Korku sinemasının son yıllarda dikkat çeken bağımsız sinemacılarının elinden çıkan Holidays, birbirleriyle bağlantısız sekiz bölümden oluşan bir korku antolojisi.
Magi, sürüsüne bereket cin korkusu filmlerinin içinden kolayca sıyrılabilir. Artık yapım kalitesi de yüksek filmlerin peşine düşmüş bir yönetmenden enteresan bir iş…
10 Cloverfield Lane, üç oyuncunun üzerine kurulmuş ve oyuncuların performansı filmin gerilimini taşıyan ana unsur. Filmi hem gerilim sevenlere, hem de post apokaliptik meraklılarına şiddetle öneriyorum.
Doğru dürüst bir gerilim, insanı oturduğu yerde huzursuz eden bir korku atmosferi de olmayınca, film, özellikle de korku sineması meraklıları için tam bir işkenceye dönüşüyor!
“Tüm Zamanların En İyi 100 Fantastik Sinema Filmi” listesinin favorilerinden de olan “Kwaidan” (Kaidan, 1964), on üzerinden onluk bir film. Başyapıt!..
Aşk Gurur ve Zombiler, gerek klasik eseri sevenler, gerekse zombi tutkunları için sezonun nimetlerinden biri olabilir. Ancak sinema tarihinde yer eder mi tartışılır.
Kökeni 1800'lerin sonuna kadar uzanan bir lanet öyküsünü beyazperdeye taşıyan Ruhlar Kasabası (Le Village des Ombres) filminin eleştirisi Öteki Sinema'da...
Kapının Diğer Tarafı’na bilet alırsanız, sıkılmaz, finale kadar irkilerek ve üzülerek izlersiniz ancak ortada “yılın korku filmi” denilecek bir durum yok.
Kült Filmler Zamanı'na adeta beyin yakan, kötü şöhretli bir Japon filmiyle devam ediyoruz: Horrors of Malformed Men (1969). Öteki Sinema konseptine bu kadar çok uyan film az bulunur!
Ancak iflah olmaz kötü film hayranlarının sevebileceği İblis'in Oğlu: 13. Vahşet, düşük bir bütçeyle, dar bir kadro ve tanınmamış genç oyuncularla kotarılan bir slasher...
Harika bir kurguyla dinamik bir yapıya kavuşan Hush, aklınızı cebinize koyup kendinizi filme teslim ederseniz heyecanla izleyebileceğiniz bir korku filmi.
Oyuncuların üstüne düşen görevi layıkıyla yerine getirmesi ve süper inandırıcı karakterler yaratması sonucu, başından sonuna kadar ilgiyle izlenen bir film olmuş The Invitation.
Ölümcül Oyun’un bazı sahneleri yılın en korkunç sahneleri olmaya aday, o denli ustalıklı bir rejiye sahip. Bu filme korkmak, hatta korkudan donakalmak arzusuyla gidenler kesinlikle pişman olmayacak.
Sessiz sinema filmlerini sever misiniz? Sessiz sinemanın siyah-beyaz kurmaca klasiklerine bir şans verin derim ben. Başlamak için de Tod Browning’in The Unknown u (Bilinmeyen, 1927) iyi bir seçim.
Eyes Without a Face (1960) bugün hem Fransız sinemasının hem de genel olarak korku ve dehşet sineması tarihinin en önemli filmlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Black Sunday (1960) bugün tüm otoriteler tarafından bir fantastik sinema şaheseri, bir korku klasiği olarak kabul görüyor. Bunun en önemli nedeni, her daim ilk günkü tazeliğini koruyan benzersiz atmosferi...
“Daughters of Darkness” (1971) en sevdiğim vampir filmlerinden biri. Bu sürprizlerle dolu kült filmi sekans sekans inceleyen ayrı bir inceleme yazma sözü vererek şimdilik bu kadar diyorum.