Baştan söyleyeyim, ne Thor ne de Captain America filmleri ve çizgiromanları ile ilgim alakam vardır. Marvel’ın sonsuzluğunda kaybolacaksam bunu Punisher ya da Hulk ile yapmayı tercih ederim. Gene de hem son birkaç senedir şaha kalkmış çizgiroman sinemasını takip edebilmek, hem de iyice
Fransız suç dünyasının bir numaralı imparatoru, en akla gelmeyecek suçların baş zanlısı, zevk için yasaları çiğneyen, her yerde adamları bulunan, polislerin korkulu rüyası Fantomas.
Vampir Avcısı: Abraham Lincoln alt metinlerine aldırmadan izleyebileceğiniz sıkı bir aksiyon... Binbir türlü 3D numarası da içeriyor ancak benim gözlerimin artık çok alıştığı türden bir "seyret-unut" filmi bu!
– Günah çıkarmak istiyorum peder. – Söyle ne yaptın? – Hiçbir şey. Henüz günah işlemedim. Ama işleyeceğim. Yapabileceğim bütün kötülükleri yapacağım. Bask asıllı İspanyalı yönetmen Álex de la Iglesia’nın 2. filmi El Día de la Bestia (Şeytanın Günü), yukarıdaki diyalogla açılıyor. Üstelik
1982 yapımı bu uzaylı hikâyesi aslında yalnızca bir çocuk filmi değil. Zamana karşı koyarak yeniden 2002 de küçük değişikliklerle gösterime girmesi de bunun bir kanıtı. Bu film bir dostluk hikâyesi… Bizden olmayana saygı duymayı, onunla yeniden öğrenmeyi ve yargılamadan sevmeyi salık veren
Filmin aşırı rahatsız edici tempo ve kalabalık sorununu da geçtim, düpedüz rezil hatalar ve 'plot hole' dediğimiz senaryo boşlukları ve ucuzluklar da herşeyin üzerine tuz biber ekiyor.