İrili ufaklı 2.500 porno filmde oynadığı söylenen John Holmes, ölümünden sonra porno sektörü tarafından yaşam boyu başarı ödülü ile onurlandırılmıştır.
Canlı canlı yenmek… İster vahşi bir yamyam tarafından olsun, ister beyni çıkarmak için kararlı adımlarla yaklaşan bir zombi tarafından; Bernd Jürgen Brandes kafasına sahip olmayan herkesin korkacağı bir durum olsa gerek bu!
Korku filmleri içine dahil olan mizah 80’li yıllarda bariz bir şekilde kendini hissettirip, pek çok filmin içinde yer almış olsa da konumuz korku/komediler değil de, korkunun komedilerini yapan komedi takımlarıdır. İşte bu durumda tarih 40’lı yılları gösterir.
Fritz Lang, 1890 yılında Viyana’da dünyaya geldi. Gençlik yıllarında babasının izinden giderek önce mimarlık, ardından da Paris ve Münih’te resim eğitimi aldı.
Bilimkurguya sıradan bir seyircinin gözünden bakarsak bu filmlerin genelde ikiye ayrıldığını görürüz; karanlık bir gelecek tasvirine sahip distopik işler ve düş gücünün bilimkurguya olanak tanıdığı ölçüde yapılan fütüristik güzellemeler...
Marksizm ve Erken Dönem Sinema: Marksist ideoloji Birleşik Devletler film endüstrisi tarafından nefretle karşılanır, ancak bu bakış açısı bazı Amerikan filmlerinde kendini gösterir.
çocuk şarkıcı/oyuncu filmlerinin konuları neredeyse aynıdır. Ölen ya da hapse giren babalar, kardeşlerinin yokluğunda yengesine göz diken amcalar, namus cinayeti işleyip hapse giren kardeşler, kaderin sillesini yeyip, çocuklarına kol kanat geremeden kötü yola düşen anneler, havalı partilerde uyuşturucu ya da kadın tüccarlarının
III. Bölüm MAFYA FİLMLERİ ve YENİ DALGA 90’lı yılları hatırlayın; Hollywood’un pahalı stüdyolarından b-film platolarına kadar tüm dünyada bir “suç filmleri” rüzgarı esmekteydi. Bu, 70’lerde başlayan akımın artçısıydı kimi eleştirmenlere göre. Mafya – devlet ilişkileri, polis ajanları, gizli ajanlar, fahişe görünümlü dedektifler,
Bir zamanlar…İnsanlar birisi öldüğünde ruhunu bir karganın ölüler ülkesine taşıdığına inanırlardı. Ama kimi zaman çok kötü bir şey olduğunda ölüm korkunç bir kederi beraberinde getirir ve ruhu huzura kavuşamazdı. Bazen, sadece bazen karga ruhu yanlışları düzeltmesi için geri getirirdi. The Crow’un yönetmenliğini
Linda Williams korku türünü, pornografi ve melodram ile birlikte üç bedensel janrdan biri olarak tanımlar. Ona göre “perdede görünen kadınlar geleneksel olarak, zevk, korku ve acının vücut bulmuş hali olma işlevini görmüşlerdir” (“Film Bodies: Gender, Genre, Excess”).