Stallone’den Bir Geceyarısı Kabusu: Cobra (1986)

14 Temmuz 2016

Videonun altın dönemlerinin hala devam ettiği yıllarda videocuda bizi, kırmızı bir arka plan önünde güneş gözlükleri, ağzında kibrit çöpü, elinde lazer imleyicili otomatik silahıyla duran bir adamın olduğu dev bir afiş karşılardı. Adı Marion Cobretti olup polis teşkilatının “Zombi Birliği”nde görev yapan, sağlıklı beslenme konusunda takıntılı olan, modifiye edilmiş 1950 model bir Mercury kullanan, gazetesini okuduktan sonra mangala koyan, dolaptan çıkardığı pizzayı makasla kesip yiyen, silah temizleme araçlarını yumurta kabında saklayan, hırıltılı bir sesle konuşan, her hali ve tavrıyla karizmanın dibine vuran, suçun ve suçlunun ilacı bu karakter Cobra’ydı.

elfilm.com-cobra-319128

Cobra filmi gösterime çıktığında iyi bir gişe yapmış hatta o yılın hafta sonu gişe rekorunu kırmıştı ama Sylvester Stallone’nin bir önceki yılın en çok iş yapan iki filmine (Rambo 2 ve Rocky 4) erişemediği için ve klişelerle dolu basit senaryosu yüzünden eleştirilmişti. Yine de başkarakterinin zorlama olsa bile tartışılmaz karizması, anlamsız olmasına rağmen izlemeye doyulmayan bazı sahneleri, amaçlarını tam anlayamadığımız ama bunun pek de önemi olmadığı kötüleri, karanlık, kanlı sahneleri ve aklımızdan çıkmayacak ayrıntıların birleşimi onu kült film haline getirdi. Cobra’nın basit ve oldubitti bir senaryoya sahip olmasının asıl nedeni ise yaklaşık 30 dakikasının kesilmiş olmasıdır. Kesilen bölümler öyküyü ayrıntılandırmanın yanında çok daha kanlı ve vahşet dolu sahneler içeriyordu.

Cobra, aynı Magnum Force (1973) filminin başında olduğu gibi ekranı dolduran bir silahla açılır. Magnum Force’da 44’lük Magnum tabanca tutan bir el, silahı biz seyircilere çevirir ve Harry’nin sesi silahın tanıtımını yaptıktan sonra ateş eder. Bu açılışın filmle hiçbir ilgisi yoktu, Cobra’da ise silah tanıtımı yerine Cobretti’nin sesi bize ABD’deki suç istatistikleri hakkında bilgiler verir. Bu sırada yavaş yavaş seyircilere dönen silah sonunda ateş eder. Bu kez silahtan çıkıp bize gelen kurşunu da yavaş çekimle görme imkanımız olur. Cobra’nın dediğine göre ABD’de 11 saniyede bir hırsızlık, her 65 saniyede bir silahlı soygun, her 25 saniyede şiddet uygulanan bir suç, her 24 dakikada bir cinayet ve her gün 250 tecavüz olayı yaşanmaktadır. Bu bilgiler, ABD’deki yargı sisteminin suçlular için hiç de caydırıcı olmadığına işaret eder ve Cobra’nın bir noktadan sonra pek çok cinayet işlemiş suçluları yargının eline bırakmamasına bir dayanak sağlar.

Cobra’nın Dirty Harry filmlerinden aldığı tek şey jenerik öncesi sahne değildi. Dirty Harry’de oynamış olan iki oyuncu bu filmde de yer alırlar. Hatta Reni Santoni, Dirty Harry’de Harry Callahan’ın ortağıyken, burada Cobra’nın ortağı rolündedir. Konu da Dirty Harry filmlerinin bir devamı sayılır. Cobra’da da polisin suçluları yakalaması ama bu suçluların yargı tarafından serbest bırakılmalarına bir eleştiri vardır. Cobra, adaletin yerine getirilmemesi üzerine bu işe kendi soyunur. Sonda, Cobra’nın onu öldüremeyeceğini, çünkü yasal hakları olduğunu söyleyen Nightslasher’a “Burda kanun biter ben başlarım” der.

elfilm.com-cobra-319135

Cobra’nın senaryosunun, ilk olarak The Running Chicken ardından ise Fair Game adıyla yayınlanan kitaptan uyarlandığı söylenir (jenerikte de öyle yazar) ama aslında bu, senaryoya edebi bir dayanak sunmak için yapılmış gibidir. Stallone senaryoyu Beverly Hills Cop (1984) için yazmış ama yapımcıların kabul etmemesi üzerine Cobra’ya dönüştürmüştü. “En güçlülerin hayatta kalması” üzerine kurulu ve hakkında başka hiçbir şey bilmediğimiz “yeni dünya düzeni”ni hayata geçirmeye çalışan, bunun için de önüne geleni öldüren terörist bir grup şehirde canice cinayetler işlemektedir. Türkiye’de olsa bir grup öfkeli genç diye nitelenecek olan bu çete, ellerindeki baltaları birbirine vurarak izbe mekanlarda ayin yaparlar. İçlerinde iş adamları, işçiler, polisler, tezgahtarlar, yaşlı, genç, kadın, erkek her türden insanın bulunduğu bu çeteyi filmde adı anılmayan ama Nightslasher lakabıyla bilinen bir manyak yönetmektedir. Bir gece, fotomodellik yapan Ingrid adlı bir kadın işledikleri cinayete tanık olur ve Nightslasher onun peşine düşer. Cinayetleri araştırmakta olan Cobra onu korumak amacıyla şehirden uzaklaştırır. Nightslasher ve öfkeli grup da onları takip eder ve filmin sonunda Cobra çetenin tamamını yok eder.

Cobra’nın kült olmasını sağlayan nedenlerin başında, başkarakterinin bazen nerdeyse komedi öğesi olan taviz vermez karizması gelir. Stallone’nin oyunculuğu gardını hiç düşürmeyen, “cool” tavrını değiştirmeyen bir karakter sunar. Filmin hiçbir anında çaresizliğe düştüğünü ve büyük bir kaygı yaşadığını düşünmezsiniz. Marketteki suçluyu öldürdükten sonra ona, “Öldürmek zorunda mıydınız?” diye soran muhabire sinirlendiğinde, diğer polislerle anlaşmazlığa düşüp onlarla kavga ettiğinde, Ingrid’e hastanede yapılan saldırıyı engelleyemediği sahnelerde bile kontrolünü yitirdiğini göremezsiniz. Karakteri tamamlayan aynalı gözlük, siyah tişört, palto, hiç çıkarmadığı deri eldivenler, mavi kot ve kovboy çizmesinden oluşan kostümü, “AWSOM” plakalı Mercury arabası, başka hiçbir filmde görülmemiş makineli silahı hep bu karizmaya hizmet eder. Ateş ettikten sonra silahını kovboy gibi döndürerek pantolonun önüne soktuğunda, silahın kabzasında kobra kafası görünen bir karakter görüp de eğlenmemek mümkün değildir. Cobra yalnızca bu ayrıntıların verdiği eğlence için bile sevilebilecek bir filmdir ama çok daha fazlası bizi bekler.

elfilm.com-cobra-319136

Filmin başındaki rehine sahnesinde polisler marketteki psikopatla baş edemeyince polis amirinin “Cobra’yı çağırın” demesi, sanki Komiser Gordon’un Batman’i çağırmak için Batman sembolünün yakılmasını emretmesi gibidir. Cobra bir süper kahraman arabasına benzeyen aracıyla gelir ve olaya el koyar. Markette suçluyla olan diyalogları, (“Burayı patlatırım” diye tehdit eden adama, “Patlatabilirsin, ben burdan alıveriş etmiyorum” demesi, “Sen bir hastalıksın ben de tedaviyim” gibi sözlerle arka arkaya kapak cümleler sarf etmesi) karakterin bize sunacaklarıyla ilgili fazlasıyla ipucu verir. Arabasını hep park ettiği yeri işgal eden diğer aracı sürükleyerek itmesi, ona posta koyan adamın fanilasını yırtarak ayar vermesi, teras kattaki evinde yazının başında anılan akıllara zarar ayrıntılar, bir hediyelik eşya dükkanında gördüğü başı oynayıp duran oyuncağı taklit etmesi, bir restoranda Ingrid’e espri yapmak için dev hamburger modelini alıp aç mısın diye önüne koyması gibi garip sahnelerle film baştan sona seyirciyi ekrana bağlar.

Filmin başlarındaki, Ingrid’in çeşit çeşit kıyafetler içinde robot mankenlerle yaptığı fotoğraf çekimi montajı gibi anlamsızlıklar da bu karışıma eklenir. Pepsi, Coca-Cola, RC Cola, Coors ve Miller reklamlarını bir arada bulabileceğiniz, hepsinden ilginci, kan revan dolu bir aksiyonda Toys “R” Us reklamı görebileceğiniz başka bir yapım herhalde yoktur. Anılması gereken bir ayrıntı da Nightslasher’ın bıçağıdır. Sylvester Stallone, bıçak tasarımcısı Herman Schneider’a bu film için “seyircilerin asla unutamayacakları bir bıçak” tasarlamasını istemişti. Schneider’ın bu isteği karşılamakta son derece başarılı olduğu bir gerçek. Nerdeyse bir satırı andıran geniş oval kesici kısmı ve uzun sivri delici çıkıntılarla dolu sapı Nightslasher’ın bıçağını unutulmaz kılmıştır.

Cobra bütünüyle 80’ler Amerikan aksiyon sinemasının bir özeti gibidir. Aksiyon, gerilim, kan-revan, komedi, kötülerle yapılan konuşmalardaki büyük büyük sözler, birisini öldürdükten sonra karakterin kendi kendine ettiği son cümleler, hızlı kurgu, kaçma kovalamaca, araba takibi, dövüş, silahlı çatışma, patlamalar, klip sekanslar, synthesizer destekli film müziği, popüler şarkılar, ilginç silahlar… ne ararsanız bulunur. Ama onu diğerlerinden ayrıştıran, bazı saçma sapan, anlamsız ama eğlenceli sahnelerinin, tür karışımı olan senaryosunun ve klişe karakterlerinin çok iyi bir teknik işçilikle birleştiğinde bir özgünlük yaratabilmesindedir.

elfilm.com-cobra-319126Cobra’nın Mercury aracının filmin ortalarında hurdaya dönmesi filmdeki en büyük üzüntü kaynağıdır. Filmin sonunda koca çeteyi tek başına alt eden Cobra’ya amiri “istediğin bir şey var mı” diye sorar. Cobra sadece takip sırasında mahvolan arabasının yenilenmesini ister ama bütçeden bu işe pay ayrılamayacağından isteği reddedilir, Cobra da çaresiz boynunu büker. Elma kemirip, kibrit çöpü emerek beslenen, bazen de kaçamak yapıp pizza sipariş ettiğinde kalanı dolapta saklayarak gıdım gıdım yiyen, belli ki çok kazanmamasına rağmen bunu pek belli etmeyen stil sahibi bu adama bir güzellik yapıp arabasının tamir masrafını karşılasalar güzel olurdu doğrusu.

Filmin uzunluğu jenerikle birlikte yalnızca 87 dakikadır. Ama aslında ilk kurgusu 130, gösterim için hazırlanan kurgusu ise 120 dakika civarındaydı. Cobra, 1986 yılında Top Gun’dan bir hafta sonra gösterime girmişti. Anlatılana göre Top Gun’ın büyük başarısı yapımcıları korkutmuştu ve Cobra’nın gölgede kalacağı düşünülerek hiç olmazsa sinemalardaki gösterim sayısını artırmanın daha iyi olacağı düşünüldü. Pek çok devamlılık hatası, konudaki boşluklar vs. göze alınarak filmin üçte biri kesildi. Film Amerikan Sinema Filmleri Derneğine (MPAA) gittiğinde, atılan sahnelere rağmen aşırı kanlı ve rahatsız edici bulunarak X, yani “18 yaşından küçükler izleyemez” derecesi aldı. Bu dereceyi düşürebilmek için filmdeki kanlı sahneler de kurguda kesildi ve geriye bugün bildiğimiz Cobra filmi kaldı. Cobra’nın orjinal kurgusunun oldukça kötü kalitede bir video kopyasına bakılarak yapılan, atılmış olan sahnelerin bir listesi imdb sitesinde bulunuyor. Ama burada verilen listenin bile eksik olduğu söylenmektedir. Listenin çoğunluğunu, bildiğimiz sahnelerden kesilen aşırı kanlı bölümler oluşturur. Bunların toplamının 30 dakikayı bulması mümkün gözükmüyor.

Cobra barındırdığı aşırı kanlı ve rahatsız edici düzeyde vahşet dolu ölüm sahneleriyle aynı zamanda bir slasher belki de giallo düzeyindeydi. Filmdeki ölüm sahnelerinde karakterlerin ölüm anı gösterilmeden yalnızca savrulan bıçak ve baltalar görülür ve bu darbelerle öldükleri varsayılır. Ama orijinal kurguda bu bıçak ve balta darbelerinin yol açtığı yaralar ve fışkıran kanlar ayrıntılarıyla gösteriliyordu. Baltaların bir kezle yetinilmeyip hala kurtulmaya çalışan kurbanlara birkaç kez saplanışı görülebiliyordu. Silahlı çatışma sahnelerinde de ölümlerin daha kanlı olduğu söyleniyor. Pek çok başka karakterin, örneğin hastanedeki polis memuru ve hemşirenin öldürülme sahneleri de kesilen sahneler arasındadır. Filmin finalindeki cehennemi demir döküm fabrikası sahnesinde, Cobra’nın Nightslasher’ı kaldırıp sırtını bir kancaya sapladığı sahne de ayrıntılı planlarla gösterilmişti. Nightslasher’ın çığlıklar içinde kancadan kurtulmaya çalışırken canlı canlı yanması sahnesi şu anki versiyonda bile rahatsız ediciyken herhalde asıl kurgusunda çok daha etkileyiciydi.

Bugün A sınıf bir aksiyon yıldızının slasher ve aksiyonu birleştiren yüksek bütçeli bir filmde oynaması mümkün değildir. Bu tür filmler kandan ve vahşetten arınmış olarak gösterime girerek çocukları da sinemaya çekebilmeyi ve daha çok gişe elde etmeyi amaçlıyor. Cobra -en azından ilk başta- bunlara yüz vermemesi ve asıl kurgusuyla X rating alacak kadar kanlı bir film olmasıyla da ilginçtir. Yıllar içinde kendi hayran kitlesini büyüten, DVD ve BluRay diskleri popülerliğini korumaya devam eden Cobra, asıl kurgusuyla tekrar yayınlanmayı fazla fazla hak ediyor.

Öteki Sinema için yazan: Murat Kirisci

 *** COBRA LOBİ KARTLARI ***

blank

Murat Kirisci

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema-TV bölümünden mezun. 2013’ten beri Öteki Sinema’da yazar.

1 Comment

  1. cobra filmin sonunda öldürdugu o psikopat katilden daha tehkikeli daha acımasız ve vahşi birisi zaten bu yuzden sağ kalmayı başariyor, karakolda ki polislerin sürekli şiddetle itiraz ettiği konu cobranın bir canavar oluşu etrafındakilere suçlulardan daha fazla zarar vermesi ama adamlar bir türlü anlatamadılar bunu.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Pozitia Copilului (2013)

Basit bir hikayeyi samimi ve gösterişsiz sinema diliyle görselleştiren Pozitia
blank

Facebook Botlarından Öncesi: Colossus The Forbin Project (1970)

Dennis Feltham Jones'un 1966'da yazdığı kitaptan uyarlanan Colossus: The Forbin