Jason Bourne ile yeniden karşılaşmak güzel ancak keşke bu kadar beklediğimize değseydi. Serinin iflah olmaz hayranları ve “casus filmi olsun çamurdan olsun” diyenlere…
"Kadın filmi" olduğunu iddia eden ama seyirciyi klişeler, ucuz ve sıradan simgeler, Hollywood taklidi sahneler yağmuruna tutan bir eser; Kusursuzlar...
İçi boş diyaloglarla bezeli, gerçekliğin yakınından dahi geçmeyen, sonu en baştan tahmin edilebilen ikinci sınıf aşk filmlerinden çok mu sıkıldınız? O zaman Kırık Bir Aşk Hikayesi tam size göre!
Uzun İnce Bir Yol, duygusal bir gerilim filmi olarak fantastik ögeleri de kullanmaktan çekinmeyen ilginç bir film. Anlatı da düzgün, merak ile izleniyor.
Eliminators etkileyici makyajlar ve bazı özel efektleriyle bütçesini zorlayıp A sınıfı bir film olmaya çalışırken B filmi olmaktan kurtulamayan bir yapım.
Filmin senaristleri, Edgar Rice Burroughs’un 104 yıl önce yarattığı Tarzan’ın modası geçmiş bir kahraman olduğunun farkında, bu yüzden karakteri ve macerayı modifiye ederken ellerini korkak alıştırmamışlar.
Gitmek: Benim Marlon ve Brandom hem bu coğrafyanın gerçeklerini açık bir şekilde anlatıyor hem de, “sahi aşk neydi” sorusunu bir kez daha akıllara getiriyor.
Cobra barındırdığı aşırı kanlı ve rahatsız edici düzeyde vahşet dolu ölüm sahneleriyle aynı zamanda bir slasher belki de giallo düzeyindeydi. Filmdeki ölüm sahnelerinde karakterlerin ölüm anı gösterilmeden yalnızca savrulan bıçak ve baltalar görülür ve bu darbelerle öldükleri varsayılır.
Embrace Of The Serpent, başından sonu belli maceralardan değil. Bir bitkinin peşine çıkılan bu yolculuk gerçekten de sonu ve destinasyonu belirsiz, merak uyandırıcı, tekinsiz bir yolculuk.
Nihavend Mucize’nin her bir sekansının, hikâyenin bütüne hizmet ettiğini dile getirebiliriz. Neredeyse gereksiz hiçbir ayrıntının bulunmadığı filmin senaryosu bu açıdan hayranlık uyandırıyor
İran sinemasına ve insana ilişkin birçok duyguyu basit hikayesinin etrafına sarmayı başaran Khane-ye doust kodjast (Arkadaşımın Evi Nerede) filmini yazarak büyük yönetmeni anmak isterim.
Başarılı Musallat ve Siccin filmlerinden sonra şimdi kendi başlatmadığı bir serinin 3. filmi olan Üç Harfliler 3: Karabüyü’nün yönetmen koltuğunda oturuyor.
Yeşilçam’ın şaşalı günleri geride kalmış, herkesin çağa ayak uydurmak zorunda olduğu bir dönem. Ancak her dönem de olduğu gibi geleneksellikten kopamayan, geçmiş ile bağlarını bir türlü atamayan bir güruh burada da karşımızda.
Kurtuluş Günü: Yeni Tehdit, Roland Emmerich’in elindeki devasa bütçeyi nasıl çarçur ettiğini görmekten gayrı anlamı olmayan, yer yer bir hayli sıkıcılaşan bir izlencelik.