Sürüdeki aptal bir koyun musun yoksa gökteki özgür bir kartal mı? Aynaya bak, nesin sen? Güruhtaki ahmak bir sığır mı yoksa ormandaki bilge bir baykuş mu? Aynaya bak, nesin sen? (Mehmet Murat İldan)

afişAziz Nesin öykülerini okumayan bir nesle o öyküleri filmleştirmek iyi bir fikir gibi görünse de çoğunlukla kötü sonuçlandığına şahit oldum. Hala zaman zaman Dokuz Eylül Üniversitesi ve Akdeniz Üniversitesi’nde sinema öğrencilerine “Aziz Nesin hikayelerini filmleştirme” ödevleri verildiğini biliyorum, bu belki tek bir iyi Nesin filmi için bile sürdürülmeye değer bir ısrardır.

Öteki Sinema için yazan: Sidar Serdar Karakaş

Mucize Aynalar iyi bir Aziz Nesin filmi. Her ne kadar açılış sahnesi Denis Villeneuve’nin uluslararası çapta ödül avcısı kısa filmi Next Floor’a benzerliğiyle beni ürkütse de, kısa bir sürede kendini toparlayıp özgün bir anlatıma kavuşuyor. Objektif seçimi ve kameranın konumlandırılması Türkiye’de benzerlerine kolay kolay rastlanamayacak türden ve bu seçimler hikayenin anlatımına büyük katkıda bulunuyor.

Animasyonla yapılmış eski İstanbul görüntülerini saymazsak tek mekanlı bir film demek mümkün. Yıl 1958. Siyasilerin, iş adamlarının, din sömürücülerinin olduğu bir akşam yemeği masası. Ülkeyi nasıl talan ettiklerini gururla konuşuyorlar o masada. Her türlü pis ilişkinin, yasak aşkın, aynı zamanda rekabetin olduğu bir masa. O günden bugüne pek değişiklik olmamış! Derken, radyoda bir haber: “Yarından itibaren tüm aynaların geçmiş anıları göstereceğini duyuruyor.” Masa buna çok memnun oluyor, buradan rant elde etme planları yapıyorlar, ta ki gerçeğin onların da düzenini bozacağını anlayana kadar. Bundan sonra festivallerde sık sık karşılaşacağımız bu film, Türkiye’de adalet sistemindeki bozukluğa dikkat çeken fantastik bir kara mizah: Aynaya bak, hiçsin sen!

içerik2

Metehan Şereflioğlu kimdir?

1991 yılında İstanbul’da doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı Bölümü öğrencisi. Birçok televizyon dizisinde yönetmen asistanı olarak çalıştı. Bugüne kadar yönetmenliğini yaptığı üç kısa film var.

blank

Sidar Serdar Karakaş

Çok küçükken kiralık VHS’lerden dayısıyla birlikte zombi filmleri izledi. Zombilerden çok korktu. Büyüyünce o filmleri George A. Romero’nun yaptığını öğrendi. Üstada hayran oldu. Sinema öğrencisiyken Andrzej Zulawksi filmlerini keşfetti. Zulawksi filmleri ona her zaman güç verdi. En zor anlarında kurtarıcı filmi Possession (1981) oldu. 2006 yılında Öteki Sinema’yı düzenli okumaya başladı. Korku filmlerini ve B Filmleri burada sevdi.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

The Laundromat (2010)

The Laundromat kadınla erkek arasındaki iktidar mücadelesini, bu savaş sırasında
blank

T Is For Tokophobia (2012)

!!!DİKKAT!!! BU FİLM ÇOK AMA ÇOK RAHATSIZ EDİCİDİR!!! T Is