Yılmaz Atadeniz’den bir tomurcuk olarak ortaya çıkar Çetin İnanç. Sonra kendi yolunu, kendi tarzını bulur. İlk filmi Çelik Bilek’i onun şirketi için çeker.(1) O vakte kadar Lütfü Akad ve Atıf Yılmaz gibi yönetmenlerle çalışan İnanç, onlar gibi olamayacağının farkındadır. Gözünü Atadeniz’e çevirir, onun tarzına yakın filmler çekmeye başlar. Bugün hakkında yazacağım Demir Pençe Korsan Adam işte o günlerden.(2)

Demir Pençe Korsan Adam 1969 yılında çevrilmiş. Başrollerde Demir Karahan, Nebahat Çehre ve Yıldırım Gencer var. Yardımcı rollerde Necati Er, Feri Cansel, Behçet Nacar ve Danyal Topatan var. Daha önce Metin Erksan’ın Kuyu’sunda oynayan Demir Karahan maskeli kahraman filmleri için yeni olan bir yüz.

Kahramanımız Demir Pençe (Demir Karahan) yardımcısı Mine (Nebahat Çehre) ile birlikte casuslara karşı savaşan bir polistir. Babalık (Danyal Topatan) mafyanın içinde kalarak Demir Pençe’ye istihbarat sağlayan bir muhbirdir. Bu esnada İstanbul’a gelerek Demir Pençe’den öcünü almak isteyen Fantoma (Necati Er) yeniden faaliyete girişmiştir. Fantoma’nın adamı Behçet (Behçet Nacar) Fantoma için çok önemli olan bir mikrofilmi elinde tutan Profesör’ü kaçırmak ister. Demir Pençe profesörü kurtarır. Fantoma’nın casuslarının bir evde toplantı yapacağını öğrenen Demir Pençe, Mine ve emniyetten Yılmaz (Oktar Durukan) ile birlikte oraya baskın yapar. Baskın sırasında Yılmaz ölür. Yılmaz’ın polis olan kardeşi Yıldırım (Yıldırım Gencer) Yılmaz’ın intikamını almak için ekibe katılır. Fantoma  terörist eylemlerde kullanmak üzere bir gemi inşa ettirmektedir. Bu gemi, üzerine monte dilecek gizemli kutular ile daha güçlü hale gelecektir ama Demir Pençe ve Mine Burayı da basarak kutulara el koyar. Fantoma profesörü yeniden kaçırarak mikrofilmleri elinden alır ve onu öldürür.  Daha sonra Fantoma gazeteci kılığında Demir Pençe’yi başka yere çekip Mine’yi ve Babalık’ı kaçırır. Demir Pençe ve Yıldırım en sonunda Mine’yi kurtarıp Fantoma’yı adalete teslim eder. Laf aramızda Yıldırım Gencer film boyunca asıl kahraman Demir Pençe’den daha çevik ve atletik olduğu için bir övgüyü hak eder.

Gelelim kahramanımıza ve kötü adamımıza. Demir Pençe konusunda bir tarama yaptığım zaman bu isimde bir kahraman bulamadım ama bunun yerine  üç tane kötü adamla karşılaştım. Birincisi 1916 tarihli Iron Claw adlı serial filmlerde görünmüş. 20 bölüm olarak çekilen diziden günümüze yalnızca tek bölüm (7. bölüm) kalabilmiş. Bir kolu metalden yapılmış bir kıskaç olan Iron Claw isimli kötü adama karşı mücadele eden Gülen Maske (Laughing Mask) isimli kahramanın mücadelelerini anlatıyor.(3) Iron Claw ikinci defa 1941 yılı yapımı Iron Claw filminde bir hazinenin peşinde olan aileye dehşet saçan demir pençeli katil Iron Claw olarak karşımıza çıkıyor.(4) Üçüncü kez de 1977 yılında DC Comics Earth Two evreninde Wonder Woman’ın düşmanı olarak gözüken ve aynı yıl ölen süper kötü adam Iron Claw var. Göğsünde nal kadar gamalı haç taşıyan bu kötü adam ismini mekanik kolundan alıyor.(5) Bizim Demir Pençe bir ihtimal Laughing Mask’ten esinlenmiş. İsim konusuna gelince, Demir adlı bir başrol oyuncusu varken kahraman için Demir Pençe adını kullanmak daha uygun gelmiş olabilir. Ama gene de Demir Pençe 40’lı yılların Kamçılı Zorro filmlerinin, başka seriyallerdeki maskeli kahramanların ve Yılmaz Atadeniz’in Casus Kıran ve Maskeli Şeytan gibi motosikletli kahramanlarının karması olarak karşımızda duruyor. Bir de ufak not: Bu filmde aslında ismi “Demir Pençe” olması gereken kötü adam, büyük ihtimalle Fantoma’nın sağ kolu demirden olan adamı Behçet olsa gerek. Hikayenin ne türlü zihin fırtınaları(!) sonunda bu hale geldiğini çok merak ettim doğrusu.

Fantoma ise bildiğimiz gibi Fantoma (Fantomas, 1964) filminden tanıdığımız maskeli ve deri eldivenli kötü adam. Orijinal Fantoma’nın maskesi daha farklı. Bizim Fantoma’nın taktığı kar maskesi, Necati Er’in ince uzun fiziğiyle birleşince Team Fortress 2 oyunundaki Spy karakterine şaşırtıcı derecede benzeyen ilginç ve başarılı bir kötü adam silüeti oluşmuş. Fantoma’nın sinirlendiğinde emir verirken ellerini çaprazlaması da başka bir ilginçlik.

Yönetmen Çetin İnanç olunca filmin içinde bir sürü ilginçlik olduğunu söylemek gereksiz sanırım.

Filmdeki en büyük abukluk maske meselesinde ortaya çıkıyor. Normalde maskeli süper kahramanlar, günlük yaşamda kendilerini kamufle edebilmek için maske kullanır. Ama bizim Demir Pençe’nin Emniyette çalışan Demir olduğunu herkes biliyor. İsteyen ona telefonla ulaşabiliyor. Hatta Demir Pençe bazı çatışmalara maskesiz giriyor. “O zaman maske niye” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.

Sonra ortada ayrıntılı bir senaryo olmadığı belli. Art ardına gelen dövüş ve çatışma sahneleri bir araya gelince bir öykü oluşturacak bir devamlılık sergilemekte biraz başarısız kalıyor. Öykünün ana hatları belirgin değil. Finalde polisin gelmesi şeklindeki Yılmaz Atadeniz geleneği (ki bu bir sansürden kaçırma manevrasıdır) bu filmde Çetin İnanç’ın elinde Gençlik Marşı ve bayrak görüntüleri ile bambaşka bir seviyeye ulaşıyor.

Bir sahnede Fantoma’nın adamı olan oyuncuyu başka sahnede takma bıyıkla profesörün uşağı olarak oynatmak gibi ekonomik hamlelerden bahsetmemek olmaz. Hatta yönetmen Çetin İnanç bir sahnede dayak yiyen adam olarak cameo yaparak oyuncu eksiltmekten geri kalmıyor. Fantoma’nın adamlarına emir vermek için kullandığı ekran, prodüksiyon maliyeti konusunda gayet bilgi verici duruyor: “Ekrana verecek paran yoksa çerçeveyi görüntünün dışına yerleştir” mantığından hareketle yapılan ekranı aşağıda görebilirsiniz. Çocukken televizyonun içinde adam vardı derlerdi ya, bu televizyonun içinde gerçekten adam var!

Ayrıca daha sonraki filmler kadar olmasa bile beyin kanırtıcı, mantık örseleyici diyaloglar, henüz başlangıç düzeyinde ve çok düşük dozda olmak üzere bu filmde de mevcut.

Soğuk savaş yıllarının konjonktürüne uygun olarak batıda çekilen süper kahraman/süper kötü adam filmlerinden esinlenen ve Yılmaz Atadeniz’den derin etkiler taşıyan bu film çok sevdiğim Çetin İnanç’ın dillere destan cin fikirlerinin, tasarruflu prodüksiyonunun ve tabi ki savrukluğunun etkisiyle farklılaşıyor. Velhasıl kelam, Demir Pençe tüm fantastik film severlerin arşivinde olmalı.

[box type=”info” align=”” class=”” width=””](1) Jet Rejisör Çetin İnanç, Pınar Öğünç, Sf:50, İletişim Yayınları, 2016

(2) Fantastik Türk Sineması, G.Scognamillo-M.Demirhan, Sf:343, Kabalcı Yayınevi, 2005

(3) https://en.wikipedia.org/wiki/The_Iron_Claw_(1916_serial)

(4) http://www.imdb.com/title/tt0033761/

(5) http://dc.wikia.com/wiki/Iron_Claw_(Earth-Two)[/box]

blank

S. Özgür Ilgın

1977 Yılında Aydın'da doğdu. Üniversitede bir elin parmakları kadar üyesi olan Felsefe Topluluğunun çıkardığı, iki elin parmakları kadar “tirajı” olan Yitik adlı fotokopi fanzinde öykü ve albüm tanıtımları yazdı.

Blues, Heavy/Rock, Doom, Thrash, Death, Jazz ve Proggressive müziğe bayılıyor. Sergio Leone'yi David Lynch'i, Stanley Kubrick'i, Metin Erksan'ı, Ertem Eğilmez'i, Nuri Bilge Ceylan'ı, Zeki Demirkubuz'u ve Yılmaz Atadeniz'i çok seviyor, sinema ve müzik gibi eğitiminin olmadığı konularda ukalalık etmekten çok hoşlanıyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Uçan Daireler İstanbulda (1955)

Orhan Erçin Uçan Daireler İstanbulda filmindeki uzay gemisini, gemideki robotlar
blank

Yeşilçam’ın İlk Erişte Westerni: Beş Hikaye (1962)

Birbirinden bağımsız beş kısa öyküyü anlatırken farkında olmadan ilk western