Erler Film’den Kaçırmamanız Gereken 10 Yeşilçam Filmi

27 Şubat 2019

blankMalum, internetin yaygınlaşması ile birlikte Yeşilçam filmlerine ulaşmak fazlasıyla kolaylaştı. Eskiden izlemek istediğimiz yerli filme ulaşmak için kırk takla atarken, şimdilerde bir tıkla o filme ulaşmak mümkün hale geldi. Tabii bu noktada da yapımcıların bonkör davranması şartıyla! Evet, Erler Film adını zikrettikten sonra pek fazla teferruata gerek yok. Nitekim Türk Sineması’nın en üretken şirketlerinden biriyle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. 1960 yılında Türker İnanoğlu tarafından kurulan ve o günden bugüne faaliyetlerine hız kesmeden devam eden Erler Film, Temmuz 2016 itibariyle arşivini açma kararı almış ve şimdiye dek ulaşması pek de mümkün olmayan yapımları restorasyonlu haliyle izleyicisine armağan etmeye başlamıştır.

Erler Film, şimdilerde YouTube’un en aktif kanallarından biri. Her hafta yükledikleri restorasyonlu Yeşilçam yapımları ile hem takipçilerinin gönlünü fethediyor hem de uzun yıllar sonra ilk defa görücüye çıkan filmler sayesinde tarihte yolculuk yapmamıza vesile oluyor. E hal böyle olunca da Erler Film’e dair birkaç kelam etmek, kanalın öne çıkan filmlerini listelemek de elzem oldu. Evet, karşınızda Erler Film Türker İnanoğlu kanalında bulunan ve muhakkak izlemeniz gereken 10 Yeşilçam filmi!

Bizim Kız (Türker İnanoğlu, 1977)

blank

Yeşilçam deyince aklınıza ilk ne geliyor? Sizi bilmem ama benim aklıma birlik ve beraberliğin o güzelim saflığı geliyor. Aile olmanın önemine değinen, dayanışmanın kutsallığını işleyen o naif filmler düşüyor zihnime… İşte, 70’lerin ortasından çıkagelen Bizim Kız da tam olarak Yeşilçam’ın kendine has aurasını bünyesinde barındıran, mahalleden öte aile olabilmeyi başarabilmiş bir grup insanın hikâyesini izleyicisine aktaran bir Türker İnanoğlu filmi. Ailesi tarafından terk edilen, ancak mahalleli tarafından sahiplenilen ve hepsinin kızı olan Zeynep’in hikâyesini izleyicisine aktaran film, dayanışma ruhunu kanlı canlı karşımıza getiren oldukça içten ve eğlenceli bir anlatıya sahip. Gülşen Bubikoğlu ve Tarık Akan ikilisini bir kez daha buluşturan film, özellikle Yeşilçam’dan çıkagelen duru mahalle hikâyelerine bayılanların kaçırmaması gereken bir iş.

Görgüsüzler (Osman Seden, 1982)

blank

Malum, Erler Film dendi mi ilk akla gelen yapımların başında Gırgıriye gelir. Sulukule’nin eğlenceli atmosferini, usta oyuncularıyla izleyicisine aktaran seri şüphesiz ki sinemamızın da en dur durak bilmeyen komedilerinden. İşte, ilk Gırgıriye’den bir sene sonra ekibi tamamıyla koruyarak çekilen Görgüsüzler de komedide zirveyi gören ve başından sonuna dek harikulade bir mizah vadetmesiyle dikkat çeken bir iş. Türlü yalanlarla dünyayı parmağında oynatan Pervin ve kızı Gül’ün anbean kahkahayı beraberinde getiren hikâyesi etrafına kurulu olan Görgüsüzler, adıyla müsemma bir şekilde görgüden pek nasibini almamış insanların absürt macerasını izleyicisine sunar. Özellikle dinamik yapısı ve lafı gediğine oturtan diyalogları ile sinemamızın değerinin altında kalmış komedilerinden olan Görgüsüzler, bir buçuk saat boyunca dünyadan soyutlanmak isteyen ve Yeşilçam’ın gösterişli komedisi içinde kaybolmak isteyenler için bulunmaz bir Hint kumaşı niteliğinde.

Varyemez (Orhan Aksoy, 1991)

blank

Son dönem Kemal Sunal filmlerinde olduğu gibi daha soft ama bir o kadar da sıkı bir komedi ile karşı karşıyayız! Erdoğan Tünaş’ın kaleme aldığı, Orhan Aksoy’un ise yönetmen koltuğunda oturduğu Varyemez, cimrilikte bir dünya markası olan Ragıp Elibol’un dört genç ile yolunun kesişmesi ve akabinde gelişen olaylar silsilesini merkezine alır. Paranın ne denli hayata hükmeden bir meta olduğunu mizahi diliyle öne çıkaran, maddiyattın hüküm sürdüğü dünyada insanı değerlerin bir hiçten ibaret olduğunu betimleyen Varyemez, komedi ile dramayı başarılı şekilde harmanlamasıyla fark yaratır. Kemal Sunal’a başrolde eşlik eden Yasemin Yalçın’ın üstün performansıyla seyir zevkini yukarılara taşıyan film, henüz kariyerinin başındaki genç Cem Davran’ı da bünyesinde barındırmasıyla dikkat çeker.

Madde 438 (Ümit Efekan, 1990)

blank

Bir dönem TCK’da yer alan 438. madde, seks işçilerine tecavüz eden suçluların cezasında 2/3 oranında indirime gitmeyi öngörüyordu. İşte, bu insanlık dışı kanuna tepki olarak ortaya çıkan ve yaşanmış bir hayat hikâyesinden senaryolaştırılan Madde 438, çarpıcı ve bir o kadar da önem arz eden bir film. Naciye Tuna isimli bir kadını merkezine yerleştiren ve onun çektiği türlü acılar ile iftiraları izleyicisine aktaran film, özellikle Gülşen Bubikoğlu’nun ayakları yere sağlam basan tavrıyla daha da değerleniyor. Ümit Efekan’ın yönetmenliğini üstlendiği ve Erdoğan Tünaş’ın senaryosunu kaleme aldığı Madde 438 kan donduran gerçekliği ve ekran başına geçenlerin vicdanına temas eden dokusuyla izlenmeyi ziyadesiyle hak eden bir yapım.

Yankesici Kızın Aşkı (Türker İnanoğlu, 1965)

blank

Sadri Alışık’ın kıyıda köşede kalmış en leziz komedilerinden olan Yankesici Kızın Aşkı, beslendiği sokak ağzını eğlenceli bir şekilde yansıtan ve kelime oyunları vesilesiyle harikulade mizahını huzurlarımıza getiren bir film. İzleyicisini bir miras kavgasının ortasına ışınlayan ve isim benzerliğinden ötürü Gülüm Osman olarak bilinen Osman Açıkel’in, Nalân Açıkel ile evlenmesini konu alan Yankesici Kızın Aşkı, gönül ilişkileri ve çıkar savaşları etrafına kurulu hikâyesiyle dikkat çekiyor. Sadri Alışık’ın göründüğü her bir an kahkahayı da beraberinde getirdiği, aynı zamanda ona Vahi Öz’ün de şanına yaraşır bir şekilde eşlik ettiği film, 60’lı yılların ele avuca sığmaz mizahına eşlik etmek isteyenler ve dönemin İstanbul’una, sokakların avare tarafından tanıklık etmek isteyenler için şahane bir tercih.

Üç Kağıtçılar (Natuk Baytan, 1975)

blank

Horoz Ali, Deve Ömer ve Piç Rıza; Yeşilçam’ın en uçarı, en dolambaçlı üçlüsü… Absürt komedinin medarı iftiharı Natuk Baytan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu film, üç kafadarın paranın peşinde oradan oraya sürüklenmesini ele alırken, anbean vadettiği kahkaha ile de ilgili gözleri üzerine çekmeyi başarır. Özellikle ülkemizde topu topu üç filmde yer almasına rağmen Piç Rıza mahlasıyla hafızalara kazınan Robert Widmark’ın ele avuca sığmaz duruşuyla şahlanan film, dinamik yapısıyla fark yaratırken, sinemamızın macera dozajı en yüksek suç-komedilerinden biri olarak da öne çıkar.

Karılar Koğuşu (Halit Refiğ, 1989)

blank

80’lerin sonunda iyiden iyiye tıkanan Türk Sineması’nın o yıllardaki ki en nitelikli filmlerinden olan Karılar Koğuşu, izleyicisini 1942’nin Malatya’sına götürür. Kemal Tahir’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan film, cezaevinin kasvetli atmosferinden filizlenen farklı insan portrelerini huzurlarımıza getirir. Özellikle Kemal Tahir’in kendisi ile özdeşleştirdiği ve filmin akil insanı olarak her daim ön planda olan Murat karakteri üzerinden gelişen olaylar silsilesi, bir yandan dönemin Türkiye’sine ışık tutarken, öte yandan ise vurucu replikleriyle izleyicisini düşünmeye sevk eder. Her bir anıyla Türk Sineması’nın en iyi örneklerinden biri olan ve Halit Refiğ’in usta dokunuşlarıyla daha da değerli hale gelen film, Kadir İnanır ve Hülya Koçyiğit’i buluşturması hasebiyle de değerli bir noktada konumlanmaktadır.

Efkarlıyım Abiler (Türker İnanoğlu, 1966)

blank

Hadi gelin, eşi benzeri olmayan bir samimiyete hep birlikte eşlik edelim. Hem de Sadri Alışık ile birlikte! Türker İnanoğlu yönetmenliğinde izleyicisi ile buluşan Efkarlıyım Abiler, “Gönlübol Arif”in hikayesini izleyicisine aktarır. Adı gibi gönlü boldur Arif’in. Eli açıktır, sevgisini paylaşmaktan geri durmaz. Amcası Necmettinzade Rüknettin karun kadar zengindir ama o amcası gibi şaşalı bir hayat yaşamayı reddeder. O, dostlarıyla mütevazı bir hayat sürmeyi tercih etmiştir bir kere. Gelgelelim ki günün birinde karşısına çıkan Fatoş, feleğin çemberinden geçtiğini düşünen Gönlübol’a hiç beklemediği, hakiki bir şamar indirecektir. Büyük usta Sadri Alışık’ın her bir saniyesinde oyunculuk dersi verdiği, kâh ele avuca sığmaz neşesi ile güldürdüğü, kâh bıçak yarası gibi içimizi sızlattığı filmi Efkarlıyım Abiler, sadece 60’ların değil, sinemamızın da en özel işlerinden biri olarak tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır. Sadri Alışık ve Filiz Akın’ın başrolünde yer aldığı filmi izledikten sonra, “hey yavrum hey” söyleminin istemsizce dilinize yerleştiğine şahitlik edecek, gündelik hayatta sıklıkla kullanmaya başladığınızı fark edeceksiniz; aman dikkat!

Gölge Oyunu (Yavuz Turgul, 1992)

blank

Mahmut ve Abidin… Esasen birbirlerine pek benzemeyen ama birbirlerinden başka da kimseleri olmayan iki yakın arkadaş. Onlar, aynı evde yaşamasının yanı sıra beraber sahneye çıkan iki komedyendir. Ama komedyen olmaları, illa komik olmaları anlamına mı gelir? İşte, pek de komik olmayan bu ikilinin macerası tekdüze ilerlerken hayatlarına bir peri edasıyla, sessiz bir kadın dâhil olur: Kumru. Bu noktadan sonra Mahmut ve Abidin’in hikâyesi rayından çıkacak, kartlar yeniden dağıtılacaktır. Yavuz Turgul’un fantastik hadiseler etrafına örülü hikâyesi, oldukça sakin bir komediyi huzurlarımıza getirirken, aynı zamanda arkadaşlığa dair söylemleriyle bam telimize temas eder. Şener Şen ve Şevket Altuğ ikilisini olanca samimiyetiyle buluşturan film, sinemamızın hak ettiği değeri görememiş en şık yapımlarından.

Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni (Yavuz Turgul, 1990)

blank

Gelelim listemizin zirvesine. Haşmet Asilkan’ın çağa ayak uydurmak için çıktığı maceraya eşlik etmeye ne dersiniz? Yavuz Turgul-Şener Şen ikilisinin en özel işlerinden biri olan ve sektöre yaptığı ince göndermelerle zihinlere kazınan Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni; naif, içten ve bir o kadar da neşeli bir film olarak huzurlarımıza gelir. Yüzlerce şarkıcı-türkücü filmi çekmiş bir yönetmenin, farklılaşma ve “kendini diğerlerine kabul ettirme” uğraşını merkezine alan hikâyede, Haşmet Asilkan’ın dur durak bilmeyen tutkusuna hayran gözlerle bakmak ne kadar mümkünse, onun meşakkatli yollardan geçen “film çekme” macerasına da hüzünlenmek bir o kadar mümkün. Tabii Yavuz Turgul tüm bunları yaparken eğlendirmeyi ve Türk Sineması’nı iğnelemeyi de bir an olsun ihmal etmez. Her yönüyle usta işi bir film olan Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni, her sinemaseverin tekrar tekrar izlemekten keyif alacağı bir iş olarak Erler Film’in arşivinin de ön önemli hazinelerinden.

Öteki Sinema için yazan: Polat Öziş

[box type=”note” align=”” class=”” width=””]

Not 1: Şubat 2019 itibariyle Erler Film Türker İnanoğlu kanalında yer alan filmler içerisinden bir Top 10 listeledim sizler için. Ancak ilerleyen günlerde kanaldaki film sayısının artacağı da aşikâr. Bu noktada yolu gözlenen ve en az bu listede yer alanlar kadar izlenmeyi hak eden Erler Film yapımlarından birkaçını da not düşelim: Oyunbozan (2000), Zengin Mutfağı (1988), Selamsız Bandosu (1987), Kaçamak (1987), Süpermenler (1979), Kareteci Kız (1973), Ringo Kazım (1967).

Not 2: Erler Film’e o güzelim arşivini restorasyonlu bir biçimde açtığı için ne kadar teşekkür etsek az. Neticede bir tarihe, cam gibi görüntüyle eşlik ediyoruz; bu tarifsiz bir olay. Ancak bu noktada eleştirilmesi elzem olan iki husus var: ilki, kanalın yüklediği filmleri silmesi; ikincisi ise bazı filmlerin sansürlü bir şekilde paylaşılması. Özellikle birçok filmde küfür sesini duymak neredeyse imkânsız. Dijitale bir şeyler yapıyorsanız, internetin de özgür ortamından faydalanmanız gerekir. İki küfür duyunca kimsenin ahlakı bozulmaz. Bu da Erler Film’e dair gelişecek en önemli eleştiri olarak burada dursun.

[/box]

blank

Polat Öziş

1992 İzmit doğumlu… Küçük yaşlarda tanıştığı Yeşilçam filmleri sayesinde sinema en büyük tutkusu oldu. Sonrasında ilginç bir şekilde Muğla’ya İktisat okumaya gitse de tutkusundan vazgeçemedi ve sinemayla ilgili çalışmalar ortaya koymaya başladı. İzledi, düşündü, çekti. Sonunda ise filmler hakkında yazmaya başladı. Film Arası Dergisi, Film Hafızası ve Öteki Sinema’da çok sevdiği filmler hakkında yazmaya devam ediyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Top 5: Evini En İyi Koruyan Kahramanlar

Hangimiz evimize direkt gelen bir tehlike karşısında aslan kesilmeyiz ki?
blank

Top 10: Sinemanın En Tüyler Ürpertici Ormanları

Öteki Sinema yazarı Semra Doll, korku sinemasının tüyler ürpertici ormanlarını