Sinema yolculuğu 80’li yıllar korku filmleriyle başladı. Ucuz filmlerle büyüdü. Sinema, yazından sonraki en büyük tutkusudur. Şuan LeMan, yeniHarman ve Bayan Yanı’nda araştırma dosyaları ve populer kült yazıları yazmakta ve medeniyet üzerine kafa yormaktadır.
1978 doğumlu genç yönetmen Mike Flanagan‘ın 2011 mahsülü Absentia’sı uzun zamandır izlediğim en iyi düşük bütçeli film oldu. Absentia’nın en büyük başarısızlığı ve izlenirliğini düşüren etken, yayınlanan ilk afişinin o berbat hali olsa gerek. Z sınıfı düşük bütçeli bir supernatural teen slasher
– Günah çıkarmak istiyorum peder. – Söyle ne yaptın? – Hiçbir şey. Henüz günah işlemedim. Ama işleyeceğim. Yapabileceğim bütün kötülükleri yapacağım. Bask asıllı İspanyalı yönetmen Álex de la Iglesia’nın 2. filmi El Día de la Bestia (Şeytanın Günü), yukarıdaki diyalogla açılıyor. Üstelik
Hollywood’un Pek Sevdiği Aklı Olanın Hazzetmediği 10 Hollywood Klişesi * ABD ya da İngiliz vatandaşı olmadığı halde herkes gramatik açıdan kusursuz, lakin aksanlı İngilizce konuşur. Aksanlı İngilizce konuşan adam bilin ki yabancıdır. Örneğin adam Transilvanyalı, 14. yüzyılda şatosunda yaşıyor. Ama Erasmus programıyla
Rosario Tijeras, belki de en iyi örneği Tanrıkent olan Latin Amerika suç filmlerinden bir başkası. Ancak Tanrıkent’ten etkilenerek çevrilen yığından biri değil.
Canlı canlı yenmek… İster vahşi bir yamyam tarafından olsun, ister beyni çıkarmak için kararlı adımlarla yaklaşan bir zombi tarafından; Bernd Jürgen Brandes kafasına sahip olmayan herkesin korkacağı bir durum olsa gerek bu!