blank

Gökler Kraliçesi (1960) bir bilimkurgu komedi filmi. Uçan Daireler İstanbul’da filminden sonra Türk Sinemasında uzaylıları barındıran 2. yapım. En azından afişine bakarak öyle olduğunu varsayıyoruz çünkü bu bir kayıp film.

Öteki Sinema için yazan: Murat Kirisci

İnci Ofset matbaasında 1959 yılında basıldığı sanılan afişinden başka da elimizde filmle ilgili hiçbir şey yok. Giovanni Scognamillo ve Metin Demirhan’ın hazırladığı Fantastik Türk Sineması kitabında adı bile geçmiyor. Son yıllara kadar Agah Özgüç’ün Türk Sineması sözlüklerinde de yoktu. Pek çok sinema sitesinde filmin yapım tarihi 1970 olarak geçiyor ama bu bilgi yanlış ve buradan kopyalanmış olan yanlışlık tezlerde bile devam ettiriliyor.

Afişin en üstünde “Heyecan ve Kahkaha Dolu Büyük Türk Filmi” yazıyor. Bu sözler fazla abartılı olsa gerek çünkü film gösterime çıktığında hiç kimse böyle bir büyüklükten bahsetmemiş, daha doğrusu zaten bu filmden hiç bahsedilmemiş. Gökler Kraliçesi son derece düşük bütçeli bir filmdi. Afişte yazılı oyunculardan Ali Şen ve Hasan Ceylan dışında hiçbirinin asıl işi oyunculuk değildi. Ali Şen’in de henüz 2. filmi bu. Gökler Kraliçesi rolünü de afişteki isimlerden Ayşe Şehrazat canlandırmış olabilir. Ayşe Şehrazat aslında bir dansöz ve bu filmden başka bir de Cilalı İbo Perili Köşkte (1963) filminde oynamıştı. Cilalı İbo’ya suikast düzenlemeye çalışan gruba dahil olmuş bir dansözü canlandırıyordu ve bir sahnede üzerine geçirilmiş 20-30 kadar balonla dans ediyordu.

Afişteki görsellerde çöle inmiş uzay gemisi, o gemiyle Dünya’ya gelmiş olduğunu varsaydığımız Gökler Kraliçesi ve en önde, afişte en büyük alanı kaplayan acımasız bir robot ve kafakola aldığı iki karakter görülüyor. Bunlar başrol oyuncuları Tacettin Uygun ve Ali Şen’i andırıyorlar. Robotun Gökler Kraliçesi’ne ait olduğunu ve iki karakteri onun emriyle yakalamış olduğunu düşünebiliriz. Uzaklarda da herhalde oraya doğru gelen bir kalabalık görülüyor. Bu görsel hemen Uçan Daireler İstanbul’da (1955) filmini çağrıştırıyor. Uzaylı kraliçe, robot, uzay gemisi, onlarla karşılaşan iki arkadaş bu filmde de bulunuyordu. Hatta ikisini yakalayıp zorla uçan daireye getiren robot sahnesinin nerdeyse aynısı Gökler Kraliçesi’nin afişine resmedilmiş.

Gökler Kraliçesi acaba Dünya’ya hangi amaçla inmişti? Ya da acaba film Dünya’da mı yoksa başka bir gezegende mi geçiyordu? Filmde neler olup bitiyordu? Gökler Kraliçesi’ni izleyip filmden bahseden tek kişi 2015 yılında ölen Orhan Ünser olmuş. İki yönetmenli Türk filmleri üzerine hazırladığı 2013 tarihli bir yazıda Gökler Kraliçesi ile ilgili şu bilgiler var:

“Şinasi Özonuk bir diğer çift yönetmenli -ilginç bir- filmde, yine yer alacaktır. Özonuk’un Mehmet Muhtar ile birlikte çektikleri Gökler Kraliçesi  filmi çift yönetmenliğinin dışında bir başka özellik daha taşır. Bir kurgu-filmdir. Filmin İstanbul’da gösterildiğini zannetmiyorum. Türker İnanoğlu’nun hazırlattığı 5555 adlı afiş kitabında yer alan afişini gören G. Scognamillo filmi hatırlamadığını söylemişti. Hasbel kader Anadolu’da (Tokat) gördüğüm filmi kısaca anlattım. Filmin -o zaman- bende bıraktığı izlenim, iki ayrı A. B. D. egzotik filminden kurgu ile harmanlanarak oluşturulduğu idi.  Gökler Kraliçesi’nin bizde çekilen hali -o günün koşullarına göre- siyah/beyazdı. Filmde, filmin yapımcısı AND Film filmlerinde (Cumbadan Rumbaya) şarkıcı olarak görülen ve şarkılar söyleyen Tacettin Uygun oynuyordu. Kurgu malzemesi olarak kullanılan A. B. D. filmlerinin adı ne idi, kimler oynuyordu, kim yönetmişti, bu konuda en ufak bir bilgim yok. (Yanılıyor olabilirim) Filmler renkli iken siyah/beyaz duruma getirilmişti, bu görüntünün görünümünden kendini belli ediyordu, -farklı kişilerin varlığı?- en az iki film olduğu kanısını doğuruyordu. Bunların böyle olduğunu kabul edersek, filmin sadece 1/3 (belkide 1/2 si) yapımcı firma tarafından çekilmişti. Bu çekilen bölümleri, adını verdiğimiz Özonuk ve Muhtar’dan birisi çekmiş veya her ikisi birlikte çekmiş olabilirler, bu durumda -eğer kullanıldı ise- yabancı filmlerin seçimi ve/veya film içine yerleştirilmesi her iki yönetmenin müşterek (veya tek başına) çalışmaları ile oluşturulmuş olabilir. Film, güya çöllere geçen, çöl kıyafetleri içinde gezip, durduk yerlerde şarkılar söyleyen Tacettin Uygun yanında, yarı çıplak kızların dolaştığı bir şekilde devam ediyordu, ara yerlere de dediğim film parçaları serpiştirilmişti. Belki elli yıldan fazla oldu, hatırladıklarım bunlar, hafızayı beşer nisyan ile malüldür.”[1]

Bilgi yokluğunda Orhan Ünser’in bu yazdıkları altın değerinde. Ama Ünser başta, filmin İstanbul’da gösterilmemiş olduğunu söylerken yanılmaktaydı. Gökler Kraliçesi 1960 yılında İstanbul’daki bazı sinemalarda gösterildi. Gazetelerde yer alan günlük sinema programlarına göre Gökler Kraliçesi Pangaltı’daki İnci Sinemasında 9 -14 Haziran, Üsküdar’daki Aypark Yazlık Sinemasında 30 Haziran – 5 Temmuz, Kadıköy’deki Yurt Sinemasında da 6-15 Temmuz 1960 tarihleri arasında gösterilmişti.[2] Ama ne yazık ki bu filmi hiçbir sinema yazarı izlemedi veya film hakkında bir şeyler yazma gereği duymadılar. Ya da Gökler Kraliçesi -büyük olasılıkla- berbat bir filmdi ve görmezden gelindi, yöneteni, oynayanı bile bir daha anmak istemedi. Filmin gözden kaçmış olması da bir olasılık olarak görülebilir. 27 Mayıs Darbesi’nden iki hafta sonra gösterime giren Gökler Kraliçesi, o günlerin hayhuyu arasında sinema yazarları tarafından izlenmiş olsa bile sayfalarında yer bulamamış da olabilir.

Orhan Ünser filmde ABD yapımı olduğunu söylediği yabancı filmlerden sahneler bulunduğunu, belki de filmin yarısından fazlasının bunlardan oluştuğunu söylüyor. Öyleyse karşımızda Dünyayı Kurtaran Adam’daki gibi sahne araklamalı bir film var. Ama buradaki araklamaktan da öte gözüküyor. Kendisinin de belirttiği gibi bu anıya fazla güvenmemek gerekir ama filmin yarıya yakını yabancı filmlerden sahneler barındırıyorsa, üstelik bu sahnelerdeki oyuncular da filmdeki karakterler gibi sunulmuş ve asıl oyuncularla bağlantıları kurulmuşsa Gökler Kraliçesi’nin eşi az görülür bir kurguya sahip olması gerekir. Filmi gören herhangi bir sinema yazarı olduysa, kötü olduğunu belirtip yerin dibine sokmaktan başka böylesine ilginç bir kurgu olayından bile bahsetmemeleri gariptir.

Acaba Ünser’in bahsettiği bu bir veya iki egzotik ABD yapımı neydi? Renkli filmlerden sahneler eklenirken siyah-beyaza çevrildiğini söylüyor. Sahneleri kullanılmış olan film (veya filmlerden biri) bu durumda, 1958 yılında renkli olarak çekilmiş bir bilimkurgu olan Queen of Outer Space (Uzayın Kraliçesi) olabilir. Bu filmde gemileri bir ışın tarafından Venüs’e sürüklenen bir grup astronotun macerası anlatılır. Venüs’te bir savaş yaşanmış ve bazı bilim adamları dışında hiçbir erkek hayatta kalmamıştır. Kalanlar da zaten Venüs’ün bir uydusuna sürülmüşlerdir. Gezegeni yöneten acımasız kraliçe, yüzü bir erkek tarafından radyasyonla yakıldığı için erkeklere düşman kesilmiştir. Kadınlarla dolu bu gezegende bir grup asi, astronotlarla işbirliği yaparak Kraliçe’yi devirmeye çalışırlar. Belki de Gökler Kraliçesi benzer bir öyküyü komedi tarafı ağır basan bir şekilde anlatmaktaydı.

Ünser’in filmin bir And Film-Turgut Demirağ yapımı olduğunu söylemesine güvenecek olursak -ki bu pek de olası gözükmüyor- bu durumda 1960 Haziranında gösterime giren Gökler Kraliçesi’nin çekimleri 1958’in yaz aylarında yapılmış olmalıdır. Çünkü And Film 1959 yılında hiçbir yapıma imza atmamıştı.[3] Ama Orhan Ünser, Tacettin Uygun’un bir başka And Film yapımında oynamış olmasından dolayı da böyle anımsıyor olabilir. Başrol oyuncusu Tacettin Uygun Gökler Kraliçesi dışında bir tek Cumbadan Rumbaya (1960) adlı filmde oynamıştı. Tacettin Uygun bu filmde kendisini oynar, bir balo sahnesinde şarkı söyleyip sahnenin devamında açık büfe masasından yemek almaya çalışırken diğer oyuncuların arkasında görülür. Gökler Kraliçesi’nin yönetmenlerinden Mehmet Muhtar da Cumbadan Rumbaya filminde yapım amiri olarak görev almıştır. Mehmet Muhtar’ın başka And Film yapımlarında yönetmenlik yapmış olması Gökler Kraliçesi’nin de aynı firmaya ait olması olasılığını artırsa da bir kesinlikten söz edemeyiz. Gökler Kraliçesi 1961’de 30 Mart-4 Nisan haftasında Eskişehir’deki Halkın Sinemasında Cumbadan Rumbaya filmiyle birlikte gösterilmişti.[4] Belki Orhan Ünser de Tokat’ta aynı şekilde bu iki filmi birlikte görmüş ve hatırında Gökler Kraliçesi’nin yapım evinin Cumbadan Rumbaya ile aynı olduğu kalmış olabilir.

Orhan Ünser son olarak Tacettin Uygun’un canlandırdığı karakterin çöllerde durup durup şarkılar söylediğini, bazı yarı çıplak kızların da etrafta dolaştığını belirtiyor. Bu kızlar uzaylı kadınlar olsa gerek. Arada da tam anımsamadığı yabancı filmlerden görüntüler giriyormuş. Afişinde bir uzay gemisinin ve iki adamı koltuk altına almış büyük bir robotun var olduğunu düşünürsek Ünser’in bunlardan hiçbirini anımsamıyor olması ilginçtir. Acaba uzay gemisi ve robot gibi ayrıntılar, belirttiği egzotik ABD film(ler)inde mi bulunuyordu? Belki de afiş bizi tamamen yanıltıyor ve filmde var olanlardan bambaşka imgeler gösteriyor da olabilir. Örneğin Forbidden Planet (1956) filminin afişinde robot Robby kız kaçıran bir canavar olarak gösterilirken filmde iyi huylu sevecen bir karaktere sahiptir.

Görüldüğü üzere Gökler Kraliçesi tam bir bilinmezlik yumağı. O yıllarda arşiv düşüncesinin ve geleneğinin var olmaması, sinema yapımcılığını profesyonellikle değil kısa vadede para kazanmak için yapanların bilinçsizliklerinin bir sonucu olarak Gökler Kraliçesi bugün kayıp filmler arasında bulunuyor. Film hakkında hiçbir bilginin bulunmaması, üzerine yazılmış tek bir eleştiri ya da konusu hakkında bile bir bilginin kaydedilmemiş olması ise işin başka bir tarafı. Umalım ki bir gün Gökler Kraliçesi bir yerlerden çıksın ve gerçekten “heyecan ve kahkaha dolu” mu yoksa izledikten sonra hemen unutmak isteyeceğimiz bir rezalet mi olduğuna biz de karar verebilelim.

[box type=”info” align=”” class=”” width=””]

[1] Orhan Ünser, “Birden Fazla Yönetmeni Olan Filmler”, 19 Haziran 2013, https://sadibey.com/2013/06/12/birden-fazla-yonetmeni-olan-filmler/#.WDAQMvmLTIU

[2] Milliyet, Yeni Sabah, Dünya gazetelerinin belirtilen tarihlerdeki sayıları

[3] Kadri Yurdatap, “Ne Var Ne Yok”, Pazar, 03 Ocak 1960

[4] Sakarya gazetesinin belirtilen tarihlerdeki sayıları[/box]

blank

Murat Kirisci

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema-TV bölümünden mezun. 2013’ten beri Öteki Sinema’da yazar.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Yeşilçam’da Seks Sembolüne Tecavüz

Seks sembolü olarak tanımlanan kişilerin oluşturduğu imajlar insanları etkiler, çünkü
blank

100. Yılında Ekim Devrimi ve Devrim Sinemasının Altın Çağı

Ekim Devrimi 100. yılı vesilesiyle, Rus Sinemasının kritik dönemlerinden birini