Sinemacılar Festivallere Küsmeye Devam Edecek mi?

25 Ağustos 2015

Sinemacıların hem festival yönetimiyle hem de Kültür Bakanlığı ile kavga etmelerine yol açan 34. İstanbul Film Festivali macerasını hatırlıyor musunuz?

O yangının ateşli daha sonra Ankara Film Festivali’ne de sıçramıştı. Orada da jüri ‘bütün filmleri birinci ilan ederek’ görevi bırakmıştı ve yine bir sürü film, yapımcının-yönetmenin inisiyatifi ile gösterim programından çıkmıştı. Bu iki vakada da sinemacılar üzerinde yoğun bir mahalle baskısı  uygulandığını belirteyim. Bazı filmlerin yönetmenleriyle konuştum, duyarsız gözükmemek adına içleri kan ağlayarak filmlerini festivalden çektiler.

Yaşandı, bitti. Daha önce ortada kimsenin dişinin kovuğuna girmeyecek küçük akçeli ödüller varken herkes ejderhalara meydan okuyan şövalyeler kadar cesurdu!

Geldik şimdi zurnanın zırt dediği yere sevgili okurlar…

22. Adana Altın Koza Film Festivali Eylül ayında yapılacak ve festival yönetimi, ulusal film yarışmasında yarışacak filmleri açıkladı. Bu filmlerden bazıları, İstanbul Film Festivali’ni “belgesellere ve kısa filmlere eser işletme belgesi istendiği için” protesto eden ve yarışmadan-gösterimden çekilen filmler…

Peki, şimdi ne değişti? İnanın bilmiyorum…

Bakanlığın tutumu net, “eser işletme belgesine sahip olmayan filmin gösterimi yapılamaz.” Sansür karşıtı sinemacılar, meslek birlikleri vs. bu inadı kırmak için bugünlerde nasıl bir çaba harcıyorlar acaba?

Bana kalırsa kimsenin bir şey yaptığı yok. Adana Altın Koza Film Festivali’nin yapılacağı güne kadar meseleyi meşe fıçılarda dinlendiriyoruz. İstanbul’daki protesto ortamını Adana’da görür müyüz, sanmıyorum. Ortada 350.000 TL’lik kocaman bir para ödülü var. Eserle değil de tavırla muhalif olmanın havası kaçan bir balon gibi tuhaf sesler çıkararak sağa sola yalpaladığını göreceksiniz. Yakaladığım yapımcıya-yönetmene de soracağım; ne değişti?

Evet, Eser İşletme Belgesi sıkıntısı aşılmak zorunda ve bu konuda uzun metrajcıların yapabileceği pek bir şey yok. İstanbul Film Festivali’ sırasında da bir süre sonra ne olursa olsun, festivallerde yarışmak isteyeceklerini düşünüyordum, bunun için de suçlanamazlar, Koza ve Portakal gibi yüksek akçeli ödüller dağıtan festivalleri kimse elinin tersiyle bir kenara itemez ancak festivaline göre protesto yapmak duruşu samimiyetsizleştiriyor.

Yeni bir tespit değil çünkü geçtiğimiz Altın Portakal’da bu ispatlandı. Çok daha acıklı bir sansürleme vakasına karşın herkes 400.000 TL’lik ödül için yarışmayı tercih etti. Yalandan bir protesto metniyle durumu idare ettiler. Aynı vaka daha küçük ve para ödülü düşük bir festivalde yaşansaydı, söz gelimi Malatya, o festivali yakarlardı, eminim buna…

Ayrıca, uzun metraj film çekenler bakanlık desteği alırken o filmi vizyona sokacağının altına imza atıyor artık. Yani eser işletme belgesini el mecbur alacaklar.

Her gün şehit haberlerinin geldiği, bayrağa sarılmış tabut fotoğraflarının gazete manşetlerini işgal ettiği şu iklimde bir “PKK güzellemesi” olarak görülen Bakur’un festival vizesi alabileceğini ya da benzer bir yapım için bu konudaki şartların geri çekileceğini de sanmıyorum.

Eğer festivali takip etmek için vakit yaratabilirsem gider, filmimi izler, yazımı yazarım. Açıkça yazıyorum; kimseyi üzmeyen, suya sabuna değmeyen bireysel bunalım senaryolarından mamul filmlerini fonlamak için Kültür Bakanlığı’nın kapısında yatıp sonra da “sansür istemezük” diye sitem edenleri samimi bulmuyorum. Yaptıkları tek şey; filmlerle seyircinin arasına girmek…

Bir yaratıcının kendi eserini gözler önünden çekmesini ise sinema sanatında işlenebilecek en büyük günah olarak görüyorum!

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Jean Paul Sartre’ın Çark’ına Günümüz Siyaseti Açısından Bir Bakış

Jean Paul Sartre’ın 1946 yılında sinema filmi senaryosu olarak yazdığı
blank

Her Sinemaya Giden Sinemasever mi?

Türk sinemasını konuşurken/yazarken seyirciyi dışlamak olmaz. Sinema bir halk eğlencesi/sanatı