Senarist/yönetmen Vincenzo Natali küçük bir bütçeyle hazırladığı ve etkili, klostrofobik bir bilim kurgu/korku filmi yaratmak için bilgisayarla oluşturulmuş efektlerden yararlandığı tek bir odada geçen ilk filmi Cube’dan beri izlemesi keyif veren bir yetenek. Yeni filminin ismi ise Haunter.
Natali’yi takip ediyorsanız, tamamen doğaüstü bölgesine giren ilk korku filmi Haunter’ı duymuşsunuzdur. Haunter’da Abigail Breslin 1985 yılında şüpheli bir şekilde ölen ve hayatını kaybettiği evde sıkışıp kalan bir genci canlandırıyor. Bu genç kız yaşayanların dünyasından biriyle iletişime geçmeyi başarana kadar son gününü sonsuz bir şekilde tekrar tekrar yaşıyor.
Haunter bu sene birçok festivalde gösterildikten sonra VOD’a (Video on Demand) yöneldi. Sonunda korku tutkunlarına filme dair bir fikir verebilecek bir fragman yayınlandı. Elbette odak noktasında Haunter’ın esas yıldızı var; gerçi başrol karakterinin günümüzdeki sureti olan Olivia (Skins oyuncularından Eleanor Zichy) da büyük bir yere sahip.
Her zaman çok iyi bulunmasalar da, Natali’nin filmlerinin ilginç ve eşsiz konseptleri oluyor. Özgeçmişindeki bir diğer önemli korku filmi Frankenstein’dan ilham aldığı Splice. Bu filmde Adrien Brody ve Sarah Polley laboratuar ortamında melez bir çocuk yaratan genetik mühendisleri canlandırıyorlar. Film kesinlikle Natali’nin formundayken neler yapabileceğinin bir örneği. Düşük bütçeli minimalist komedi filmi Nothing’de ise insanlardan uzak duran iki kişi dünyaya duyduğu dargınlık nedeniyle her şeyden nefret etme gücüne sahipler. Bu film de her ne kadar ortalamanın altında bir senaryoya ve tutarsız bir üsluba sahip olsa da, Natali’nin en azından bir kez izlemeye değer filmlerinden biri.
Bir fragmana bakarak o filmden neler beklenebileceğini söylemek her zaman zordur ama Haunter şu ana dek biraz karmaşık görünüyor. Kurulum ve görseller Alejandro Amenábar’ın 2002 yapımı perili ev filmi The Others’ı çağrıştırıyor. Ama bazı korku sahneleri ve replikler çok da iyi görünmüyor. Fragmanda esas konu da çok fazla açıklanmamış. Daha öncesinde öğrenilmediyse eğer, Lisa’nın bir hayalet olduğu veya aynı günü tekrar tekrar yaşadığı anlaşılamayabilir. Sonuçta ergenlerin birçoğu hayatlarında hiçbir yeniliğin olmadığına dair sürekli şikayet eder.
Filmin Breslin’in yüzünün tanınmayacak derecede photoshop’landığı sönük afişi ise potansiyel izleyicilerin dikkatini çekecek nitelikte sayılmaz.
Olumlu bir notumuz da var: Haunter’ın korkunç kötü adamını Stephen McHattie canlandırıyor. Kıdemli bir korku filmi oyuncusu olan McHattie yer aldığı dizi ve filmler nedeniyle hemen tanınabiliyor; Haunter’da da iyi bir performans sergilediğine eminim. Oyuncu kadrosunda yer alan diğer isimlerden biri de Stargate Atlantis ve Rise of the Planet of the Apes gibi yapımlarda rol alan David Hewlett. Oyuncu öğrencilik günlerinden beri Natali’nin filmlerinde sıkça yer aldı.
Sonuç olarak, potansiyeli düşünülürse, Haunter biraz hayal kırıklığına uğrattı. Ama elbette tam olarak izlemeden iyi veya kötü olarak değerlendirmemeliyiz. Peki fragmanı izledikten sonra, ‘filmi kesinlikle izleyeceğim…’ diyor musunuz?
Haunter 18 Ekim 2013’te piyasaya çıkacak.
Filmin Konusu:
Lisa Johnson on altıncı yaş gününü bir günle kaçırır. Ama sonsuza dek yaşayacaktır. Ailesiyle birlikte ölen Lisa o korkunç günü tekrar tekrar yaşamaktadır. Aralarında sadece Lisa “uyanır” ve neler olduğunu fark eder. Bir varlık tarafından izlenildiğini hissetmeye başlar. Ama bu “hayaletin” kendi ailesiyle birlikte evde yaşayan capcanlı Olivia olduğu ortaya çıkar. Olivia’nın da yardımıyla Lisa evin bir zamanlar genç kızları kaçırıp kalıntılarını gizli bir kalorifer dairesine saklayan seri katile ait olduğunu öğrenir. Bu katil ölünce, “Haunter” olmuştur; yani yaşayanları ele geçirme yeteneğine sahip güçlü ve kötü bir ruh.