Passengers; mantık hataları bir kenara konulduğunda ve kendimizi görselliğine bıraktığımızda zevk alabileceğimiz, ancak onun ötesine geçildiğinde oldukça yavan bir film.
Rogue One: Bir Yıldız Savaşları Hikayesi, amacını aşan bir film. Açıkçası bu filmin olası başarısını Disney nasıl yorumlar bilinmez ama Rogue One’dan sonra Güç Uyanıyor’un boyası çizilmiş oldu!
Kahramanlarına kazanırken kaybettiren, esas oğlanla esas kızı öpüştürmeyen, karanlık bir Yıldız Savaşları filmi bu. Yan hikâye dediklerine de bakmayın, Yıldız Savaşları filmi olduğunu Güç Uyanıyor’dan çok daha fazla hissettiriyor.
Post Apokaliptik bir ortamda geçen ve Asimov’un yarattığının dışında bir robot mitolojisi içeren, Hollywood harici bir film arıyorsanız Automata'ya şans verebilirsiniz.
Kültür endüstrisi ürünlerinden olan ve bir kurtarıcının zorunlu olduğunu işleyen The Matrix, kitlelerin bağlı oldukları zincirin farkına varmamaları, varsa da kurtuluş yolunu bulamamaları için bu zincire büyük bir halka daha eklemiştir.
Predestination, zamanda yolculuk filmlerini sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken film, anlattığı insan hikâyesiyle türe yabancı olanların bile ilgisini çekebilir.
Kötü film serüvenimizde bugün sizlere tanıtacağımız film The Incredible Melting Man. Film 1977 yapımı. Yönetmen ve senarist William Sachs. Başrollerde Alex Rebar ve Burr DeBenning var.
Eliminators etkileyici makyajlar ve bazı özel efektleriyle bütçesini zorlayıp A sınıfı bir film olmaya çalışırken B filmi olmaktan kurtulamayan bir yapım.
Kurtuluş Günü: Yeni Tehdit, Roland Emmerich’in elindeki devasa bütçeyi nasıl çarçur ettiğini görmekten gayrı anlamı olmayan, yer yer bir hayli sıkıcılaşan bir izlencelik.
10 Cloverfield Lane, üç oyuncunun üzerine kurulmuş ve oyuncuların performansı filmin gerilimini taşıyan ana unsur. Filmi hem gerilim sevenlere, hem de post apokaliptik meraklılarına şiddetle öneriyorum.
Goke Body Snatcher from Hell, Japonya’nın şahsına münhasır garipliklerinden nasibini fazlasıyla alan, çılgın ama bir o kadar da yaratıcı, uçuk kaçık bir deneyim.