1979 yılında İzmir'de doğdu. Yeşilçam etkisiyle başladığı sinema yolculuğunda bir ara Hollywood etkisine girmişse de, çabuk kurtuldu. Sanat toplum içindir diye düşünür ve yeni nesil Türk yönetmenlerini gönülden destekler.
Stagecoach filminde yedi yolcusuyla birlikte yola çıkan ve Kızılderililerin “isyan” etmesiyle birlikte savaşın ortasında kalan posta arabasının, yoluna devam edip etmemesi için yolcular oylama yapar.
Karanlıkta Uyananlar, güneş doğmadan işe gitmek üzere evden çıkmak zorunda kalan insanların yaşadığı zorlu hayatı ve içinde bulundukları ‘’karanlıktan’’ uyanışını anlatır.
Üç saati geçen süresiyle o güne dek çekilen en uzun film olan D.W. Griffith’in 1915 tarihli The Birth of a Nation’un Hollywood’un standartlarını belirlediği genel kabul gören bir yaklaşımdır.
"Kadın filmi" olduğunu iddia eden ama seyirciyi klişeler, ucuz ve sıradan simgeler, Hollywood taklidi sahneler yağmuruna tutan bir eser; Kusursuzlar...
Başrollerini dönemin en ünlü oyuncuları Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman’ın paylaştığı ve sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olan 1942 yılı yapımı Casablanca filmine dair alternatif bir okuma...
Gurbet Kuşları filminin o kadar çok ucuz taklidi yapılmıştır ki, filmin asıl misyonu İstanbul’un ne kadar kötü olduğunun Anadolu insanına anlatılması olmuştur.
Kaynağı belirsiz zenginliğin kabullenilmesi ve emek sömürüsünün gizlenmesini sağlayan, zihinleri geriletici ve asıl amacı gerçeği gizlemek olan kültür endüstrisi ürünü bir filmdir Hayat Mı Bu.
1965 yılında ikincisi düzenlenen Altın Portakal Film Festivalinde en iyi film ödülünü alan Turgut Demirağ’ın Aşk ve Kin isimli filminin gerek o dönemde gerekse günümüzde ödülü asla hak etmediği konusunda bir fikir birliği oluşmuş durumdadır.
Başkanın koruma ekibinin liderliği yapan Mike Banning isimli gizli servis ajanı, işinde olduğu kadar başkanın ailesiyle olan ilişkilerinde de başarılıdır.
Martin Scorsese tarafından kurulan World Cinema Foundation (Dünya Sinema Vakfı) tarafından 2007 yılında onarılarak dünya “kültürel mirasına” hediye edilmiştir.
Lütfi Akad’ın “göç üçlemesi” adını verdiği ve birer yıl arayla çektiği filmlerin ilki Gelin, Türk sinemasının en iyileri arasındaki yerini her zaman koruyacak muhteşem bir filmdir.