Story of Ricky, uyarlandığı mangaya sadakatine rağmen kusursuz olmaktan çok uzak. Filmin en önemli sıkıntısı oldukça düşük bir bütçeyle çekilmiş olması.
The Great Wall hem önemsiz, hem önemli, hem de önemsizliğiyle önemli bir film. Önemsiz, çünkü bu kadar büyük isimden beklenmeyecek kadar pespaye bir iş!
Birtakım gizemler barındıran neşeli bir filmken karanlık tarafa geçen Sonnim, tapınma derecesine varan itaatkârlığın sonunun pek de hayırlara vesile olmadığını imliyor.
İran sinemasına ve insana ilişkin birçok duyguyu basit hikayesinin etrafına sarmayı başaran Khane-ye doust kodjast (Arkadaşımın Evi Nerede) filmini yazarak büyük yönetmeni anmak isterim.
“Tüm Zamanların En İyi 100 Fantastik Sinema Filmi” listesinin favorilerinden de olan “Kwaidan” (Kaidan, 1964), on üzerinden onluk bir film. Başyapıt!..
Kült Filmler Zamanı'na adeta beyin yakan, kötü şöhretli bir Japon filmiyle devam ediyoruz: Horrors of Malformed Men (1969). Öteki Sinema konseptine bu kadar çok uyan film az bulunur!
Klasik okumalara ilaveten “Blind Beast”i (Môjû, 1969), Ödipal Kompleks (anne-oğul) ya da Stockholm Sendromu (tecavüzcü ve tecavüze uğrayan mağdur ilişkisi) üzerinden okumak mümkün.
Jigoku (The Sinners of Hell, 1960) sinema tarihinde çığır açan, birinci sınıf bir meydan okuma. Evet, hikayesi biraz karmaşık ve özellikle son yarım saatinin hazmı güç, her mideye her bünyeye uygun değil.
Wing Chun tekniğinin nefes kesen sahnelerini ve Donnie Yen’in usta oyunculuğunu özleyenler için Ip Man 3, biçilmiş kaftan. Fakat beklentiyi düşük tutmakta fayda var.
Goke Body Snatcher from Hell, Japonya’nın şahsına münhasır garipliklerinden nasibini fazlasıyla alan, çılgın ama bir o kadar da yaratıcı, uçuk kaçık bir deneyim.