Murat Kızılca
Neil Jordan sevdiğim yönetmenlerden biridir. Filmografisindeki bütün işleri ayrı ayrı severim ama korku türüne yakın duranları bir başka severim.
Kırmızı Başlıklı Kız’dan feyz alan senaryosu ve rahatsız edici, stilize görüntüleri ile dikkat çeken bir kurt adam kâbusu The Company of Wolves (1984), diğer işlerine nazaran ana akım sinemaya daha yakın duran seksi vampir güzellemesi Interview with the Vampire: The Vampire Chronicles (1994) ve hayal ile gerçeklik arasında gidip gelen, izlemesi bir parça sıkıntılı olmasına rağmen merak uyandıran psikolojik gerilim In Dreams’den (1999) sonra şimdi de ilginç bir vampir hikâyesi Byzantium ile hayranlarının karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
“Cinayetten aranan, parasız pulsuz iki ‘kız kardeş’ küçük bir İngiliz sahil kasabasına gelir. Clara ateşli ve modern bir kadındır, gözü hep gelecektedir, geçmişle işi yoktur. Daha genç olan Eleanor ise utangaç ve masum görüntüsü ile dikkat çeker. Ancak ikisi de aynı sırrı saklamaktadır: Gerçekte ana kız olan ikilimiz vampirdir. Eleanor, 200 yıldır devam eden kaçıştan bıkmıştır ve bir an önce bir yere yerleşmek için can atmaktadır. Fakat annesinin bunca yıldır onu, kendi ırkından olanların oluşturduğu ‘The Brotherhood’dan korumaya çalıştığını bilmemektedir. Onlardan kurtulmak için insanların arasına karışmaktan ya da kaçmaya devam etmekten başka çare yoktur.”
Başrollerde Gemma Arterton, Sam Riley, Saoirse Ronan, Warren Brown ve Caleb Landry Jones var. Yaklaşık 8 milyon pound bütçeye sahip film, İngiltere / ABD ortak yapımı.
6-16 Eylül 2012 tarihleri arasında devam eden Toronto Uluslararası Film Festivali dahilinde bugün gösterilecek olan Byzantium’un vizyon tarihi henüz belli değil.
