“Roman açılımı”nın yaşandığı şu günlerde anlamlı bir filmle karşınıza çıkmak istedim. Film çingene laneti üzerine kurulu diye hemen açılıma karşı olduğumu düşünmeyiniz. Hatta romanların açılıma gelirken attığı göbecikleri görünce ben de orada olmak istedim. Açılım dediğin böyle olmalı at göbeciği, ver oyu, şiddete ne gerek var. Sefam olsun… Neyse abartmadan konumuza dönelim.

blankSam Raimi’nin pek sevdiğim Drag Me to Hell‘i (2009) gibi 1996 yapımı filmimiz Thinner da bir çingene lanetini konu alıyor. Stephen King romanından uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Fright Night (1985) ile kariyerine müthiş bir başlangıç yapan Tom Holland var.

Filmimiz obez avukat Billy Halleck (Robert John Burke)’in yaşlı bir çingene kadına arabası ile çarpması ekseninde başıan gelen felaketleri anlatıyor. Yargıç Cary Rossington (John Horton) ve polis şefi Duncan Hopley (Daniel Von Bargen)’nin Billy’e gerekli muameleyi yapmayıp serbest bırakması çingenelerin hınçlarını kazanmalarına neden oluyor. Çingenelerin lideri kızının ölümünden sorumlu tuttuğu bu üçlüye birer lanet fısıldıyor ve böylece üçü için de cehennem günleri başlıyor.

Billy bu olaydan sonra hızla kilo vermeye başlıyor. Çevresindekiler diete girdiğini düşünse de o normalden kat kat fazla yemesine rağmen güne 1.5 ila 3 kilo arası veriyor. Bu durumdan şüphelenen Billy gittikçe agresif bir insan olurken ailesi ile de arası açılıyor. Billy Yargıcın ve polis şefinin de lanetten etkilendiğini öğrenince kurtulmak için önemli bir davadan hukuk numaraları ile kurtardığı için kendisine gönül borcu olan Richie Ginelli’den (Joe Mantegna) yardım istiyor. Richie’den lanetin sadece yapanın affetmesi ile bozulacağını öğrenen Billy çingenelerin peşlerine düşüyor ve onları kısa sürede buluyor. Ancak şef “şehirden gelen beyaz adam”’a adaleti sağlamadıkları için çingene adaleti ile yüzleşmesi gerektiğini acı bir yolla anlatır. Bu durumda lafla peynir gemisini yürütüp kilo alamayacağını anlayan eski obez yeni zombi Billy’i Richie anlaşmaları için daha sert yollara başvurmaya ikna eder. Ancak anlaşma sağlanması Billy’nin kurtulmasını sağlayacak olsa da daha kötü gelişmelere gebe olacaktır.

blank

Oyunculuklara gelecek olursak özellikle Robert John Burke karakterinin dalgalanmalarını vermekte başarılı. Robocop 3′den sonraki en iyi rolü bence. Yan rollerin usta oyuncusu Joe Mantegna ise yine başarılı. Cast genelde iyi düşünülmüş ancak bir kişiye özel önem vermek lazım o da Gina Lempke rolündeki seksi Kari Wuhrer. Kendisi 90’lı yılların başlarında video piyasası için çekilen sexploitation filmleri ile ünlendi... Thinner ile beraber biraz daha eli yüzü düzgün yapımlara yöneldi. Özellikle Sliders‘daki Maggie Beckett rolü ile bir çıkış yakalamıştı. Sonrasında Anaconda (1997), Berserker (2001), Eight Legged Freaks (2002) ucuz aksiyonların aranılan kadın oyuncusu oldu. Oysa ki biz oyun canavarları için kendisinin çok daha önemli bir rolü vardır. Hala hatırlamadıysanız sıkı durun; Westwood’un en önemli işi olan Command & Conquer: Red Alert 2‘de kendisi Rus süper ajan Tanya Adams rolü ile rüyalarımızı süslemişti. Daha sonra karakter o kadar beğenildi ki Yuri’s revenge‘de de tekrar karşımıza çıktı.

Bu kısa Kari Wuhrer tanıtımımdan sonra filme dönecek olursak Thinner‘ın sonu seyirciler tarafından antipatik bulunmuş olsa da açık uçlu olması nedeni ile sevdiğimi söylemek isterim.

Stephen King romanları genelde filmlere nazaran bir kaç gömlek üstün olur. Thinner‘da da böyle bir durum var. Ancak bu demek değil ki kötü bir uyarlama. Aksine oldukça eğlenceli bir seyirlik. Özellikle filmdeki şişman insan mutludur mesajı tam benlik. Ama 1996 yılında olmasına rağmen bana makyajlar 80’lerdeki örnekler kadar başarılı gelmedi. Özellikle Billy’nin obez hali ve yaşlı çingene liderin makyajlarını beğenmediğimi söyleyebilirim. Buna rağmen Billy’nin zayıflık makyajı fena da durmuyordu.

Eğer intikam temalı filmlerden hoşlanıyorsanız ya da iflah olmaz bir Stephen King fanı iseniz mutlaka seyretmeniz gereken akıcı bir seyirlik olan Thinner‘ı herkese tavsiye ederim.

blank

Masis Üşenmez

1979 İstanbul doğumlu yazar ilk sinema deneyimini Superman ve Star Wars’la yaşayıp kendini çizgi roman ve bilim kurgu dünyasına atar. 2006 yılında "Öteki Sinema" kadrosuna katılır ve sitenin gelişiminde önemli rol üstlenir. Halen Öteki Sinema'da editörlük ve Cinedergi'de yazarlık yapmaktadır.

4 Comments

  1. Valla Stephen King’in anlatımı iyi romanlarından biridir. Türkçesi Büyücü’ydü galiba. Adamın gittikçe trajikleşen haliyle paralen başta eşi olmak üzere insanların ondan uzaklaşması güzel işlenmişti. Bu Thinner’ın birkaç tane film versyonu var galiba, ben en az iki farklı film izlediğime eminim.

  2. Masis bizde önce davrandım ve mükemmel bir filme el attın:) Çok kişi sevmez bu King uyarlamasını ama işleyişi harika bir filmdir. Adamın lanetten sonraki haleti ruhiyesi ve yavaş yavaş ‘erimesi’ sinema tarihinde az rastlanır güzelliktedir bence. Eline sağlık..

  3. Evet nedense iyi yorumlar almamış ama bence yabana atılmaması gereken bir film. Biraz zamanı yanlış gibi geldi bana mesela 80’lerde çekilmiş olsa şimdi kült olmuştu:) 90’lar sineması için biraz geride kalmış gibi.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Küçük Denizkızı Ponyo / Gake no ue no Ponyo (2008)

Küçük Denizkızı Ponyo ile hayal gücünün sınırlarına bir yolculuk yapıyoruz.
blank

Karşınızda Ofsayt Osman: Şaka İle Karışık (1966)

Sadri Alışık’ın performansıyla büyüyen Şaka ile Karışık Yeşilçam’ı geleceğe taşıyan