Altar, vizyona girmeden önce tüm sinemalar uzun süre fragmanını gösterdi. Remzi Jöntürk gerçekten düzgün bir fantastik film çektikleri konusunda Anadolu sinema sahiplerini ikna etmişti ve filmi oldukca iyi pazarladı.

Altar003

Fragman neredeyse bir Hollywood filminin fragmanının yeterliliğinde ve filmdeki gerçekten ilginç anları içerdiği için hem sinema sahipleri hem de uzun zamandır perdede fantastik bir yerli yapım görmemiş izleyici oldukca umutlanmıştı ama filmin bütünü tüm bu beklentileri boşa çıkardı. Filmdeki diyaloglar ve vıcık vıcık duygusallık izleyiciyi filmden direkt olarak soğuttu. Diyaloglara örnek vermek gerekirse :

Utah ateş kralına “Ateş, su, toprak, hepsi Utah’ın” der. Ateş kralı kale almaz, askerlerine bakıp “Zippo, keranyuk, da” diye bağırır, askerler Utah’a doğru giderken, kendisi “Seni, askerleri ve kuzenlerini biçerim” şeklinde bir tehdit savurur. Askerler tınmaz ve Oltar’ın çevresinde halka yaparlar. Oltar Excalibur’un modifiye versiyonu diyebileceğimiz kılıcıyla ekseni etrafında dönüp saniyede 3 asker hızıyla katliam yapar. Katliamın sonlarına doğru kılıçla beraber yuvarlanır, kılıç ağır gelmiştir. O sırada ortaya Utah’ın oğlu çıkar, Utah oğluna “Sana gelme demedim mi? Kan bahçesinde çiçek yetişmez demedim mi?” diye feveran eder. Altar babasına “Kılıcın zulmünü izlemeye, onları biçmeni görmeye geldim” der.

“Conan The Barbarian” ve devamı “Conan The Destroyer” gibi iki süper fantastiği ve sonrasında “Beastmaster”, “Sword and the Sorcerer” vb. onlarca replikayı görmüş olan sinema seyiricisi için Altar, tatsız tuzsuz bir deneyim olmaktan ileri gidemedi.

Altar tamamen göz önünden çekilmiş bir yapım… Kara Murat ya da Tarkan serisi gibi üzerinde çokca yazılmış konuşulmuş bir film değil. Show TV bir dönem geç saatlerde ya da Cumartesi öğle sonralarında zaman doldurmak için bu filmi yayınladı. Digiturk platformunda yayın yapan “SinemaTurk” kanalı da filmi uzun zaman gösterdi. Fakat ticari olarak satışı olmayan belki net üzerinde yakalanabilecek bir külttür. Altar tüm olumsuz yanlarına karşı tarih öncesi fantastiğinin yerli tek örneği olarak ilgiyi ve saygıyı hakediyor. Ayrıca Nuri Alço gibi fenomen olmuş bir oyuncuyu alışık olmadığımız bir rolde görmek hepinizi heyecanlandıracaktır. Bu filmi yapan sinemacı takımına da cesaretleri için bir kez daha teşekkür ediyoruz.

Altar001

ALTAR (Giovanni Scognamillo, Metin Demirhan)


Yeşilçam’dan çıkmış çoğu tarihsel fantastiğin çağı, yaklaşık olarak bellidir. Belirsiz, çok eski, vahşi bir çağda geçen tek film, Remzi Jöntürk’ün Altar’ıdır.


Altar kendine örnek olarak Conan filmlerini seçiyor. Filmin öyküsü çok eski çağlarda belirsiz bir ülkede (bir iki kez Urartu adı geçiyorsa da bağlantı yoktur.) geçer. Ülkeyi zalim Zodiak (Eşref Kolçak) yönetmektedir. Zodiak ateşin sahibidir ve ateşi izinsiz kullananı ölümle cezalandırır. Zodiak’a karşı Utah (Sait Seyit) çıkar, gökten düşen bir taştan görkemli bir kılıç yapar ve granit bir kayaya saplar (Excalibur burada bir kez daha karşımıza çıkıyor.) Oğlu Altar (Cevat Pars) büyüyünce bu kılıçla ülkeyi kurtaracaktır. Utah kendinin yakarak ölür, Altar (Sait Seyit) büyür ve azman bir savaşcı olur, Esir tüccarı Osep’in (Kazım Kartal) eline düşer. Altar her gün dövüşür, her gece de sevişir.

Günün birinde Osep’ten kurtulur ALtar, babasının da tanıdığı kraliçe Alyoki’nin (Çeçilya Daymaz) ile karşılaşır, ona zorla sahip olur. Nino, Altar’ı hançeriyle yaralar, ama sonra bir mağarada “voodo” büyülerini kullanarak tedavi eder.

Nino, öldürülen Zodiak’ın deli oğlu Hunka’nın (Nuri Alço) sarayına gelir, esir düşer. Altar tek başına Hunka’nın askerlerini dağıtır., babsının kılıcını granit kayadan çekip alır ve Hunka’nın sarayını basar. Altar Nino’yu kurtarır, Hunka’yı öldürür ve yeni maceralara doğru yol alır.

Altar’da düzgün görüntüler, kimi özenerek hazırlanmış maskeler ve miğferler yer alır; ancak Conan’dan çokca esinlenen film dağınık bir senaryo, ağdalı diyaloglar, abartılı bir oyunculuk sayesinde inanılmaz derecede “kitsch” olmaktan öteye gidemez, kaldırılması zor olan kılıcı ve az giyinik kızlarıyla.

(Yazının ikinci bölümü, Kabalcı Yayınlarından çıkan “Fantastik Türk Sineması” adlı müthiş araştırma eserinden alınmıştır. Görsellerde ise aynı eserden ve ricam üzerine Metin Demirhan tarafından mailime gönderilen renkli Altar lobisinden yararlanılmıştır.)

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Haneyi Ölüm Sarmış: Ölüm Saati (1954)

Ölüm Saati 1954 yapımı bir filme göre oldukça iyi kotarılmış
blank

Atıf Yılmaz’ın Büyülü Dünyası: Nihavend Mucize (1997)

Nihavend Mucize’nin her bir sekansının, hikâyenin bütüne hizmet ettiğini dile