Modern Avrupa art-house sinemasından, ‘Sovyetler-Birliği-sonrası-Doğu-Avrupa’ ve ‘uluslararası göç’ üzerine çok güçlü, cesur ve çok etkili bir film… 2007 Cannes Festivali’nde Altın Palmiye adayı olan film, iki farklı göç hikayesini anlatıyor. Annesini ve bebeğini geride bırakarak, para kazanmak için Ukrayna’dan Avusturya’ya giden genç bir kız, ve işsiz güçsüz etrafta gezinirken üvey babasına yardım etmek için Avusturya’dan Ukrayna’ya mal taşımaya giden bir …

The Caller, hak ettiği değerin binde birini görmemiş çok ama çok özel bir film... Ne yapın edin, bu filmi görün!

Late Bloomer (Osoi Hito) (2004), dilsiz ve ileri derecede bedensel engelli bir seri katilin boğucu hikayesini anlatıyor. Filmi çok özel yapan şey, başrolü oynayan aktörün gerçekten de  engelli olması… Basit bir video kamera ile 4 sene içinde çekilen film, 2004 yapımı olmasına rağmen anca 2008’de bazı festivallerde gösterilince dikkat çekebilmiş ve şu an itibariyle büyük bir başarı yakalamış durumda. Film, …

''Sinema, en sapkın sanat biçimidir!'' Modern kültürel felsefenin Elvis'i olarak kabul edilen Slavoj Zizek sunar: The Pervert's Guide to Cinema.

Fantastik edebiyatın mihenk taşlarından biri olan Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, öyle görünüyor ki, bu yüzyılda da beyazperdede önceki yüzyılda gördüğü kadar ilgi görecek...

”Bence bir Clint Eastwood filmi, gençlik için benim filmlerimden çok daha zararlı…” Gelmiş geçmiş en meşhur ‘gore’ (vahşet) yönetmeni olarak kabul edilen Lucio Fulci, Video Nasty listesinde 3 filmiyle birden yer alan eşi benzeri pek olmayan bir sinemacı. Sinema dünyasının en tartışmalı yönetmenlerinden biri olan Fulci, 1970 ve 1980’lerde filmlerinin içerdiği akılalmaz vahşet dozu sebebiyle bir derece ilgi görmüş olsa da, …

Fantastik sinema ile ilgili psikoanalitik kavramlar ve felsefeler üzerine Türkçe bilgiye ulaşmak ve bu konuda Türkçe kaynak bulmak çok zor.

Son derece rezil ama bir o kadar da enteresan Asylum Şirketi, aslında sinemadan çok pazarlama başlığı altında değerlendirilmesi gereken bir durum.

Dead of Night... Üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala güçlü, hala etkileyici... Bir fantastik sinema başyapıtı.

H.G. Lewis ve John Waters sevenlerin kaçırmaması gereken bir cüce istismar filmi Dvargen. Başka da bir lafa gerek yok herhalde...

80'lerde ve 90'ların başında çocukluğunu yaşayan bir jenerasyon için bir fenomendir G.I. Joe... Aslında Hasbro şirketinin ürünlerini satmak için reklam olarak bir dizi çizgi roman ve sonra çizgi film olarak başlamış bir pazarlama furyasıdır G.I. Joe.

Mega-ucuz bütçeli, tecavüz ve intikam temalı istismar filmleri kategorisinde Thriller en grym film, her ötekisinemaseverin kütüphanesinde yer alması gereken bir film.

Ninja Scroll için gelmiş geçmiş en favori çizgi filmimdir diyebilirim. İlk izlediğimde o kadar hastası olmuştum ki bir anda hayatımdaki en önemli şeylerden biri 'anime' oluvermişti.

Satürn III. Uzayda kapalı bir ortam, Satürn’ün aylarından birinde, her şeyden uzakta sadece 3 insan: Harvey Keitel, Kirk Douglas, Farah Fawcett… ve bir de ‘korkunç’ robot “Hector”!

Dünya B-sinemasının en enteresan karakterlerden biri. Asıl ismi José Mojica Marins ama o daha çok alter-ego’su Coffin Joe olarak tanınıyor.

“Çocukluğun karanlık tarafı”nı Parents gibi ele alan bir başka film daha bilemiyorum. Tartışmasız bir başyapıt.

Karşımızda hayatınızda görüp görebileceğiniz en adi, en pislik, en ucuz ve en vahşi gore filmlerinden biri var: The Burning Moon (1992)...

Günümüzde Grand Guignol terimi her türlü kurmaca vahşet, kesme, parçalama gibi şiddet gösterilerine verilen bir isim haline gelmiş durumda.