Acıklı Bir Soru: “En Son Ne Zaman Sinemaya Gittin?”

9 Haziran 2024

Ah, sinema… Bir zamanlar haftalık bir ritüeldi, şimdi ise neredeyse unutulmuş bir alışkanlık. Çevremdeki insanlara “en son ne zaman sinemaya gittin?” diye sorduğumda, çoğu aylar öncesinde Dune 2’yi izlemek için sinemaya gittiklerini söylüyor. Hatta bazıları ekliyor, “Furiosa’yı da sinemada izleyeceğim.” Ne cömert bir plan!

Eskiden sinemaya gitmek haftalık bir alışkanlıkken, şimdi insanlar aylarca sinemaya gitmeden yaşayabiliyor. Bunun tek nedeni dijital platformların evlerimize girmesi mi, yoksa yüzlerce bahis reklamlı korsan film siteleri mi? Ya da giderek artan bilet fiyatları mı? Yoksa bütün suç Elon Musk’ın mı? (Yok, bu sefer değil.)

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) diyor ki, Türkiye genelinde sinema salonlarının sayısı 2 bin 618. Bu salonlarda 147’si yerli, 224’ü yabancı olmak üzere toplamda 371 film vizyona girmiş. 2023 yılında sinemada film izleyen izleyici sayısında ise yüzde 13 oranında bir düşüş yaşanmış. Peki bilet fiyatları? Epey bir artış yaşanmış. Yani, sinemaya gitmek artık küçük çaplı bir yatırım kararı!

Şimdi, “Bilet fiyatları yüzünden mi kimse sinemaya gitmiyor?” sorusunu sormadan önce, tiyatro seyircisinin yüzde 15,2 oranında artarak 6 milyon 279 bin 512’ye ulaştığını belirtelim. Tiyatroya gitmek ucuz mu? Hiç sanmam! Sinemaseverler ne yapıyor? Muhtemelen evlerinde, pijamalarını giymiş, Netflix dizisinin yeni sezonunu izliyorlar.

Peki ya uluslararası arenada durum nasıl? ABD’de sinema bilet satışları yüzde 10 oranında düşmüş, Avrupa’da da benzer bir tablo: Sinema bilet satışları yüzde 12 oranında azalmış. Almanya, Fransa, İtalya… Hepsi aynı dertten muzdarip.

Şimdi, sinemaların gerçek problemlerine bir göz atalım. Bir arkadaşımın dediği gibi: “Bilet pahalı, o yüzden sinemaya gidemiyorum.” Evet, harika bir bahane! Ancak asıl mesele, sinemaya gitmeyi gerektiren çok az film olması. Ya da daha kötüsü, bu filmlerin hemencecik korsan sitelerde yayılması. Netflix ve diğer dijital platformlar ise yıl boyunca yüzlerce içerik sunuyor. Açıkçası hiç böyle bir dönem yaşanmamıştı. Artık izleyebileceğimizden fazla içerik üretiliyor. Görmek için ışığa ihtiyacımız var ama ışık birden açılınca hepimiz kör olduk.

Ülkemize özel bir sorun da var: Kötü projeksiyon kalitesi ve yetersiz ses sistemleri! Evde izleme koşulları bu kadar gelişmişken, sinemalardaki soluk ve yetersiz görüntü kalitesi insanları soğutuyor. Sinemalar, ampul ile çalışan projektörler kullanmıyor, çünkü çok masraflı. Çoğu lazer projektör kullanıyor, bu da düşük kontrast ve zayıf renk performansı demek. Bir izleyici şöyle diyor: “Son gittiğim filmde projeksiyon o kadar kötüydü ki, karakterlerin yüzlerini zar zor seçebiliyordum. Renkler soluktu ve karanlık sahnelerde hiçbir şey göremedim.”

Aynı şekilde, ses sistemlerinin yetersizliği de bir sorun. Başka bir izleyici ise şöyle şikayet ediyor: “Filmin en heyecanlı anında hoparlörden gelen cızırtı bütün atmosferi mahvetti. Diyaloglar anlaşılmıyordu ve ses efektleri kulağa hoş gelmiyordu.” Sinema salonlarında yaşanan bu tür teknik sorunlar, izleyicilerin deneyimini olumsuz etkileyerek sinemadan soğutuyor.

Birkaç yıl öncesine kadar gişenin lokomotifi olan yerli filmler konusunda da sıkıntı var. 2023’te vizyona giren yerli filmlerin birçoğu düşük izleyici sayılarıyla sınırlı kaldı. Yerli yapımların toplam izleyici sayısı yüzde 20 oranında azaldı ve yerli filmlerin gişe geliri toplam gişe gelirinin sadece yüzde 30’unu oluşturdu. Bu, Türk sinemasının son yıllarda yaşadığı en düşük oranlardan biri. Daha iyi anlaşılması için örnekleyeyim; gişenin en önemli isimlerinden biri olan Şahan Gökbakar’ın Erdal ile Ece adlı filmini sadece 185 bin kişi bilet alıp izledi. Filmografisindeki en zayıf halka olan Kayhan’ın bilet satışı bile bunun 4 katı idi.

Peki, insanlar neden evde film izlemeyi tercih ediyor? Bir arkadaşım diyor ki: “Sinemada mısır patlağı yemenin keyfi başka ama evde pijamalarla, battaniye altında film izlemenin rahatlığına hiçbir şey değişmem.” Diğeri ise ekliyor: “Evimde ses sistemi mükemmel, ışığı istediğim gibi ayarlayabiliyorum. Sinemada sürekli arka koltuktan tekme yemekten bıktım.”

2023 yılında dünya genelinde Netflix, Amazon Prime, Disney+ ve diğer platformlar üzerinden toplam 12 bin 500’den fazla içerik sunuldu. Sinema salonlarında gösterilen film sayısının kat kat fazlası. İnsanlar artık istedikleri filmi, istedikleri zaman, istedikleri yerde izleyebiliyorlar. Bu esneklik, sinema salonlarına gitmeyi gereksiz kılıyor. Ayrıca, evde film izlemek daha ekonomik. 2024 yılında Türkiye’de ortalama bir sinema bileti 100 TL civarında. Buna bir de büyük boy patlamış mısır ve içecek ekleyin, neredeyse küçük bir servet harcıyorsunuz. Evde ise bir aylık dijital platform aboneliği bu fiyatın yarısından daha az.

Bir de bu işin bedava kısmı var! sinema salonlarından uzaklaşan izleyicilerin bir kısmı korsan yayın sitelerine yöneliyor. 2023 yılında dünya genelinde video korsanlığına yönelik 141 milyar ziyaret gerçekleşti. Korsan siteler üzerinden izlenen içeriklerin büyük bir kısmı, çeşitli bahis reklamlarıyla dolu. Bu siteler, yasa dışı faaliyetlerini finanse etmek için bahis reklamlarını kullanıyor. 2023’te bu tür sitelere yapılan reklam harcamalarının 50 milyon doları bulduğu tahmin ediliyor​

Evet, sinema tutkumuzu kaybettik. Bir zamanlar bizi salonlara çeken büyü kayboldu. Şimdi kendimize soruyoruz: Sinemaya gitmek için gerçekten yeterli bir sebebimiz var mı? Yoksa her şey dijital ekranların parlaklığında mı kayboldu?

Öteki Sinema için yazan: Murat Tolga Şen

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Ölene Kadar Yemek

Marco Ferreri’nin “La Grande Bouffe” (1973) isimli müthiş filminde ölene
blank

Altın Portakal Sinemacılara Para Yerine Saygınlık Öneriyor!

Gökdelen inşa etmeden önce düzgün bir ev inşa edebilelim. Altın