İstismar Sineması

Euthanizer filminde Veijo isimli bir adam, veterinerlerin istediği ücretin çok daha azına evcil hayvanlara ötanazi yapmaktadır.

1970 yılı mahsulü Mark of the Devil, insanlık tarihinin en utanç verici dönemlerinden birini istismar sinemasına yakınlaşarak anlatıyor.

Üç ayrı bölümden oluşan Yakuza Law, yakuzanın katı kurallarına ve bu kuralları çiğneyenlerin nasıl cezalandırıldığına odaklanıyor.

Mandy, ilk bakışta bilindik bir intikam öyküsü anlatıyor gibi görünüyor. Evet, öyle ama sadece "intikam filmi" demek büyük haksızlık olur.

The Equalizer 2 hakkında yazmamın sebebi basit bir intikam öyküsünü güzellemek değil. Filmi bu işin birinci ligine taşıyan bazı özellikler var.

The Housemaid, Vietnam tarihinin acı dolu geçmişinden bir kesiti bir hayalet filmi aracılığıyla yeniden hatırlatıyor.

Korku filmlerinin afacan yönetmeni Eli Roth bu yıl, 1974 yapımı “Death Wish” filminin remake’iyle karşımızda.

The Killing Kind, Norman Bates’in annesinin ölmediği ve Bates’in annesiyle beraber yaşamak zorunda kaldığı paralel bir evrende geçen alternatif bir Psycho öyküsüne benziyor.

The Night of a Thousand Cats; isminden konusuna kadar her şeyiyle “kötü film” hayranlarını cezbetmeye müsait bir film.

John Wick 2, Keanu Reeves’in ilerleyen yaşına rağmen gençlere taş çıkarırcasına sergilediği performansıyla takdir toplayan bir film.

Babanın Oğlu, Cüneyt Arkın’ın klasik avantür filmlerinden toplumcu yapısı ile ayrılan, özünde dönemin sıkıntılarını da barındıran bir film.

Siyah istismar sineması (blaxploitation) akımının en önemli örneklerinden biri olarak kabul ettiğim "Across 110th Street" (Kirli Sokaklar) kelimenin tam anlamıyla bir kült film.

Birtakım gizemler barındıran neşeli bir filmken karanlık tarafa geçen Sonnim, tapınma derecesine varan itaatkârlığın sonunun pek de hayırlara vesile olmadığını imliyor.

Doğru dürüst bir gerilim, insanı oturduğu yerde huzursuz eden bir korku atmosferi de olmayınca, film, özellikle de korku sineması meraklıları için tam bir işkenceye dönüşüyor!

Avustralya’nın ilk korku filmi olduğu söylenen Night of Fear, tozlu raflar arasına gizlenmiş mücevher değerindeki filmlerden biri.

Kraftidioten, Norveç’in buz gibi soğuğunu iliklerinize kadar hissedeceğiniz müthiş intikam hikâyesiyle kaçırmak istemeyeceğiniz türden bir film.

B filmlere düşkünlüğünüz varsa ve hala Invasion of the Bee Girls’ü izlemediyseniz, listenizin tepesine yerleştirebilirsiniz.