Son derece kendine mahsus, garip ve sürreal bir korku sineması örneği olan Phantasm (1979), ”kült film” deyince akla ilk gelen düşük bütçeli filmlerden biri.
Prom Night klasikler arasında geçen bir film. Üzerindeki giallo havası ile de “katil kim / niye öldürüyor“ odaklı slasher’ların öncüsü olduğu söylenebilir.
Modern Avrupa art-house sinemasından, ‘Sovyetler-Birliği-sonrası-Doğu-Avrupa’ ve ‘uluslararası göç’ üzerine çok güçlü, cesur ve çok etkili bir film… 2007 Cannes Festivali’nde Altın Palmiye adayı olan film, iki farklı göç hikayesini anlatıyor. Annesini ve bebeğini geride bırakarak, para kazanmak için Ukrayna’dan Avusturya’ya giden genç
Yapımcılar T3'ün yaptığı gibi tekrar bir senaryo yerine bu dünyayı yeniden kurgulayarak sunmaya karar verdiler ve ortaya şimdilik son film olan Terminator Salvation çıktı.
Late Bloomer (Osoi Hito) (2004), dilsiz ve ileri derecede bedensel engelli bir seri katilin boğucu hikayesini anlatıyor. Filmi çok özel yapan şey, başrolü oynayan aktörün gerçekten de engelli olması… Basit bir video kamera ile 4 sene içinde çekilen film, 2004 yapımı olmasına
Ein! Zwei! Die! Öngörüleri güçlü bir adam değilim ama bana kalırsa Hollywood bu gidişle 10-15 yıl sonra topu dikecektir. Son yıllarda insanı heyecanlandıran bir Hollywood yapımına rastlamak neredeyse imkansız. Milyonlarca dolarlık bütçeler çöp senaryolarla piç ediliyor. Son ekonomik krizden sonra yapımcılar bu
Gelmiş geçmiş en ünlü kung-fu filmi olarak kabul edilen The 36th Chamber of Shaolin, bir film olmanın ötesinde, pop kültür üzerinde derin etkileri olan gerçek bir kült klasik. Kung-fu ve karate filmlerinin üstadı Shaw Brothers, bugün bütün dünyada, uzak doğu dövüş sanatlarının