Yıllarca "Televizyon sinemayı öldürecek" dendi. Oysa geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki, o beğenmediğimiz televizyon meğer sinemanın en büyük besleyicisi, en çalışkan altyapı tesisiymiş.
Sinema Destekleme Kurulu’nun sinema filmlerini destekleme kriterlerini, geçtiğimiz günlerde açıklanan 2017-1 sayılı kararı üzerinden ele alacak, devletin sinemayla ilişkisini resmedeceğiz.
Bir sosyal projeye filmini gönderen Murat Şeker’in başına filmlerdekinden bile büyük bir çakallık geldi ve filmi çalınarak internette gösterilmeye başladı. Murat Tolga Şen, internet çakallarının son vakasını yazıyor!
Murat Tolga Şen, eleştirmenlerin en çok karşılaştığı ithamın sebebini araştırıyor ve soruyor; eleştirmenler gerçekten filmleri övmek için sinemacılardan çanta dolusu para mı alıyorlar?
Murat Tolga Şen, Kültür bakanlığının sinema desteklemek adına dağıttı fonları neye göre dağıttığını biri henüz vizyona girmemiş 3 film üzerinden sorguluyor.
Hemen her filmde hikâye mutlaka bir noktadan sonra mafyayla ilişkilendiriliyor ve çoğunlukla mizah buradan üretilmeye çalışılıyor. Peki, neden bu kolaycılık?
Sinemanın kuralları, hayatımıza girdiği ilk gün atılmıştı aslında… Lumière Kardeşler, Trenin Gara Girişini gösterme biçimleriyle yüz yıl sonrasının yöntemlerini belirlemişlerdi.
Eleştirmen Murat Tolga Şen, ülke sinemasının 2016 yılı karnesini çıkarıyor ve hem gişe hem de festivaller tarafında yaşanan olumsuzlukları dile getiriyor.
Murat Tolga Şen, Yeşim Ustaoğlu'nun son filmi Tereddüt'ün bizzat yönetmeni tarafından sansürlenerek vizyona sokulmasını ve bağımsız Türk sinemacılarının çaresizliğini yazı konusu yapıyor.
Bir ya da birçok festivale iyi niyet ve destek duygularıyla başlayıp nasıl kandırıldığımızın hikayesini anlatmak istiyorum. Aslında bu aşağı yukarı her küçük çaplı festivalde yaşadığımız şeylerden biri daha sadece...
2016 yılında sinemaya kimler gidiyor, festivalde yarışan filmlerin salon bulmakta zorlandığı ülkemizde, sektörü ayakta tutan filmler hangileri? Gelin bunlara cevap arayalım.
Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi filmiyle ilgili eleştiriler gelmeye başladı. Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan filmi yerden yere vuruyor ama buna hakkı var mı? Murat Tolga Şen yorumluyor...