mandrill-2009Marko Zaror’u bir kısmımız, Ernesto Diaz Espinoza’nın sinema kariyerinin başlangıcı olarak kabul edeilen Kiltro ile tanıyordur muhtemelen. Zaror ile Espinoza iş birliği, daha sonraki projelerde de sürmüş ve ikili Kiltro’nun beklenmedik başarısının devamını Mirageman ve Mandrill ile devam ettirmeyi kısmen de olsa başarmışlardı. Nitekim Zaror, Undisputted serisinin en başarılı halkası olan Undisputted III: Redemption’da boy göstererek çapını genişletti ve Hollywood’un markajına girdi. Geçtiğimiz aylarda kendisini Machette Kills’de uzun uzadıya seyrettiğimizi de hesaba katarsak, Zaror’un aksiyon sinemasında kendine has bir yere kurulma potansiyelinin olduğunu iddia etmekle abartıya kaçmış olmayız!

Mandrill, Espinoza ve Zaror’un, kendi coğrafyalarındaki çıraklık dönemlerinin son filmi. İkilinin işlerine biraz aşina olanlar zaten ne ile karşı karşıya olduklarının bilincindeler. Fakat daha önce bu ekibin işlerine rastlamamış olanlar için biraz daha açmak gerekirse; Zaror’un iticilik abidesi tipinden, bir Milka ineğini bile rahatlıkla devirecek bakışlarından ve savurduğu masalsı uçan tekmelerden, yerli yersiz patlak veren abazan muhabbetlerinden, kadraja yerli yersiz giren ışık patlamalarından güç alan, bilinçli teknik kirliliğini ve içerikteki sığlığını başarılı bir biçimde, suçlu bir zevke dönüştürebilen bir aksiyon mahsulü var karşınızda!

mandrill3

Mandrill, kabaca Antonio adındaki seri katilin tipik intikam hikâyesi olarak başlıyor. Bütün intikam öykülerinin klişelerini tek tek görücüye çıkarırken, Bollywood filmlerine bile taş çıkartacak romantizm boca edilerek, b-film severlere servisleniyor. Tabi burun kökümüze soğan dayayan bu romantizmi hiçbir zaman ciddiye alamadığımız gibi Zaror’un ifadesiz yüzünü kesip, bu romantizm fotoğrafına yapıştırmayı da beceremiyoruz bir türlü!

Yönetmen Espinoza, son zamanlarda revaçta olan bir b-filmi trendi haline gelen Grand Theft Auto konseptini, filmine dikebildiği kadar dikiyor. Görev adamı Mandrill’in arka planında yüzen intikam öyküsünden ziyade görsel olarak Grand Theft Auto oyununu referans alıyor (ki afişinde kullanılan fontlara kadar sızan bu etkilenim yakın tarihli bir başka örnek olan Bring Me The Head Of Machine Gun Woman’da da karşımıza çıkmıştı).

mandrill4

Yine de Espinoza, izleyiciyi tıpkı Kiltro’da olduğu gibi doğrudan ve yordamsızca itmiyor aksiyon havuzuna. Hatta Zaror’un en az tekme savurduğu filmi diyebiliriz Mandrill için. Bununla birlikte Antonio’nun intikamını da sürekli olarak baltalayacak saçmalıklar ekleyerek, izleyicinin zaman zaman filmden uzaklaşmasını sağlıyor. Chone Amca’nın meşhur kız tavlama teknikleriyle, John Cold özentisi sığırlık abidesi yeğeninin, cinsel fiyaskoları konusundaki kazanova eğitmenliğini üstlenmesi; her ne kadar çetrefilli bir örnek sayılmasa da, zaman zaman hikayenin ipinin ucunu yakalamayı zorlaştırıyor.

Bununla birlikte, filmin kendisini ne derece ciddiye aldığı ya da hangi noktalarda parodiye dolandığı da fazlasıyla muğlak! Örneğin, suratsızlık abidesi Zaror’un adeta şeberdiği meşhur dans sahnesi, sinema tarihinin en abidik gubidik performanslarından biri olmaya en üst sıralardan aday! Dominik ile Antonio’nun en az dans performanslarının kendisi kadar absürt yakınlaşması, garip bir biçimde filmin mizahını da besliyor. Hatta daha da acımasız olmak gerekirse, filmin mizah kontejyanının neredeyse tamamını bu abuk sabuk aşk öyküsü ve o aşkın taşlarını döşeyen kasıntılık abidesi diyaloglar oluşturuyor!

mandrill1

İntikam yolunda, silahşörlüğünün kurtarmadığı yerde meşhur dönen tekmesinden medet uman, Antonio’nun kelli felli adamlardan bir buçuk dakika boyunca durmaksızın dayak yemesi bizleri ne kadar esnetiyorsa; Antonio’nun intikamının sebep olduğu bambaşka bir intikam zemini döşemesi de o kadar sevindiriyor. Yönetmen Espinoza, filmin başından beri Antonio’nun peşinde koştuğu kötü karakteri saniyeler içinde harcatarak, sağ gösterip sol çakıyor. Bu sayede, en azından abecesini yalayıp yuttuğumuz ve bu zamana kadar zilyon tanesini tükettiğimiz aksiyon kırmalarının rafından bir adım da olsa yukarı çıkmayı başarıyor.

Nitekim Antonio’nun intikam aldığı adam, sevdiceğinin de babası olduğu için, Yeşilçam melodramlarını bile kıskançlıktan çatlatacak bir başka intikam öyküsü çıkıyor karşımıza. Eski sevgilisinin Jigsaw misali düzenlediği tuzaktan kaçışı, etrafındaki gizli düşmanı olan bilimum Brutus özentisini keşfetme klişesi, farklı yeteneklere sahip birkaç kötü adamı hızlıca patakladığı final silsilesi ve nihayetinde en öz hakiki melodramı bile utandıracak sonu Mandrill’i kelimenin tam anlamıyla suçlu bir zevke dönüştürüyor!

Sözün özü Mandrill, sinemanın bit pazarı kreasyonundan giyinmeyi seven sinefiller için keyifli bir seçim. Göz yoran pastel tonlar, bile isteye saçmalayan kadrajlar, berbat ötesi oyunculuklar, western, Bollywood, melodram ve 70’ler aksiyon filmlerinin kol kola girdiği keyifli mi keyifli bir suç karnavalı!

blank

Fatih Yürür

İlk sinema deneyimi, bir Stephen King uyarlaması olan “Geri Döndüler” olmuştur. Yazmaya başladığı dönem ise aslen lise yıllarıdır. Saçma sapan korku hikayeleri kaleme almaktadır ve asıl amacı bir gün bunları görselleştirebilmektir. Çeşitli platformlarda oyun incelemeleri ve film eleştirileri yazar. Yaratmış olduğu RüyadaM adında bir animasyon ve çizgi hikaye karakteri bulunmaktadır.

1 Comment Bir yanıt yazın

  1. sevdiğimiz şilili abimiz ernesto diaz espinoza’nın güzide filmi.. pek severim.. fatih’in yorumu da yerinde olmuş.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Alone in the Dark (1982)

Jack Sholder’ın ilk uzun metrajlı filmi Alone in the Dark,
blank

War Bus / Zafer Komandoları (1986)

Tüm karakterlerde mevcut şiddet düşkünlüğüne ve buram buram samimiyetsizlik kokan