Şehir kaos içinde… Toplum yozlaşmış, cinayet ve tecavüz artıyor. Özel bir birim, şehre inip pisliği temizleyecek, üstün yeteneklere sahip bir Robot asker geliştiriyor; R.O.T.O.R…
Flight of the Navigator filminin yönetmen koltuğunda Grease ile tüm zamanların en çok ilgi uyandıran gençlik müzikallerinden birine imza atan Randal Kleiser var.
Hazır olimpiyat açılışı ile adı gündemden düşmezken, Danny Boyle’un fazla göz önünde olmayan iyi işlerinden birini sizlere tanıtmak istedim. 2007 yapımı Günışığı, bir yandan “dünyanın sonu” konseptini işlerken öte yandan tam bir bilim kurgu şöleni sunuyor. Boyle’un bilim kurgusu köklerini 2001: A
Hikaye ‘azılı’ Alien hayranlarını bütünüyle tatmin etmeyecektir belki ama Prometheus uyandırdığı ‘tam olmamışlık’ hissine rağmen harikulade bir deneyim.
Yıl 2020… Makineleşen ve tamamen yapay ışıklara boğulan şehir korkunç bir gerçeği saklamaktadır. Üç katmandan oluşan bu distopik şehirde işçiler, onları yöneten makineler ve koca şehri kendi yüksek sarayından seyreden, zevk içinde yaşayan patronlar vardır.
Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451 romanının başını bu alıntı süsler. Hüküm altına girme! Özgür düşün demenin, basit bir yoludur belki. François Truffaut’un film versiyonu ise kendi mecrasının imkanlarıyla bir çeşit metafor yakalar...
2010 (1984) ve TimeCop‘un (1994) yönetmeni Peter Hyams‘dan, Predator (1987) ve İlk Kan‘ın (1982) bestecisi Jerry Goldsmith‘den, başrolde Sean Connery‘nin oyandığı 1981 yapımı uzayda geçen bir bilim kurgu Outland. Bu filmi nasıl bugüne kadar kaçırmış olduğumu merak ederek, DVD’sini görür görmez büyük