Erdem Tepegöz'ün ödüllü filmi Zerre, havada asılı toz taneleri kadar önemsiz sayılan hayatlara, ayakta kalma çabasına ve emeğin sömürüsüne ışık tutuyor.
Baskın, yurtdışında aldığı övgüleri hak eden, eğer gişesi de iyi olursa Türk korku sinemasında suyun yönünü değiştirme potansiyeline sahip bir yapım. Çok karanlık ve çok kanlı…
Eflatun Film ekolünün TV tarafına öykünen haliyle Limonata, yer yer sıkıntılar yaşayan bir film olsa da, türün sevenleri açısından umut verici olmayı başarıyor...
Kumun Tadı, kendi varoluşuna inanmayan bir stil denemesi ancak filmin yaratmak istediği etkinin çok az alıcısı var. Ülke sinemasının üzerine sinen Doğu Avrupa romantizminin yeni bir örneği daha…
Bir ev, iki tuhaf karakter ve gömülmek için bekleyen bir sürü ceset... Alper Kıvılcım'ın ilk yönetmenlik denemesi olan Gassal karanlık, stilize bir psikolojik gerilim...
Azap, benzer formüllü cin filmi tariflerden sıyrılarak, evrensel bir korku kalıbını alıp İslam dünyasına ait cinler âlemiyle ilgili bir öyküye giydirmeyi başarıyor.
Şahane Misafir konusundan anlayacağınız üzere naif bir duygusallığa sahip alacakaranlık hikayelerinden biri... Aslına bakarsanız fena bir film sayılmaz.
Robinson Crusoe & Cuma filmi herkesin seyredebileceği, keyifli bir iş… Hele ıssız bir adada geçen son iki yerli film olan Recep İvedik 4 ve Çılgın Dersane: Ada filmlerini düşününce…
Gökhan Tiryaki’nin görüntü yönetimiyle Sarmaşık’ın başarısı artıyor fakat Nadir Sarıbacak’ın varlığı yine bir filmin başarısının birincil unsuru oluyor.