Terry Gilliam’dan Çamurlu Bir Ortaçağ Fantezisi: Jabberwocky

Terry Gilliam’ın ilk solo atağı olan ama bizde pek bilinmeyen Jabberwocky (1977) çamur kokan bir Ortaçağ fantezisi, Monty Python gölgesinden çıkıp kendi grotesk dilini kuran bir kara masal!

blankMichael Palin’in saf ama inatçı Dennis’i, bir lonca ekonomisinin ve basiretsiz krallığın dişlileri arasında “kahramanlığa sürüklenen” küçük insandır. Film, tam da bu küçük insanın üzerine kurulur. Gilliam’ın animasyondan getirdiği çizgisel taşkınlık, burada kadrajın dokusuna, setin kirine, kostümlerin terine dönüşür. Kısacası Jabberwocky, kahramalık mitini tersyüz eden, piyasa ahlakının ve yönetim akılsızlığının üstüne abanıp gülen bir komedidir.

Filmin yazarlığında Charles Alverson’la ortaklık, Palin’in başrolde duruşu, Terry Bedford’un isli görüntüleri ve Michael Bradsell’in ritim duygusu, Gilliam’ın henüz ilk uzun metrajında bile nasıl tutarlı bir “kirli peri masalı” estetiği kurduğunu gösterir.

Film, Holy Grail’in kolektif Python şakacılığından ayrılır; mizah hâlâ delidir ama motoru artık dünya kurmaktır. Yönetmen, “düz komedi” niyetiyle değil, geniş bir anlatı içinde kendine özgü mizah damarını yürütme arzusuyla yola çıktığını da yıllar sonra çeşitli söyleşilerde açık eder.

Gilliam’ın amacı tarihi cilalamak değil, Ortaçağ’ı steril kahramanlık tablolarından ayırıp koku ve ağırlıkla inşa etmektir. Roy Forge Smith’in üretim tasarımıyla birleşen bu tutum, zanaatkâr loncalarının dar koridorlarını, pazarın rantiye düzenini, kale içi hiyerarşiyi görsel olarak sert ve somut kılar. Sonuç, günümüzün “grimdark” diye pazarlanan fantezilerinden daha içgüdüsel bir kir ve gerçeklik duygusudur. Bu kaba saba dünya, Criterion yayınındaki 4K restorasyonda iyice ortaya çıkmış, dokular görünür hâle gelmiştir. İzlemek isterseniz, bu versiyonu bulabileceğiniz tek adres: Stremio!

Dennis’in dramı, bir kahramanlık kıssasından çok bir sınıf öyküsüdür. Baba mesleğiyle, lonca kurallarıyla, “nimet” dağıtan bir pazarla ve krallığın saçma kararlarıyla çevrili bu karakter, makbul değerlerin dışına itilerek yükselir. Film, canavarı yalnızca bir yaratık değil, kötü işleyen düzenin bahanesi olarak konumlar: Jabberwocky sayesinde fiyatlar artar, korku ekonomisi işler, iktidar kendini yeniden üretir. Gilliam’ın taşlaması bu noktada keskinleşir; kahramanın iradesinden çok, sistemin rastlantıları onu sahne önüne iter. Bu, yönetmenin sonraki doruk noktalarında göreceğimiz kader-bürokrasi çarpışmasının erken halidir.

blank

Parodi değil Kara Komedi!

Açılıştaki avcı saldırısı sahnesi, Jaws göndermesiyle bilinir; ama burada “alıntı” bir şaka değildir, ton bildirgesidir. Gilliam dehşeti, hicivle aynı tenekeye basar, ritmi kurarken korkuyla kahkahayı birbirine sürter. Bunun sonucu, Monty Python’dan artakalan tatlı parodiden daha vahşi ve daha keskindir; film, kahramanlık törenini sökmekle kalmaz, seyircinin “soylu amaç” beklentisini de sabote eder. Eleştirmenlerin bir kısmı bu sertliğe mesafeli dursa da bugün geriye bakınca taşlamanın tutarlılığı ve dünya kurmanın cesareti daha net görünür.

Yaratığın devasa etkisi pahalı efektlerden çok kadraj hilesi, hız manipülasyonu ve perspektif oyunlarıyla kurulur. Yaratık kostümünün “ölüm düşüşü”nün, sette oyuncunun tökezlemesiyle doğal biçimde filme girmesi Gilliam’ın kazayı estetik avantaja çevirme becerisini özetler. Bütçe kısıtları çok belirgindir; fakat yönetmen bu sınırlılığı lezzete dönüştürür, yaratıcılığın “ucuz”la nasıl barışabileceğini gösterir.

Film, Mussorgsky, Berlioz, Rimsky-Korsakov ve Ibert gibi isimlerin parçalarını kullanarak “yüce” bir tınıyı pislik estetiğinin üzerine bindirir. Bu bilinçli ironi, kahramanlık destanının müzikal kalıbını alıp, yere batmış bir dünyanın görüntülerine çakar. Gilliam’ın derdi budur: Yüce olan ile bayağı olan, aynı kadrajda boğuşsun.

blank

1977’de tepki karışıktır. Variety’nin “ilham verici karanlık hayal gücü var ama kahkaha kısa” minvalli saptaması dönemin algısını özetler. Vincent Canby’nin New York Times’taki övgüsü ise filmin Python sonrası İngiliz komedisindeki “deli” damarını teslim eder. Yıllar sonra BFI ve The Film Foundation’ın katkısıyla yapılan restorasyon ve Criterion’un yayımladığı baskı filmi yeniden konuşulur kılmış, dünya kurma titizliğiyle mizahın tonundaki cesareti görünürleştirmiştir. Bugün pek çok eleştirel yazı Jabberwocky’yi Gilliam sinemasının mutfağı olarak okur: Time Bandits’in çocuk bakışı, Brazil’in bürokratik kabusu, Fisher King’in hüzünlü masalı… Hepsi burada kabarmaya başlamıştır.

Palin, Dennis’i “iyi niyetli aptal”ın karikatürü olarak değil, iktidar karşısında hayatta kalmaya çalışan bir küçük insan olarak oynar. Etrafındaki oyuncular, özellikle Max Wall’un “Sorgulanası Bruno” kralı, John Le Mesurier’in kurumsal kuruluğu, Harry H. Corbett ve Annette Badland’ın keskin vurguları, bu kara masalı teatral bir kabareye çevirmeden ayakta tutar. Yan rollerde Python evreninden tanıdık yüzlerin dolaşması, filmin “Monty Python uzantısı mı, değil mi” tartışmasını beslemiştir ama Gilliam’ın rejisi performansları aynı tonun içine çekmeyi başarır.

Jabberwocky, “canavar”ın yalnızca ormanda saklanan bir mahlûk değil siyasetin ve piyasanın korku mühendisliğiyle beslediği bir düzen aracı olduğunu çok erken ve çok net söyler. Korku, ekonomidir. Panik, politikanın yakıtıdır. Kahramanlık çoğu zaman konjonktürün yan etkisidir. Gilliam tüm bunları tez cümlesi kurmadan, kadrajın kiri ve ritmin hoyratlığıyla anlatır. Bu yüzden film, 70’lerin sonundaki İngiliz sinemasında marjinal görünse bile bugün siyasî alegorisiyle taptazedir.

blank

Jabberwocky’de komedi “şirinlik” değil, bir dünya algısıdır. Gilliam, küçük insanın hakikatini korunaksız bırakır; rüyalarla değil çamurla konuşur. Kahramanı kutsamaz, kurumu yüceltmez, miti cilalamaz. Sinema denen şey bazen böyle olur: ucuzluğunu zekâya, kazasını metoda, pisliğini şiire çevirir.

Jabberwocky tam olarak budur. Ve evet, Gilliam’ın sonraki zirvelerini anlamak isteyen herkes için bu film bir giriş kapısı; kapının menteşeleri gıcırtılı ama eşiği sağlam. Dalın!

MTŞ

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusu ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı, "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanı ve "Agatha'da Cinayet" adlı tiyatro oyununun yazarıdır. Sinema yazılarına Öteki Sinema'da devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Haunter / Hayaletli Ev (2013)

Hayaletli Ev türe yeni bir soluk getirmeyi amaçlıyor ama temayla
blank

Turkish Rocky: Kara Şimşek (1985)

Kara Şimşek filminin yönetmeni, sinemamızın en kült filmlerinin altına imzasını