28 Years Later... Bir sinefil gözüyle baktığımızda, cilalı prodüksiyonuna rağmen içerik ve ruh olarak ilk iki filmin gerisinde kalan, ticari kaygılarla şekillendirilmiş bir hayal kırıklığı bu film!
“İnsanlar kötü şeyleri unutmak ve yalan da olsa iyi şeylere inanmak isterler. Böylesi daha zahmetsizdir.” Rashomon, kelime anlamı olarak Japonca da “kale kapısı, hisar kapısı ve ya şehir kapısı anlamına gelmektedir. Hikâyemiz yıkık dökük bir şehrin kapısında başlar. Gök delinmişçesine yağan yağmurdan
80’lerin “Altın Çocuğu” Prince’ın başrolde oynadığı Purple Rain, akıllara şarkısıyla kazınmış olsa da film olarak, gözden kaçırılmaması gereken bir dönem kültü
Flight of the Navigator filminin yönetmen koltuğunda Grease ile tüm zamanların en çok ilgi uyandıran gençlik müzikallerinden birine imza atan Randal Kleiser var.
“Kır zincirlerini gel ödül avcılığı yapalım seninle Yum gözlerini soluksuz sıkalım göklere…” Vahşi batı yöresi bir halk türküsü Tarantino, Inglourious Basterds’la yeni bir stile kaymış gibiydi. Reservoir Dogs(1992), Pulp Fiction(1994) gibi ilk dönem filmlerinden aşina olduğumuz, komediyi yükselterek filmlerin kanlı yüzünü yumuşatan
Başkaldırıyorum, Öyleyse Varım! Günümüzde müzik bir filmin güçlü ve yadsınamaz kanatlarından biri olarak addediliyor ancak filmlerini müzikten bağımsız ve arınmış olarak çeken yönetmenler de mevcut. Michael Haneke’nin bugüne dek herhangi bir yapımında müziğe yer vermemesi ve müziğin sahnedeki yetersizliği kapatmak için sömürülmesini