Paradise Murdered (2007) 1 – Paradise Murdered 2007

Paradise Murdered poster2007 yılı mahsulü Paradise Murdered, Kim Han-min tarafından yazılıp yönetilmiş olan Güney Kore yapımı bir gerilim. Aynı zamanda Kim’in filmografisindeki ilk film olma özelliğini de taşıyor.

Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca

Güney Kore açıklarındaki Paradise (Cennet) Adası’nda sadece 17 kişi yaşamaktadır. Ada ismini cennet tasvirlerini andıran, ulu dağlar başta olmak üzere, göreni hayran bırakan doğasından ve az sayıdaki ada halkının iyi huylarından almaktadır. Ama bu huzur ortamı iki ada sakinin öldürülmesi, bir diğerinin de kaybolması ile bozulur. Birisi telsizi parçalarına ayırdığı için anakara ile iletişim kuramayan ada halkı, denizdeki fırtına sebebiyle de adadan ayrılamamaktadır. Katilin içlerinden biri olmasından başka alternatif yoktur. Karmaşanın hüküm sürmeye başladığı adaya hapsolan bir avuç insan, ne yapacağını bilemez haldedir. Herkes birbirine şüpheli gözüyle bakar. Adanın sırları birer birer ortaya çıkmaya başladıkça, cinayetler birbirini kovalar. Cennet Adası, yavaş yavaş ölüm adasına dönüşmektedir.

Yönetmen Kim, Paradise Murdered’dan sonra bütünüyle klişelere teslim olmuş, sıradan bir gerilim olan Handphone (2009) ve orta karar bir tarihi aksiyon War of the Arrows‘u (2011) çekmişti. Her ikisini de yazıya konu olan Paradise Murdered’dan önce izlemiştim. Dolayısıyla bir hayli uzun süredir arşivimde beklemekte olan filme karşı, ‘aman bir an önce izlemeliyim’ diye aşırı bir ilgim yoktu. Meğerse üç film arasından en dikkate değer olanını sona bırakmışım…

Paradise Murdered

Dışarıya kapalı bir mekân, kapana kısılmış bir grup insan ve art arda gelen cinayetler. Konusuna bakıldığında, ister istemez Agatha Christie’nin 1939 tarihli romanı “On Küçük Zenci”yi akla getiren Paradise Murdered, yaklaşık iki saatlik süresi boyunca benzer yollardan geçerek, izleyeni durmaksızın şüpheye düşürecek manevralarda bulunuyor. Her köşe başına yerleştirilmiş ‘twist’ler, amacına ulaşmakta zorlanmıyor. Zaten filmin en güçlü yanının bu sürprizler olduğu rahatlıkla söylenebilir. ‘Katil kim’ sorusu devamlı ön planda kaldığından, doğal olarak tahmin yapmaya zorlanan seyirci, her ‘twist’ sonrası yanılmış olabileceğini fark edip tereddüde düşüyor, ancak kendine yeni bir katil adayı bulmakta hiç ama hiç zorlanmıyor. Bir süre sonra bu tahmin etme mevzusu fark ettirmeden bir döngüye giriyor, sanki televizyondaki yarışma programlarından birine katılmış yarışmacılardan biri haline dönüşüyor seyirci.

Paradise Murdered, sadece ‘katil kim’ olabilir mevzusu üzerine yoğunlaşmıyor. Ada sakinlerinden bazılarının gördüğünü iddia ettiği, adada ölmüş bir kadına ait hayaleti zaman zaman ön plana çıkartıyor. Böylece “ölümlerin sebebi bu hayalet olabilir mi acaba” sorusunu da akıllara yerleştiriyor. Adaya gelen çuvallar dolusu şeker de bir başka şüphe kaynağı. (Bir ara aklımdan acaba çuvalların içine uyuşturucu bir madde karışmış olabilir mi sorusu geçti, hani şeker diye bunu kullanan ada sakinlerinden bazıları kafayı yiyip cinayet işlemeye başlamışlar gibisinden.) Ayrıca adada görev yapan doktorun varlığı ile adanın kendisi birleşince, H.G. Wells’in önemli romanlarından The Island of Doctor Moreau akla geliyor ve farklı bir köşeye bambaşka şüphe tohumları ekiyor.

Paradise Murdered posterler

Velhasıl örnekleri daha da çeşitlendirebileceğimiz, normalde bir filmi tek başına yüklenip taşıyabilecek bir dolu gizem donesi, bir bulamaç halinde sunuluyor. Başka türlü sunulsaydı felaket sonuçlar alınabilecek bu riskli karışım, oyunculukların ekstra katkısı ve dozunda kullanılmış kara mizah sosu ile burun kıvrılacak bir iş olmaktan paçayı kurtarıyor.

Paradise Murdered, aklınızı başınızdan alacak bir başyapıt değil belki ama hiç ara vermeden patlattığı ‘sürprizler’ ile başınızı döndürmeyi garantiliyor. Finale kadar bin bir çeşit teori üretmenize rağmen, hiç aklınıza gelmeyen bir son ile nihayete ermeyi de beceriyor. Gizem, gerilim, kara mizah ana başlıkları altında kendine yer bulacak olan Paradise Murdered, Agatha Christie tarzı ‘katil kim’ sorusu ile muhatap olan filmlere düşkün bünyeler için yerinde bir tercih olacaktır.

Fragman. Tıkla, izle.

blank

Murat Kızılca

1971 İstanbul doğumlu. Aylık online sinema dergisi CineDergi ve aylık kültür sanat dergisi kargamecmua için sinema yazıları kaleme alıyor. 2008 yılından beri katkı sağladığı Öteki Sinema’da bir yandan da editörlük görevini sürdürüyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

Woman in the Dunes (1964) 2 – Woman in the Dunes 1964

Woman in the Dunes (1964)

Woman in the Dunes kaçırılmaması gereken hipnotik bir deneyim.
Warrior (2011) 3 – Warrior004

Warrior (2011)

Son 20 senede açık ara farkla dünyanın en hızla büyüyen