Korku sineması artık konfeksiyon atölyesi gibi çalışıyor. Her yıl onlarca film izliyoruz; aynı uğursuz konaklar, aynı musallat cinler, aynı maskeli manyaklar... Ama Weapons başka bir kumaştan!
Romero'nun "Dead" üçlemesinin ikinci filmi Dawn Of the Dead serinin ilk filmi gibi büyük bir prodüksiyon olmamasına karşın gişede oldukça iyi bir başarı elde etti.
Mutant Chronicles: Sinemada evrim değil, mutasyon Ron Perlman, ne yaptın sen abi? Gülün Adı’nda (Der Name der Rose) Salvatore’ydin. Güzel ve Çirkin (Beauty and the Beast) dizisinin Vincent’ıydın. Dr. Moreau’nun Adası’nda (The Island of Dr. Moreau) Kanun Adamı olarak karşımıza çıktın. Blade
2001 yapımı, kült mertebesine erişmiş zaman yolculuğu motifli bilim kurgu filmi Donnie Darko‘nun bir devam filminin çekildiğini öğrenince ufak bir titreme yaşadı bünyem. Devam filmleri çekilebilecek filmler vardır, çekilemeyecek filmler vardır. Bence D. Darko da devamı çekilemeyecek nadir hikayelerden biriydi. Ancak yine
Lucio Fulci'nin 1979-1981 arası çektiği "Mahşerin Dört Atlısı Gibi" diye tabir etmeyi pek sevdiğimiz "doğaüstü korku" filmlerinden biri House by The Cemetry.
Vinyan, neredeyse tamamı açık mekanlarda ve de cangılın derinliklerinde geçmesine rağmen, iç uyuşturacak kadar etkili bir klostrofobi korkusu yaratmayı başarıyor.
Son derece kendine mahsus, garip ve sürreal bir korku sineması örneği olan Phantasm (1979), ”kült film” deyince akla ilk gelen düşük bütçeli filmlerden biri.
Prom Night klasikler arasında geçen bir film. Üzerindeki giallo havası ile de “katil kim / niye öldürüyor“ odaklı slasher’ların öncüsü olduğu söylenebilir.