blankUzun zamandır insanlara karşı ayaklanan bir makine filmi izlemek istiyordum. Öyle Terminator serisi gibi robotlar değil, veya araba, televizyon, bisiklet, uçak hiç değil. Bambaşka bir şey olmalıydı. Nihayetinde aramalarım sonuç verdi…  Karşınızda uzaylı aklıyla keçileri kaçıran, ona buna çevresine saldıran buldozer, nam-ı diğer KILLDOZER.

1974 yapımı olan filmimiz her karesinde bize en ucuza film nasıl çekilir dersi vermekten öteye gidemiyor. Zaten seyirciye bir şey vaat etmediğinden, ekran karşısında oturup keyifle 70 dakikanızı harcayabilirsiniz. Konudan biraz bahsedecek olursak; uzaydan dünyada bir adaya düşen şeytani yaşam formu (daha doğrusu enerji kütlesi) sakin sakin dinlenirken kendisini taciz eden bir buldozeri ele geçirir ve adadaki inşaat işçilerine kan kusturur.

Çekildiği dönem göz önüne alındığında (70’ler) türünün en berbat örneklerinden birisi olarak kabul edebiliriz Killdozer’i. Yapımcı Universal TV’nin yüz karası yapımlarından birisi. Amacı izleyiciyi korkutmak ve germek olmasına rağmen 0-6 yaş gurubu harici kimseyi etkileyebileceğini sanmıyorum. Küçükken izlemiş olsaydık eminim altımıza doldururduk orası ayrı. Üstelik filmin kadrosunda Robert Urich ve Clint Walker gibi iyi oyuncular varken. Bütçesizlik iliklerine kadar kendisini hissettiriyor.

blank

Killdozer, Thedore Sturgeon (1918-1985) adlı yazarın 1944 yılında yazdığı ve Astounding Science Fiction dergisinde yayımlanan 2. Dünya Savaşı döneminde geçen kısa hikayesinden uyarlanmış. Marvel Comics’in de bu hikayeyi sonradan çizgi roman olarak yayımladığını ek not olarak düşelim. Film ve hikaye arasında ufak farklılıklar var. Mesela filmde enerji kütlesi uzaydan bir meteor ile dünyaya gelirken hikayede ufak bir havaalanı yapmaya çalışan asker-işçilerin kazı sırasında yanlışlıkla bir tapınak ortaya çıkarmaları ve bu tapınaktan yok olmuş bir uygarlığa ait enerji kütlesinin ortaya çıkması ardındanda makineleri ele geçirmesi anlatılıyor. Marvel’e ait çizgi romanın, filme kıyasla Thedore Sturgeon’un hikayesine daha sadık kalındığı söyleniyor.

Film haricinde gerçek hayata dönecek olursak, 2004 yılında Amerikalı Marvin Heemeyer bir “Killdozer” yaratarak Granby, Colorado’da etrafa terör estirmişti. Adamı öyle delirtmişler ki oturup uğraşmış kendisine Killdozer yapmış. Sonuçta intihar ederek ölmüştü.

blank

Bu tip filmlerden hoşlanıyorsanız 1977 tarihli The Car (Türkiye video camiasında bilinen adıyla Şeytanın Arabası), Stephen King’in 1983 tarihli Christine‘i, 1986 yapımı Maximum Overdrive‘ı, 1990 yapımı Graveyard Shift‘i ve en son 2009 yapımı bir başka cinnet getiren buldozerin hikayesinin anlatıldığı Crawler‘ı türünün güzel örnekleri olarak izlemenizi tavsiye ederim.

blank

İlker Güler

1977 İstanbul doğumlu, 3 film bir arada sever, Betamax dostu bir sinemaseverim :)

5 Comments Bir yanıt yazın

  1. ahahah! ‘KİLLDOZER’ şahene film gerçekten.
    sevgili Yasin hatırladın mı “Cinnet geçiren Eşşekler” :)

  2. Yazarın eline sağlık. Killdozer’dan güzel grup ismi olur diyecektim ki, zaten varmış. Hem de noise grubu…

    Yalnız, kafama bir şey takıldı. Graveyard Shift farelerle ilgili değil miydi? Ya da ben karıştırdım. Ama Graveyard Shift’in bulunduğu hikaye toplamasında (Night Shift) bulunan The Mangler’ın (Mengene) uyarlaması aklıma geldi. Tobe Hooper’dan artık umut verici işler çıkmayacağının kanıtlarından biriydi. Robert Englund ve Ted Levine’a rağmen. Daha doğrusu yıllar önce sinemada izlediğimden aklımda öyle kalmış. Bir taşıt olmasa da içine öcü kaçmış makinelerden biridir.

    Tuhaf ama “mengene” kelimesi bana “testereden” daha iç kıyıcı (!) geliyor.

  3. quattromosche doğru diyorsun aslında “Mengene” olacak. Türkçesi aklımdaydı ama tembellik edip ingilizcesine bakmadım. Zaten karıştırıyorum. Mengene çamaşırhande Graveyard tekstil fabrikasında geçtiğinden hemen Graveyard Shift olarak yazıverdim. Hatırlatma için teşekkürler.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Galaksi Kıyısında Geceyarısı Pikniği

Galaksi Kıyısında Geceyarısı Pikniği edebi referansları ve Batı Felsefesi ile
blank

Moon Child (2003)

Moon Child, Uzakdoğu sinemasına ve vampir filmlerine karşı duruşunuz ne