Frankenweenie filmini bana ilk öneren ve sonrasında tüm Öteki Sinema ekibi ile izleme şansı veren Murat Tolga Şen’e saygılarımla…

Evvel Zaman Canavarları…

blankYönetmen Victor Frankestein. Evvel zaman canavarı rolüyle Sparky!

Victor mutlu bir ailenin tek çocuğudur. Hayal gücü kuvvetli ve zeki bir çocuktur. Eline aldığı kamerasıyla en gözde oyuncusu ve en sevdiği dostu ile filmler çeker. Sparky onun sadık dostu olan köpeğidir. Tıkırtılar eşliğinde ailesine çektikleri filmi gururla sunduğu gün annesi onun yeni bir Hichcook olamaya aday olduğunu söyler. Babası o da kim dediğinde televizyonda ki şişman adam der filmi seyredenlerden biri. Mutlu bir gündür. Oğullarını sonuna kadar destekleyen bir ailenin ilk gurur tablosu…

blankSonra film biter ve Victor sevimli köpeğine en sevdiği oyuncağı ile ödüllendirir. Ama bu oyunun sonu kötü biter. Acı bir fren sesi duyulur fonda. Sparky artık yaşamıyordur. Victor hayır haykırışları arasında gözyaşlarına boğulur. Sevgili dostunu eski bir golf sahasından bozma hayvan mezarlığına teslim ettiği o gün tüm mutluluğunu da o mezara gömer. Arkadaşlık, ilk kayıpla birlikte gözlerinden dökülür o gün.

Fakat okulda yaptıkları bir deneyle aslında bunun bir son olmadığı takılır aklına. Köpeğini elektrik vererek canlandırabileceğini ölü kurbağanın çırpınışları eşliğinde öğrenir. Hemen eve koşup bir düzenek hazırlamaya başlar. Yaptığı bu dahice düzenek siyah beyaz ekrandan yansır bize. Yağan yağmur çakan şimşek ikilisi onun en iyi dostunu hayata döndürür gecenin örtüsüyle. Lakin Victor onu tekrar insan içine çıkartmaya tereddüt eder. Ama Sparky onun uykusunu fırsat bilip de dışarı fırladığında her şey alt üst olur. Önyargılı komşular onun bir canavar olduğunu düşünürler. Kızlarına saldıran ve çevredeki köpekleri yemeye çalışan bir canavar. Ailesi ve Victor onun eskiden çok sevdikleri o köpek olduğunu anlatmaya çalışsalar da önyargı denen canavar durmaz. Eski bir yel değirmeninde yangın çıkaracak kadar ileriye gider.

1984 yapımı bu film aslında Disney için çekilen bir çocuk filmi olmalıydı o sıralar fakat stüdyo yöneticileri 29 dakikalık bu karanlık döngüyü korkutucu bulunca rafa kaldırıldı. O sıralar Disney için çalışan Tim Burton’a da yol göründü, nazikçe önyargılara kurban giderek tıpkı filmindeki gibi. Yönetmenliği ve senaryosu Tim Burton tarafından üstlenilen bu orta metraj film aynı zamanda onun ayak seslerini taşır.

Victor onun iki boyutlu Vincent’ının ete ve kemiğe bürünmüş halidir. Zamanı geldiğinde büyüyecek karşımıza Corpus Bride’nin damadı olarak çıkacaktır. Kullanılan atmosfer, karanlık hava, yel değirmeni ve mezarlık onun imzası niteliğini kazanmaya başlayacaktır bu yapımla beraber. Sparky ise bize sonrasında anlattığı bir masalda makas eller Edward olarak geri dönecektir. Sevgi dolu, yürekli ama farklı olduğu için eninde sonunda dışlanan o naif ruh olacaktır karşımızda.

Film Tim üstadın ruhunu en iyi yansıtan yapımlarından biri… 2012 de yenilenerek gösterime gireceği de konuşulan haberler arasında şu sıralar. Oyuncu kadrosuna baktığımız da Shelley Duvall, Daniel Stern ve Victor rolüyle beni büyüleyen Baret Oliver’ı görmek mümkün.

Önyargılar en büyük korkudur hayatımızı ele geçiren. Yansıyan yüzleri tanınmaz hale getiren ve sizin sevgi damarlarınıza baltalar indiren. Kaybettiğiniz her şey size başka bir surette geri döner. Yeterli cesaretiniz ve sevginiz varsa. Victor tüm bu özelliklere sahipti. Tek istediği çok sevdiği dostunu kaybetmemekti. Başardı. Hiçbir sese kulak asmadan onu yaşatmayı bildi.

Kaybettiklerinizi bir kez daha düşünme zamanı şimdi. Sizin hayata döndürmek istedikleriniz hiç olmadı mı? Peki, yapabildiniz mi? Bir kez daha deneyin derim ben bu siyah beyaz çocuk filmi! Eşliğinde. Dostlukla.

blank

Melahat Yılmaz Özberk

1981 Ankara doğumlu... Anadolu Üniversitesi Türk dili ve Edebiyatı bölümünde okuyor. Gölge- e Dergi ve Öteki Sinema’da çeşitli film eleştirileri ve hikâyeler yazıyor. Tek dileği yazacak sözlerinin bitmemesi ve bunları sayfalara dökebilmek…

1 Comment Leave a Reply

  1. Sen bana gelen en güzel armağandın,göz yaşlarıyla uyandığım rüyalarıma gittikten sonra seni hiç unutmadım,unutmadık senden sonrakilere sana olan sevgimizin nişanesi olarak senin ismini verdik,bir çizgi roman ,çocuk dergisinden ilham aldığımız ismini …ama sen hep eşsizdin bizim için ve seni gören herkes için…rüyalarımda bana dönsende biliyorum ki seni getirmek elimde değil …ama belki ben sevdiğim insanların yanına gittiğimde …kızıl ufkun bittiği yerde koşturarak beni ilk sen karşılayacaksın …ve göz yaşlarımı yaramaz yaramaz yalıyacaksın…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

The Wolfman / Kurt Adam (2010)

The Wolfman / Kurt Adam, 1941 yapımı filmin öyküsünü, geleneği
blank

The Shrine (2010)

The Shrine, Knautz’un Jack Brooks Monster Slayer’dan sonra çektiği 2.