yapıp yeni teknikler öğreniyor ve uzun bir final sekansında sahne kan gölüne dönüyor. “Kan gölü” lafını boşuna kullandığımı sanmayın, cidden öyle!
Chang Cheh, burada elementleri görsel bir şölene çevirmeye çalışmış. Altın: Parlak zırhlarla dövüşen, kör edici sahneler. Ahşap: Ağaç gövdelerine saklanan, gölgeliklerden çıkan yaratık gibi ninjalar. Su: Su altından çıkan ölümcül saldırılar (Shaw stüdyosunun o dönem için fazla iddialı bir sahne çalışması). Ateş: Barut, duman, yanıp kavrulan insanlar. Toprak: Kum altından aniden beliren katiller. Her biri aslında çok teatral, inandırıcılığı zayıf ama tam VHS döneminin B-film izleyicisinin aradığı şey: absürtlük ve kan!
Chang Cheh’in alametifarikası olan bol kanlı şiddet burada zirvede. Kollar kopar, bağırsaklar dışarı çıkar, kafalar uçuşur. Ama bu gore, Lucio Fulci’nin mide bulandıran şiddetinden farklı; burada daha çok çizgi roman estetiği var. Kan, adeta kırmızı boya gibi fışkırıp dekorları boyar, karakterleri birer canlı heykel gibi sahneler. Kısacası, film baştan sona görsel bir “splatter operası” gibi.
Five Elements Ninjas, VHS dönemiyle birlikte bir kült haline geldi. Tarantino gibi yönetmenlerin Shaw Brothers sevgisini besleyen kaynaklardan biri de işte bu tür çılgın filmler. 70’lerdeki Bruce Lee etkisini, 80’lerdeki ninja furyasıyla birleştiren bu film, tür sineması sevenler için hâlâ benzersiz bir seyir deneyimi. Chang Cheh burada aslında kendi sinemasının parodisini yapar: kahramanlık, ihanet, eğitim, intikam ama hepsini beş element üzerinden kan banyosuna çevirerek.
Yine çocukluğa dönerek bitiriyorum. Yaşınız yetiyorsa 80’lere gidin ve bir video kasetçinin raflarını karıştırdığınızı düşünün. Kapaklarda siyah giysili, gözleri parlayan maskeli savaşçılar, “Ninja” yazısı kocaman puntolarla. Çocukken bu kapakların cazibesine kapılmamak imkânsızdı ama o kasetlerden bazıları sıradan aksiyon çıkarken, bazıları sinema tarihine kanlı bir mühür basıyordu. İşte Five Elements Ninjas o mühürlerden biri.
MTŞ