Last Night posterDünyanın sonuna sayılı saatler kala ne yapardınız? Gençlik muhabbetlerinden biri olan bu felaket çokca konuşulmuş, sonu genelde düz mantıkla sekse bağlanmıştır. Don McKellar’ın Last Night/Son Gece’si Dünyanın Sonu klişesine çokca seyrettiğimiz Hollywood benzerlerinden farklı bir Kanadalı gözü ile bakıyor.

Öteki Sinema için yazan: Masis Üşenmez

Toronto’da bilinmeyen bir gelecekte, nedeni bilmediğimiz bir durumdan ötürü dünyanın sonu gelmektedir. İnsanlar aylardır hazırlandıkları bu gerçekle yüzleşmek üzere son gecelerini yaşamaya başlarlar.

Sandra (Sandra Oh) o gece kocası ile beraber ölmek istemektedir ancak talihi bir türlü dönmez ve kendini çaresiz bir şekilde Patrick (McKellar)’in evinin önünde bulur. Terasında alkolünü alıp, plağını dinleme planı olan Patrick kadına alaka gösterir ve ona son gecesinde yardım etmeye karar verir.

Craig (Callum Keith Rennie) ise tüm seks fantazilerini gerçekleştirebilmek için aylardır çalışmaktadır ve son gününü tam bir seks maratonuna çevirmiştir. Yapmadığı son fantaziler siyahi kadın, eşcinsel ilişki, lise öğretmeni, bakire gibi tecrübeler için son saatlerini kullanmaya çalışmaktadır.

Last Night 2

Doğalgaz şirketinde çalışan müdür (büyük usta David Cronenberg) son saatlerini abonelerine teşekkür telefonları açarak harcamakta ve ona platonik bir aşk besleyen yardımcısı ile doğalgazın son saniyeye kadar kesilmemesi için uğraşmaktadır.

Tüm karakterlerin yolları bir şekilde kesişecek ve sona yaklaşırken Kanadalıların en fazla ne kadar vahşi olabileceği görülecektir.

Evet, filmin en can alıcı yanı klişe bir konuyu Kanadalı şiirselliği ile anlatması. Hollywood’daki vandalizm, tecavüz örneklerine en yakın olduğu bölümler sokaktaki punk tiplerin etraftaki araçları yıkması, kadınlara laf atması. Ne kadar kibar oldukları ile ilgili sürekli dalga geçilen Kanadalı klişesinin en fazla bu kadar yıkılabildiği görünüyor. Bir kaç sert sahne daha var ancak onlar bile filmin diline uyacak bir şekilde çekilmiş.

Last Night 4

Örnek olarak açılış sahnesinde Sandra’nın tarumar edilmiş markette akşam için şarap aradığı sahneyi gösterebiliriz. Sandra bomboş markette el değmemiş iki şişe şarap bulur içlerinden birini seçip diğerini bulduğu yere geri koyar. Herhangi bir Hollywood felaket filminde böyle bir sahne ile karşılaştınız mı sorarım size?

Don McKellar’ın ustalıkla işlediği bu leziz filmde başrolde de ustaca bir iş çıkarıyor. Patrick’in karısı öldükten sonra hayata boşvermişliği dünyanın son saatlerinde hayatına giren Sandra ile bir anda değişiyor. Saatler geceyarısına yaklaşırken ikili birbirini sevmeye odaklanıyor.

Filmde belki de ilk yarıda bilerek verilmeyen yokoluşun nedeni saatler ilerledikçe havanın kararmamasından, güneşin olduğundan daha büyük ve sıcak görünmesinden tahminlerimizi bu yöne yoğunlaştırıyor. Böylece aslında filmin adının bir aldatmaca olduğunu görüyoruz çünkü karanlığı insanlar belki de çoktan unutmuş.

Last Night 3

İnsanın ölüme hazırlanması sert bir konu. Hani hep deriz ya temiz bir ölüm olsun, acı çekmeyelim. Ancak tüm dünyanın yok oluşuna hazırlanmak farklı bir psikolojik süreç. Don McKellar bu konuyu kendi bakış açısı ile sinemanın tüm kurallarını başarı ile uygulayarak veriyor. Filmden psikolojik bir çöküşle değil en yakınımızdaki sevdiğimiz insana sımsıkı sarılarak ayrılmamıza neden oluyor. Böyle bir konuda seyirciyi hayata bağlayarak çıkarmak ayrı bir başarı.

Don McKellar ilk uzun metrajı Son Gece ile Toronto başta olmak üzere bir çok festivalden ödüllerle döndü. Aynı konuyu işleyen Armageddon’un 140 milyon usd’lik bütçesine karşın 2 milyon usd’lik bütçesi ile bir felaket filminin illa dev sahnelere ihtiyaç duymadığını gösterdi.

Sürprizlerden uzak, sakin bir film izlemek isteyenler 1998 yapımı Son Gece’yi hala seyretmedi ise mutlaka göz atsın.

Last Night (1998) fragman için tıkla!

Last Night 1

blank

Masis Üşenmez

1979 İstanbul doğumlu yazar ilk sinema deneyimini Superman ve Star Wars’la yaşayıp kendini çizgi roman ve bilim kurgu dünyasına atar. 2006 yılında "Öteki Sinema" kadrosuna katılır ve sitenin gelişiminde önemli rol üstlenir. Halen Öteki Sinema'da editörlük ve Cinedergi'de yazarlık yapmaktadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Transformers: Revenge of the Fallen (2009)

Transformers: Revenge of the Fallen sinemalarda... Ama bir filmden ziyade
blank

Blood Glacier (2013)

Blood Glacier, üzerinde fazla düşünmeden izlenebilecek, vasat bir seyirlik. Sakin